Tarihin hiçbir döneminde tüm sorunlarını çözmüş, tamamen ortadan kaldırmış bir millet gösterilemez. Günümüzde de durum aynıdır. Her ülkenin mutlaka küçük veya büyük sorunları vardır. Bunun nedeni insanoğlunun hatasız olmamasıdır. İnsanoğlu hatalı olduğu için hangi ortamda, nerede yaşarsa yaşasın, muhakkak sorun çıkarmaktadır. Bu sebeptendir ki, ne geçmişte, ne de bugün, sorunsuz ülke olmamıştır. Mühim olan sorunların olması değil, o sorunları çözme yeteneğidir. Bir ülkede idari yapının ve idarecilerin sorun çözme yeteneği varsa, ne kadar sorun ortaya çıkarsa çıksın, o sorunlar bir çözüme kavuşturulur.Üzülerek ifade edelim ki, ülkemizde sorun çözme yeteneği, uzun zamandır kaybedildi. Maalesef, en küçük bir sorunu çözemiyoruz, tam aksine çözeyim derken, başka sorunlar üretiyoruz. Bir başka deyişle, sorunlarımızı olduğundan çok büyütüyoruz. Daha da kötüsü, sorunlarımızın çözümünü başkalarından, hem de düşmanlarımızdan bekliyoruz. Bırakınız sorunlarımızı çözmeyi, hiçbir sorunumuzu enine boyuna belli ölçüler çerçevesinde tartışma bile tartışamıyoruz. Bu tespite itiraz edenler çıkabilir. Çünkü bazı kişiler, ekranlarda izledikleri lâf yarışını, lâf ebeliğini, kavgayı ve gürültüyü tartışma zannediyorlar. Tartışma, bir konuyu ilmi delillerle karşılıklı olarak müzakere etmektir. Ne yazık ki, ülkemizde hiçbir sorun böyle tartışılmıyor, tartışılmadığı için de hiçbir fayda elde edilmiyor. Genelde tartışmalar şöyle yapılıyor: Sorunun başlığı açılıyor, sonra tartışma uzadıkça tartışılan sonun boyut değiştiriyor, çok farklı alanlara kayıyor. İzleyenler neyin tartışıldığını, kimin hangi fikri savunduğunu anlamakta güçlük çekiyor. Bazen bu, asıl sorunu tartışmamak, gizlemek ve unutturmak için maksatlı olarak yapılmaktadır. Söylediklerimizin son örneği, yolsuzluk üzerine yapılan tartışmalardır. Kimisi yolsuzluğun ortaya çıkarılmasını manidir buluyor, onu tartışıyor, kimisi de yolsuzluk diye adlandırılan olayın gerçekte yolsuzluk olmadığını iddia ediyor. Bu iddia gerçekten çok ürkütücü ve üzücüdür. Yolsuzluğun tanımı, inanç, kültür ve medeniyetlere göre değişebilir, ama Türk milleti için böyle bir ayrılık söz konusu olamaz. Zira aynı değerleri asırlardır paylaşan ve gerektiğinde o değerler için canını veren bir milletiz. Milletimizin, yolsuzluğu yaklaşımında farklılığın oluşması, sosyal bölünmüşlüğün bir göstergesidir. Bu, yolsuzluktan daha tehlikeli bir durumdur. Evet, gerçekten sorunlarımızı usulüne uygun tartışamıyoruz, tartışamadığımız için de çözemiyoruz. Sorunlarımız birbirine karışıyor, çözülmez ve işin içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Bu halden kurtulabilmek için, çözüm yeteneğine sahip insanları iktidara getirmemiz şarttır. Milletimiz ise sorunları çözme yeteneği şöyle dursun, onları doğru olarak tanımlayamayan ve çıkış nedenleri bilmeyenleri iktidara getirmekte, sonra da sürekli şikâyet etmektedir.Sorunları doğru teşhis etmek ve hatta çözümü göstermek elbette çok önemlidir, ancak o da yeterli değildir. Çözüme hangi yolla, hangi araçları kullanarak varılacağı da bilinmelidir. Buna, "Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları" adlı eserin sahibi John Perkins, örnek gösterilebilir. Perkins, İstanbul'da düzenlenen "14. İnsan Kaynakları Zirvesi"nde şöyle dedi: "ABD'nin izlediği ölüme ve savaşa dayalı bir ekonomidir. ABD dünyayı soyuyor. Oysa dünya nüfusunun yarısı aç. İnsanların beslenmesini, barınmasını ve diğer ihtiyaçlarını karşılayan bir ekonomik düzen olması gerekiyor." Söylenenlerin hepsi doğru ve yerindedir. İyi de bunun nasıl gerçekleştirileceğini Perkins gösterebiliyor mu? Hayır gösteremiyor. İftiharla ifade edelim ki, onu "Milli Ekonomi Modeli" ile gösteren tek kişi Prof. Dr. Haydar Baş'tır. Ama ne gariptir ki, Türk seçmeni henüz bunu tam olarak idrak edememiştir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018