Filistin'de, İsrail'in her operasyonunun ardından bir intihar saldırısı; ve her intihar saldırısının ardından yeni bir İsrail operasyonu meydana geliyor. Bu durum, kan ve gözyaşıyla devam eden bir kısır döngü.
İsrail, sivil halka yönelik operasyonlarına gerekçe olarak intihar saldırılarını gösteriyor. Hamas vb. örgüt üyelerini aramak için girilen Filistin yerleşim bölgelerinde tank, jip, saldırı helikopterleri, roketatar ve makineli tüfeklerle sivil halka rastgele müdahalede bulunmak, İsrail'e göre "meşru bir savunma taktiği."
Filistin'de yaşanan bu kısır döngünün kökü, İsrail Devleti'nin kuruluş yıllarına kadar dayanmaktadır. 1948 ve 1967 işgalleri ile İsrail, BM'nin kendisine verdiği toprakların çok daha fazlasını ele geçirdi. 1948 savaşında Batı Şeria ve Gazze Şeridi İsrail denetimine girdi. Bu topraklarda Filistinliler yaşıyordu ve buralarda sivil halka büyük bir zulüm uygulandı.
Bölgeyle ilgili tutulan uluslararası raporlarda, İsrail'in 1948'de girdiği Deir Yassin köyünde, küçük bir kız çocuğunun bıçakla ortadan ikiye bölündüğü ifade ediliyordu.
Terörün, şiddetin ve zulmün her türlüsü yanlıştır. Ve tasvip edilemez.
Aynı zamanda hadiseleri tarihî perspektif içinde sebep ve sonuç ilişkileriyle beraber bir bütünlük çerçevesinde değerlendirmek lazımdır. Filistin'de bugün yaşanan kısır döngünün temeli haksız bir işgale ve yıllardır devam eden bir zulüm ve yıldırma politikasına dayalıdır. Dünyada kendi idaresi altındaki sivil halka alenî olarak ağır silahlarla müdahale eden tek ülke İsrail'dir. Saldırı helikopterleri, füzeler ve tanklar sıcak savaş durumunda iki ordu arasında kullanılabilecek silahlardır.
Meselenin diğer bir boyutu da, Filistin halkının yaşadığı yoksulluk ve sefalettir. Kızılhaç'ın belirttiğine göre, Filistinlilerin hayat şartları 1967'den beri en kötü durumuna ulaşmıştır.
Mülteci kamplarında durum daha da kötüdür. Filistin'de yaşanan bu insanlık dramının önüne geçmek için kararlı adımlar atılması, artık bir mecburiyet haline gelmiştir.
Bölgeyle olan tarihî bağları sebebiyle Türkiye'nin, meselede etkin bir rol üstlenmesi ve girişimlerde bulunması lazımdır.
İsrail, sivil halka yönelik operasyonlarına gerekçe olarak intihar saldırılarını gösteriyor. Hamas vb. örgüt üyelerini aramak için girilen Filistin yerleşim bölgelerinde tank, jip, saldırı helikopterleri, roketatar ve makineli tüfeklerle sivil halka rastgele müdahalede bulunmak, İsrail'e göre "meşru bir savunma taktiği."
Filistin'de yaşanan bu kısır döngünün kökü, İsrail Devleti'nin kuruluş yıllarına kadar dayanmaktadır. 1948 ve 1967 işgalleri ile İsrail, BM'nin kendisine verdiği toprakların çok daha fazlasını ele geçirdi. 1948 savaşında Batı Şeria ve Gazze Şeridi İsrail denetimine girdi. Bu topraklarda Filistinliler yaşıyordu ve buralarda sivil halka büyük bir zulüm uygulandı.
Bölgeyle ilgili tutulan uluslararası raporlarda, İsrail'in 1948'de girdiği Deir Yassin köyünde, küçük bir kız çocuğunun bıçakla ortadan ikiye bölündüğü ifade ediliyordu.
Terörün, şiddetin ve zulmün her türlüsü yanlıştır. Ve tasvip edilemez.
Aynı zamanda hadiseleri tarihî perspektif içinde sebep ve sonuç ilişkileriyle beraber bir bütünlük çerçevesinde değerlendirmek lazımdır. Filistin'de bugün yaşanan kısır döngünün temeli haksız bir işgale ve yıllardır devam eden bir zulüm ve yıldırma politikasına dayalıdır. Dünyada kendi idaresi altındaki sivil halka alenî olarak ağır silahlarla müdahale eden tek ülke İsrail'dir. Saldırı helikopterleri, füzeler ve tanklar sıcak savaş durumunda iki ordu arasında kullanılabilecek silahlardır.
Meselenin diğer bir boyutu da, Filistin halkının yaşadığı yoksulluk ve sefalettir. Kızılhaç'ın belirttiğine göre, Filistinlilerin hayat şartları 1967'den beri en kötü durumuna ulaşmıştır.
Mülteci kamplarında durum daha da kötüdür. Filistin'de yaşanan bu insanlık dramının önüne geçmek için kararlı adımlar atılması, artık bir mecburiyet haline gelmiştir.
Bölgeyle olan tarihî bağları sebebiyle Türkiye'nin, meselede etkin bir rol üstlenmesi ve girişimlerde bulunması lazımdır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ahmet Hamza Baş / diğer yazıları
- Gazze'de yaşananlar ve Filistin meselesinin iç yüzü (2) / 25.07.2014
- Gazze'de yaşananlar ve Filistin meselesinin iç yüzü / 24.07.2014
- Aydınların zafiyeti / 13.02.2014
- İdareci kadroları seçerken / 25.12.2013
- Mevlana'yı anlamak / 20.12.2013
- Kim bir zalime yardım ederse / 17.12.2013
- Fransa'nın gerçeği / 26.12.2011
- Kapanmayan yara; Kerbela / 06.12.2011
- Ilımlı İslam deyince / 03.12.2011
- Vicdani red konusuna farklı bir bakış / 01.12.2011
- Gazze'de yaşananlar ve Filistin meselesinin iç yüzü / 24.07.2014
- Aydınların zafiyeti / 13.02.2014
- İdareci kadroları seçerken / 25.12.2013
- Mevlana'yı anlamak / 20.12.2013
- Kim bir zalime yardım ederse / 17.12.2013
- Fransa'nın gerçeği / 26.12.2011
- Kapanmayan yara; Kerbela / 06.12.2011
- Ilımlı İslam deyince / 03.12.2011
- Vicdani red konusuna farklı bir bakış / 01.12.2011