Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde patlayıcı yüklü 2 aracın patlatılması sonucu 40’ın üzerinde ölüm, 100’ün üzerinde yaralanma olayının gerçekleştiği vahşi olayın failleri hakkında farklı tahminler yapılmaktadır.
Hükümete göre patlamanın hemen arkasından faillerinin belirlendiği açıklaması yapılsa da pek inandırıcı görünmemektedir. Patlama olayının hemen arkasından malum medya, masa başı senaryolarıyla failler hakkında hiçbir belirtinin bile ellerine geçmediği halde, sanki olayın içindeymiş gibi konuşmaları insanın aklına farklı şeyler getiriyor.
Malum medya, Suriye konusunda muhaliflerin safında yer aldığından dolayı, hedef tahtasına hemen Suriye’yi ve Beşar Esad’ı oturttular. Neymiş efendim, Suriye’nin bu konuda sabıkası kabarıkmış. Bu tür eylemleri yapmaya elverişliymiş. Gene yargısız infaz, gene hedef saptırma!
Menfur saldırı kimden gelirse gelsin, önemli olan bu saldırıya muhatap kalmamızın sebeplerini araştırmaktır. Yıllardır en ufak bir olumsuzluğun bile yaşanmadığı, etnik farklılığın çeşitliliğine rağmen, kardeşçe yaşandığı bir beldemiz olmasına rağmen, neden bu tatsız olay Reyhanlı’da tezgâhlandı? Teorisyenler, toplum mühendisleri, sosyologlar, psikologlar bu soruya cevap aramalıdır.
Yoksa masa başı senaryolarla çözüme kavuşulmaz, çözümsüzlük derinleşir.
Bu patlamayı BOP dışında aramak beyhude arayıştır. BOP’ un aktörleri bölgede kargaşa çıkmasını, Türkiye’nin olaylara müdahil ve en ön safta yer almasını, komşularıyla sorunlu ve düşman olmasını istiyor. Gelinen nokta, haçlı batının senaryolarının işlediğini ve hedefine doğru yol aldığını göstermektedir.
Haçlı batı neler istiyordu?
Bölgede kargaşa çıksın, Müslümanlar biri birini kırsın, kardeş kardeşi öldürsün, iç sorunlarıyla boğuşmaktan başka bir şeyle uğraşmaya zamanları dahi kalmasın. İçerisinde Türkiye’nin de bulunduğu 22 İslam ülkesinin rejimleri, liderleri değişsin ve batının istediği doğrultuda demokrasiye kavuşsun(!)
Bunların birçoğu gerçekleşmedi mi?
İslam ülkelerinde kan gövdeyi götürüyor, liderler, rejimler değişiyor. Kardeş kardeşi öldürüyor, kaos ortamı gittikçe derinleşiyor.
Bu olayların perde arkasını böylece değerlendirirken sınır güvenliğimizi de elden bırakmamak lazımdır. Hükümet, Arap baharına kendini o kadar çok kaptırdı ki, sınır güvenliğini elden bıraktı. Suriye’den gelen giden belirsiz, sınırlarımız yolgeçen hanına döndü. Sınır güvenliği olmayan bir ülkede bu ve benzeri olayların tekrarlanmayacağına hiç kimse garanti veremez. Bu durum devam ettiği sürece daha vahim olaylarla karşı karşıya kalabiliriz.
Hükümete göre patlamanın hemen arkasından faillerinin belirlendiği açıklaması yapılsa da pek inandırıcı görünmemektedir. Patlama olayının hemen arkasından malum medya, masa başı senaryolarıyla failler hakkında hiçbir belirtinin bile ellerine geçmediği halde, sanki olayın içindeymiş gibi konuşmaları insanın aklına farklı şeyler getiriyor.
Malum medya, Suriye konusunda muhaliflerin safında yer aldığından dolayı, hedef tahtasına hemen Suriye’yi ve Beşar Esad’ı oturttular. Neymiş efendim, Suriye’nin bu konuda sabıkası kabarıkmış. Bu tür eylemleri yapmaya elverişliymiş. Gene yargısız infaz, gene hedef saptırma!
