Bir güzel adam…
Bir mütevazı adam…
Bir sessiz adam…
Bir yakışıklı adam…
Bir cömert adam…
Bir iman ve tevekkül adamı…
Sessizce, usulca, derinden izler bırakarak,
kursağında zikir,
yüreği Yaradan hasretiyle dolu,
nazik ve kibar bir adam,
yürüdü, gitti. Rabb’ine…
Bugün, kalem yürümüyor, kâğıtta,
boğazım düğüm düğüm,
gönlüm efkâr dağında konak,
gözlerim yaşlı,
üzgün,
acılı,
dertli,
yaralı ve bir o kadar
özlemle doluyum…
Abimizdi, adamdı, beyefendiydi…
"Munis insan" tarifinin adresiydi…
Söylemez, yutkunur, içine atar,
dostlarını kırmaktan çokça çekinirdi…
Ömürler ne çabuk geçiyor,
yaşımız kırk oldu,
zaman nasıl akıyor...
Dostlar elimizin içinden,
gözümüzün önünden bir bir
geçip gidiyor…
**************************************
Hayat acılarla dolu…
Dün sabah, ağabeyim,
dostum, kardeşim Hakan Bektaşoğlu'nun
rıhlet haberi geldi...
Ardından çile, meşakkat,
dert ve dava adamı
Aziz Karaca ağabeyimin
biricik yavrusu, aslanı; Ali Haydar'ın
kanatlanıp Rabb’ine uçtuğu haberi…
Yangın yeri gibi yürekler…
Duygular tarifsiz…
Hangi söz, hangi lisan
bu kor ateşi dindirir, bilinmez…
Hiç bir söz…
Yaşadım, bilirim bu yangını…
Tek bir teselli olabilir,
kavrulmuş yüreklere belki…
Ebedi âlemde yine beraber olacağız…
Araya ayrılık, hasret, özlem girdi…
Önden gidenler kervanında,
güzel bir adam ve
dünya tatlısı yavru bir Aslan…
Ey yüceler yücesi Mevlâ…
Biz onların her şeyinden,
kalben, ruhen ve lisanen razıyız,
sen de razı ol…
Biz onlara her hakkımızı
helâl ettik, ikrâm eyle…
Ve onlara Cemalini,
Firdevs-i Alâ'nı lütfet…
Sevdiklerin, seçtiklerin
hatırına...
Lütfen...
Ve Kerem'en… Âmin.
Bir mütevazı adam…
Bir sessiz adam…
Bir yakışıklı adam…
Bir cömert adam…
Bir iman ve tevekkül adamı…
Sessizce, usulca, derinden izler bırakarak,
kursağında zikir,
yüreği Yaradan hasretiyle dolu,
nazik ve kibar bir adam,
yürüdü, gitti. Rabb’ine…
Bugün, kalem yürümüyor, kâğıtta,
boğazım düğüm düğüm,
gönlüm efkâr dağında konak,
gözlerim yaşlı,
üzgün,
acılı,
dertli,
yaralı ve bir o kadar
özlemle doluyum…
Abimizdi, adamdı, beyefendiydi…
"Munis insan" tarifinin adresiydi…
Söylemez, yutkunur, içine atar,
dostlarını kırmaktan çokça çekinirdi…
Ömürler ne çabuk geçiyor,
yaşımız kırk oldu,
zaman nasıl akıyor...
Dostlar elimizin içinden,
gözümüzün önünden bir bir
geçip gidiyor…
**************************************
Hayat acılarla dolu…
Dün sabah, ağabeyim,
dostum, kardeşim Hakan Bektaşoğlu'nun
rıhlet haberi geldi...
Ardından çile, meşakkat,
dert ve dava adamı
Aziz Karaca ağabeyimin
biricik yavrusu, aslanı; Ali Haydar'ın
kanatlanıp Rabb’ine uçtuğu haberi…
Yangın yeri gibi yürekler…
Duygular tarifsiz…
Hangi söz, hangi lisan
bu kor ateşi dindirir, bilinmez…
Hiç bir söz…
Yaşadım, bilirim bu yangını…
Tek bir teselli olabilir,
kavrulmuş yüreklere belki…
Ebedi âlemde yine beraber olacağız…
Araya ayrılık, hasret, özlem girdi…
Önden gidenler kervanında,
güzel bir adam ve
dünya tatlısı yavru bir Aslan…
Ey yüceler yücesi Mevlâ…
Biz onların her şeyinden,
kalben, ruhen ve lisanen razıyız,
sen de razı ol…
Biz onlara her hakkımızı
helâl ettik, ikrâm eyle…
Ve onlara Cemalini,
Firdevs-i Alâ'nı lütfet…
Sevdiklerin, seçtiklerin
hatırına...
Lütfen...
Ve Kerem'en… Âmin.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ahmet Emin Bektaş / diğer yazıları
- Sancaktar / 11.05.2020
- Ve yemneunel maun... / 15.07.2013
- Gerçek hayat başlar / 12.07.2013
- İçini söyle! / 11.07.2013
- Yaz'da Ramazan / 09.07.2013
- Sabah ezanları / 04.07.2013
- Kimin adamısın? / 03.07.2013
- Akiller / 01.07.2013
- Kapanmayan yara / 28.06.2013
- Zor olan... / 27.06.2013
- Ve yemneunel maun... / 15.07.2013
- Gerçek hayat başlar / 12.07.2013
- İçini söyle! / 11.07.2013
- Yaz'da Ramazan / 09.07.2013
- Sabah ezanları / 04.07.2013
- Kimin adamısın? / 03.07.2013
- Akiller / 01.07.2013
- Kapanmayan yara / 28.06.2013
- Zor olan... / 27.06.2013