Hıristiyan ve Yahudilerin, yani topyekûn Batılıların, Müslümanlara karşı soykırım uyguladığı tarihi bir gerçektir. Aynı gerçek, günümüzde de geçerliliğini korumakta ve daha açık olarak gözler önüne serilmektedir. Müslümanlara yaşama hakkı tanımayan Batılı soykırımcıların, insan haklarından söz etmesi, büyük bir çelişki ve aldatmacadır. Bu, Müslümanları insan görmemekle izah edilebilecek bir durumdur. Uygulamalardan anlaşılan odur ki, soykırımcıların insan hakları kavramı, ancak ve ancak Batılılar için geçerlidir.Soykırımcılar, 10 Aralık 1948 tarihinde "İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi"ni onaylayıp, kabul ettiler. Aradan bunca zaman geçmesine rağmen, Müslümanlar, hiçbir yerde bildirgenin evrenselliğine şahit olamadılar. Tabiri caizse Müslümanlar için bildirge, sözden ibaret kalmıştır. Bildirgede yer alan ifadelere hiç kimsenin bir itirazı olamaz. Bildirgede, "Tüm insanlar hür, onur ve haklar bakımından eşit doğar" denilmektedir. Öyleyse, soykırımcılara soralım: "Niçin bu hakları Müslümanlara çok görüyorsunuz?" "Hayır, çok görmüyoruz" diyemezler, çünkü uygulamalar gizlenemeyecek kadar açıktır.Birleşmiş Milletler genel sekreterliği yapan Boutros Ghali şöyle demişti: "Bir başvuru aracı olarak insan hakları, tüm insanların aynı anda birbirlerini anlayabilecekleri, kendi hikâyelerini yazabilecekleri tüm insanlığa ait ortak bir dildir. İnsan hakları tanımı gereği her tür siyasetin en üst kuralıdır." Maalesef, dışı süslü, içi boş bu sözlerin ve bildirgede yer alan ifadelerin hiçbiri Müslümanlar için hayat bulmadı. Onun içindir ki, Müslümanların insan hakları kavramını sorgulaması kaçınılmazdır.Bu kavram, nasıl bir şeydir ki, Filistin'de kundaktaki bebekler öldürülürken, hiç gündeme getirilmiyor. Müslümanlar haklı bir direniş gösterince, aynı kavram dillerden düşmüyor. Böyle ikiyüzlü davrananlar, bir başka deyişle İsrail'in işlediği insanlık suçlarına onay veren Batılılar, onun suç ortağıdırlar. Soykırımcı Batılılar, utanmadan ve sıkılmadan, "İrsal kendini savunma hakkını kullanıyor" diyorlar. Savunma hakkı, bir saldırıya karşı kullanılabilir. İsrail'e kim saldırmış? Silâhsız siviller mi? Sahilde top oynayan çocuklar mı? Yalan ve çarpıtmanın bu kadarına da pes doğrusu!İnsan hakları kavramının Müslümanlar için işlemediğini gösteren bir diğer olay da şudur: Malum, son günlerde IŞİD adında büyük bir fitne türedi. IŞİD üyeleri, daha doğrusu canileri çoluk çocuk demeden Müslümanları, başını keserek vahşice öldürüyor. İnsan hakları savunucusu ABD, bu vahşete hiç ses çıkarmadı. Ne zaman ki IŞİD canileri, Irak'taki Hıristiyanların kılına dokundu, ABD hemen hava bombardımanına başladı. Müslümanlar, artık bu gerçekleri görmeli ve gerekli tedbirleri almalıdır. Bunun zamanı geldi ve geçiyor. Alınması gereken tedbirlerin ilki, Batılıların uyduruk ve soysuz kavramlarına aldanmamak, güvenmemek ve onları tümüyle reddetmektir. Esasen Batılılar için önemli olan insan değil, çıkarlarıdır. Bundan dolayıdır ki, Batılılar, insan hakları ihlâllerini görmezler, ama çıkarlarına zerre kadar dokunulduğunda hemen ayağa kalkarlar. Bu gerçeği, Kanada'da kurulan "Haklar ve Demokrasi" adlı sivil toplum örgütü Başkanı Warren Allamand şöyle dile getirir: " Uluslararası bir ticaret kuralı ihlâlinin, bir insan hakları ihlâlinden çok daha fazla önemsendiği bir dünyada yaşıyoruz." Bu dünyanın mutlaka değiştirilmesi gerekir. Bunu değiştirecek olan da Müslümanlardır. Hal böyle iken, gel gör ki, Müslümanlar, Batılılardan medet umuyorlar. Böyle bir yanlışlık ve terslik olur mu? Bundan muhakkak kurtulmamız gerekmektedir. Aksi halde, Müslümanlara reva görülen soykırım sürüp gidecektir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018