Menfur saldırı kimden gelirse gelsin, önemli olan bu saldırıya muhatap kalmamızın sebeplerini araştırmaktır. Yıllardır en ufak bir olumsuzluğun bile yaşanmadığı, etnik farklılığın çeşitliliğine rağmen, kardeşçe yaşandığı bir beldemiz olmasına rağmen, neden bu tatsız olay Reyhanlı’da tezgâhlandı? Teorisyenler, toplum mühendisleri, sosyologlar, psikologlar bu soruya cevap aramalıdır.
Yoksa masa başı senaryolarla çözüme kavuşulmaz, çözümsüzlük derinleşir.
Bu patlamayı BOP dışında aramak beyhude arayıştır. BOP’ un aktörleri bölgede kargaşa çıkmasını, Türkiye’nin olaylara müdahil ve en ön safta yer almasını, komşularıyla sorunlu ve düşman olmasını istiyor. Gelinen nokta, haçlı batının senaryolarının işlediğini ve hedefine doğru yol aldığını göstermektedir.
Haçlı batı neler istiyordu?
Bölgede kargaşa çıksın, Müslümanlar biri birini kırsın, kardeş kardeşi öldürsün, iç sorunlarıyla boğuşmaktan başka bir şeyle uğraşmaya zamanları dahi kalmasın. İçerisinde Türkiye’nin de bulunduğu 22 İslam ülkesinin rejimleri, liderleri değişsin ve batının istediği doğrultuda demokrasiye kavuşsun(!)
Bunların birçoğu gerçekleşmedi mi?
İslam ülkelerinde kan gövdeyi götürüyor, liderler, rejimler değişiyor. Kardeş kardeşi öldürüyor, kaos ortamı gittikçe derinleşiyor.
Bu olayların perde arkasını böylece değerlendirirken sınır güvenliğimizi de elden bırakmamak lazımdır. Hükümet, Arap baharına kendini o kadar çok kaptırdı ki, sınır güvenliğini elden bıraktı. Suriye’den gelen giden belirsiz, sınırlarımız yolgeçen hanına döndü. Sınır güvenliği olmayan bir ülkede bu ve benzeri olayların tekrarlanmayacağına hiç kimse garanti veremez. Bu durum devam ettiği sürece daha vahim olaylarla karşı karşıya kalabiliriz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Fikir adamıydı Haydar Hocamız / 15.04.2025
- Haydar Baş Hocamızın 5. Şeb-i Aruz yıldönümü / 14.04.2025
- Kıldığımız namaz, bizi kötülüklerden alıkoymuyorsa? / 12.04.2025
- Namaz kılmak bütün Müslümanlara farzdır / 11.04.2025
- Namaz kulun Allah’a en yakın olduğu haldir / 08.04.2025
- Fatiha suresindeki Allah ile kul arasındaki sır / 07.04.2025
- Ahlak bulaşıcıdır / 05.04.2025
- Şevval ayında yapılacak ibadetler / 03.04.2025
- Bayram bize umut neşe getirsin / 30.03.2025
- Arayışa devam etmeliyiz / 29.03.2025
- Haydar Baş Hocamızın 5. Şeb-i Aruz yıldönümü / 14.04.2025
- Kıldığımız namaz, bizi kötülüklerden alıkoymuyorsa? / 12.04.2025
- Namaz kılmak bütün Müslümanlara farzdır / 11.04.2025
- Namaz kulun Allah’a en yakın olduğu haldir / 08.04.2025
- Fatiha suresindeki Allah ile kul arasındaki sır / 07.04.2025
- Ahlak bulaşıcıdır / 05.04.2025
- Şevval ayında yapılacak ibadetler / 03.04.2025
- Bayram bize umut neşe getirsin / 30.03.2025
- Arayışa devam etmeliyiz / 29.03.2025