Eski Cumhurbaşkanlarımızdan merhum Süleyman Demirel'in unutulmaz bir sözü vardır.
'Tencerenin düşüremeyeceği iktidar yoktur' der Demirel.
Ancak son günlerde yaşadıklarımızdan sonra önümüzdeki ilk seçimde merhum Demirel'in bu sözünü, 'Vatandaşın başına atılan çayın düşüremeyeceği iktidar yoktur' şeklinde revize etmek zorunda kalacağız gibi görünüyor.
Zira Rize'de sel mağduru vatandaşlara çay paketi atan iktidar, orman yangınları nedeniyle insanların mağdur olduğu bölgelerdeki vatandaşlara da çay paketi attı.
Atılan çay paketleri sellerin zararlarını, yanan ormanları ve hâlâ devam eden yangınları unutturmaya yetmiyor. Ancak iktidarın elinden başka hiçbir şey gelmiyor olsa gerek ki milletin kafasına habire çay paketi atıyorlar.
Her zaman duyduğumuz sözleri yine duyuyoruz.
Geçmişte çıkan benzer yangınlarda olduğu gibi şimdi de yanan orman alanlarının hemen ağaçlandırılacağını söylüyor iktidardaki siyasiler.
Geçmişte verilen sözler tutulmadığı için şimdi duyduğumuz sözlerin de tutulmayacağını biliyoruz.
Sosyal medyada duyarlı insanlar yangından kül olan ormanların bulunduğu bölgelerde otel yapılmaması için çeşitli çağrılar yapıyorlar.
İnşallah bu çağrılar karşılık bulur, ancak Türkiye'de biz bu ve benzeri dönemleri defalarca yaşadık ve her zaman kaybeden doğa oldu, kaybeden hepimiz olduk.
O yanan güzelim ormanların pek çoğunun yerinde şimdi 5 yıldızlı oteller bulunuyor.
Alın size bir örnek…
Tam 14 yıl önce Temmuz 2007'de şu andaki yangınlardan da zarar gören Muğla'nın Güvercinlik mahallesinde çıkan yangında 250 hektar kızılçam orman alanı yanmıştı.
Dönemin Muğla Orman Bölge Müdürü ve 26. Dönem AKP Antalya Milletvekili İbrahim Aydın, yangının ardından zarar gören ormanlık alanların kısa süre içinde ağaçlandırılacağını söylemişti.
O dönemde gazetelere yansıyan açıklamalarında Aydın, "Kesinlikle iddia ediyorum ki yanan yerler ne 2B kapsamında olacak ne de imara açılacak. Dışarıda söylenenlere itibar edilmesin. Yakın zamanda yanan yerleri temizleyeceğiz. Ekim ayında ilk yağmurlarla birlikte tohumlama ve fidan dikimi yaparak yeşillendireceğiz" ifadelerini kullanmış.
Bu sözler söylendiği halde ne mi oldu?
14 yıl önce yanan ormanlık alanın bir bölümüne inşa edilen resimde gördüğünüz 5 yıldızlı süper lüks Titanic Otel 2016 yılında, Lujo Hotel ise 2018 yılında açıldı. Son çıkan yangınlarda ise her iki otel de tahliye edilmek zorunda kaldı.
Dün Muğla'da açıklamalarda bulunan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy da "Yanan orman arazilerinin herhangi bir sebeple yapılaşmaya veya başka amaçla tahsisi mümkün değildir" diyor.
Şimdi biz bu sözlere mi inanalım, yoksa geçmişte yanan ormanların yerine şimdi dikilmiş olan otelleri gördükten sonra tarih yine tekerrür mü ediyor diyelim?
Ben bu hükümeti tanıyorsam, yanan ormanlık alanlara kurulacak otellerin plan ve projeleri çoktan hazırlanmıştır…
Türkiye'deki orman yangınlarıyla ilgili sosyal medyadaki şu tespit aslında her şeyi güzel özetliyor: 'Otel yapılmayacak yerden duman çıkmaz…'
Türkiye'nin ormanları yok olmasın istiyorsak, bu ormanların yerine beton yapılar yükselsin istemiyorsak orman yangınlarına karşı önceden alınması gereken tedbirleri alacak kadroların ülkemizi yönetmesi gerekiyor.
Ormanlar Türkiye'nin geleceğiyse –ki öyle- o zaman bu değerlerimize yine Türkiye'nin geleceği olan gençler sahip çıkmalı ve korumalı.
Bu bağlamda Bağımsız Türkiye Partisi'nin genç Genel Başkanı Sayın Hüseyin Baş, merhum Hocam Prof. Dr. Haydar Baş'ın ayak izlerine basarak sürdürdüğü istikrarlı siyasi çalışmalarıyla Türkiye için hâlâ ümidin var olduğunu gösteriyor.
Zira geçtiğimiz yıl 9 Ekim 2020'de Hüseyin Baş'ın sosyal medya hesabından paylaştığı, "Makam araçları yerine yangın söndürme araçlarına yatırım yapma fikrini artık tartışmalıyız" çağrısının gereği yapılsaydı Türkiye bu yangınlara hazırlıksız yakalanmayacak ve binlerce hektar orman alanımız yanıp kül olmayacaktı.
Bundan dolayı şiirle gelen ancak anlaşılan çay paketiyle gidecek olan mevcut iktidardan sonra ülkemizde iş başına Türkiye'yi geleceğe taşıyacak değerlerimizin kıymetini bilecek kadrolar gelmesi artık bir zaruret halini almıştır.
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024