Başbakan Erdoğan'ın Lizbon'da yapılan NATO zirvesiyle ilgili yaptığı açıklamalar oldukça ilginçti."Komuta olayına gelince bunlar bundan sonra yapılacak olan birleşimlerde, bir araya gelmelerde o zaman tespit edilecek" diyen Sayın Erdoğan, şu anda komutanın kimde olacağının belli olmadığını da sözlerine ekledi ve şöyle devam etti: "Buranın komuta sisteminin tamamıyla NATO'da olması gerektiğini söyledik ve bunu savunduk?"Halbuki Başbakan Erdoğan daha önceki açıklamalarında komuta yetkisinin Türkiye'de olması gerektiğini vurguluyordu.Füze kalkanı bizim topraklarımıza kuruluyor, hem de İran sınırına ve en üst düzeyde, komutanın, gizli belgelerinde tehdit olarak sürekli İran'dan bahseden NATO'da olmasını talep ediyoruz üstelik bunda da ısrarcı oluyoruz. Bunu anlamak gerçekten mümkün değil?Peki, NATO kimin kontrolünde?Bugüne kadar yaşanan tüm gelişmeler göstermiştir ki NATO tamamen ABD'nin ve hala üye olmayan İsrail'in güdümündedir. Örneğin Afganistan? Afganistan'da süregelen işgal her ne kadar NATO kapsamında yapılsa da atılan her adım ABD'nin çıkarına zuhur etmektedir.Büyük Ortadoğu Projesi ABD'nin ve İsrail'in projesidir ve NATO'nun açıklanan yeni stratejik konseptine bakılırsa artık NATO BOP'un askeri kanadı haline gelmiştir.NATO, ABD ve özellikle de İsrail'in çıkarlarına bu kadar ram olurken, ABD'nin bugün en büyük hedef olarak gördüğü İran'ı tehdit olarak görmemesi asla mümkün olamaz.Dolayısıyla kamuya açıklanan belgelerde her ne kadar İran gözükmese de NATO öyle ya da böyle İran'a yönelik adımlar atacaktır ve bunun başlangıç noktası da füze kalkanı olacaktır. Türkiye ise ilginçtir ki bölgesinde gelişen böyle bir tehlikeli olayı durdurma adına NATO zirvesini en azından destek vermeyerek kilitlemesi gerekirken, bütün riskleri üzerine alarak mevcut anlaşmazlıkları bile ortadan kaldıran konumda oldu.Türkiye adeta kendisini de içine alacak olan büyük bir ateşe körükle gitti.Başbakan'ın şu açıklaması da sürecin nasıl işleyeceğini(!) göstermesi açısından oldukça önemli: "Bundan sonraki gelişmelere göre de tavrımız ülkemizle alakalı bir konuda gelişmeler hangi noktaya gelecek bilemediğimiz için şu anda bir şey söylemek erken olur."Yani "bir anlaşmaya onay verdik ama neyi onayladığımız konusunda en ufak bir fikrimiz yok" demek istiyor Sayın Başbakan?Kontrol bizde değil, gelişmeler hakkında bilgimiz yok ve bizler tarihi bir adım atıyoruz. Esasen buna "tarihi bir taviz" demek daha doğru olur.Başbakan Erdoğan konuşmasının devamında "NATO malumunuz olduğu üzere bir saldırı sistemi oluşturmuyor, bir savunma sistemi oluşturuyor. NATO'nun kuruluş amacı da saldırıya yönelik değil savunmaya yönelik bir birleşimdir, bir araya geliştir" diyor.Sayın Başbakan, komuta kimde olacak bilmiyoruz - ki zaten bizde olmaması için elimizden geleni yapıyoruz- ve gelişmeler nasıl olacak onu da bilmiyoruz ama sistemin savunma amaçlı olduğu konusunda sonuna kadar garanti veriyoruz, bilmediğimiz bir konuda nasıl emin olabiliyoruz?Üstelik NATO bugün Afganistan'da savunma konumunda değil tamamen saldırı pozisyonunda... Masum sivilleri canlarından, mallarından, yerlerinden yurtlarından mahrum etmekle meşgul?Şunu net olarak söyleyebiliriz ki, füze kalkanını da ABD ve İsrail adına İran'a ve İslam coğrafyasına saldırmak için talep ediyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Silah bırakması beklenen PKK, 'özerklik kongresi' yaptı / 29.04.2025
- BTP'nin Karaman Kongresi engellendi: Demokrasiye darbe / 28.04.2025
- Conkbayır'ında "Haka Dansı", anma etkinliği mi, tehdit mi? / 27.04.2025
- İstanbul'daki tüm riskli binalar yeniden inşa edilebilir! / 26.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- BTP'nin Karaman Kongresi engellendi: Demokrasiye darbe / 28.04.2025
- Conkbayır'ında "Haka Dansı", anma etkinliği mi, tehdit mi? / 27.04.2025
- İstanbul'daki tüm riskli binalar yeniden inşa edilebilir! / 26.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025