Bireylerin doğumundan ölümüne kadar olan süreçte insan onuruna yaraşır şekilde, yaşaması en doğal haklarıdır. İstenilen yaşama tarzı Anayasa, Anayasa'ya uygun çıkarılan yasalar, uluslar arası sözleşmeler eşliğinde garanti altına alınmış sosyal haklardır. Eğitim, sağlık, sosyal güvenlik, konut ve çalışma hakkı bireyin sosyal hakkıdır. Belirtmeye çalıştığım haklar süreklilik arz ederler. İktidarlara, kişilere, zamana göre değişime uğratılamazlar. Öznel yaklaşımlar, temeli olmayan, zamana, zemine göre değişimler kişilerin özellikle yönetim kadrolarının vicdanlarına bırakılmış olur ki bu kişinin sosyal hakkını belirlemez.Sosyal hakların yokluğu veya eksikliği, temel haklara erişmekte sorunlar yaratır. Eğitim düşüklüğü,, kişinin kendi haklarının farkında olamama, dışlanma korkusu, siyasal yapılanmada yalnız bırakılma endişesi kişinin kendi hakkını bireysel arayamama beceriksizliğini birlikte getirir. Çünkü yasal düzenlemeler, ne kadar mükemmel olursa olsun uygulayıcılar insan yararına uygulamadıkları sürece göstermelikten ileri gidemez.24 Ocak 1980 kararları ile ülkemiz, karma ekonomiden liberal ekonomiye geçmiştir. 12 Eylül 1980 darbesi bu kararların uygulanmasında otoriter yapıyı oluşturmuştur. Cumhuriyetle birlikte elde edilen sosyal kazanımlar teker teker budanmış ve kolu kanadı kırılmış ve göstermelik haklar olarak bırakılmıştır. Özellikle 2008 yılı sonlarında patlak veren ve kapital krizi olarak tüm dünyayı etkisi altına alan ekonomik bunalımın faturası yine emeği ile geçinenlere çıkarılmıştır. Sermayenin sosyal haklara saldırısı yukarıda değindiğim gibi 1980 yıllarından başladı. "Yeni Dünya" adı altında sermaye sınıfına sınırsız dolaşım hakkı tanınırken, emekçileri kıskaç altında tutmayı amaçlamışlardır. Emek ucuzlatılmış, güvensizlik oluşturulmuş, bu arada işsizlik istenmeyen oranda artmıştır.Acısı içimizi ezen Soma Katliamı tarihimize kara leke olarak sürüldü. O emekçi kardeşlerimizin ölümünü "kader'e" bağlamak insan inancını sömürmek demektir. Gelişmiş ülkelerin kömür ocaklarının ölçülerinde çalışma ortamı hazırlanırsa ve bu olumsuzluk oluşursa ona diyeceğimiz yok. Ancak hiçbir önlem alınmadan insanları kara elmasın içine atarsanız ve bunun adına da kader derseniz, bu yaklaşıma kargalar bile güler."Ekmeği, ekmekçiye ver, bir ekmek de üste ver,"diye çok güzel bir özlü sözümüz vardır. Madencilik en riskli sektördür. Yerin kilometrelerce altında insanlarımız çalışır. O emekçimizin işvereni, insana ve insan onuruna değer veren birisi olmalıdır. Aksi halde patron dediğimiz kişi sadece kazancına bakar" Ölen ölür kalan sağlar bizimdir" der geçer ve bu acımasız yaklaşımı içinde küpünü doldurmaya bakar.Özelleştirme adı altında devletçe elde edilen kazanımları yandaşlarımıza yabancı şirketlere peşkeş çektiğimizde sonuç bu olur. Hele sattığımız tesislerimizin denetimini elimizde tutamazsak, "Saldım çayıra, Mevla kayıra" yaklaşımını benimsersek biz çok daha Soma Katliamı ile karşı karşıya kalırız.Peki bu katliamın suçlusu kim?Herhalde orada asgari ücretle çalışan işçiler suçlu değildir.Görev yapan memurlar da suçlu olamaz. Mühendislerimizin verdikleri raporlar aksaklıkları dile getiriyorsa onlar da suçlu sayılmazlar.Kontrol görevlileri hazırladıkları dokümanlarda yapılması gerekenler sıralanmışsa onlar da es geçilebilir. Ama işveren tüm olumsuzlukları bildiği halde o genç insanları bile bile ölüme götürmüşse önce kendi vicdanında sonra yasalar karşısında suçludur.Ya, özel kuruluşları o güzelim kuruluşları yok pahasına satan hükümet için ne demeli? "Ver kurtul" politikası ile varılan sonuç bu olur işte. Suriye'de, Kırım'da, Mısır'da? Olup bitenlerle ilgilenene kadar kendi ülken insanına biraz zaman ayırsaydınız bu elim ölümler olmayabilirdi. Bu keyfiliği, az yatırımla çok kazanma sevdasında olanları görüp ve tedbir alsaydınız bu kadar insanın, yetim çocukları, dul hanımları bağrı yanan anaları olmazdı.Suçlular ayağa kalkınız dersek, eminim ki birkaç zavallının sırtında kalır bu yük ve esas suçlular yine yan gelip yatarlar.Belli de olmaz bizi yanıltabilirler de.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ekrem Yazar / diğer yazıları
- Atatürk Gençlik ve Spor Bayramı / 20.05.2023
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023