Kalemi bırakalı hayli sene oldu. Gözleri ufuktaki çakmak çakmak;
Ağırlık omuzlarında, matem, hüzün ve elem yüzünde, onun ve kardeşlerinin yüreklerinin ateşini hissetmemek için taş olmak gerek…
Sancaktar;
Yaz dedi, baş üstüne…
* * * *
Seni hangi söz anlatabilir; Sultan'ım,
hangi kalem yazabilir, senin yüce gönlünü,
duyguların hangisi kutlu göçünü tarif edebilir
hayatımızın anlamı…
Yaktın bizi, dağladın, yürekler paramparça…
Gönüller yetim, hisler öksüz,
çocuklar dedesiz, oğullar-kızlar babasız,
'Mahzun kalpler' sevgilisiz, kaldı…
Bu firkat aldı bizi bizden…
Bu elem, bu matem ta kavuşuncaya kadar
ruhumuzda, kalbimizde tek bir dem eksik kalmasın,
ağızlarda dua bu, âmin…
* * * *
Göçtü…
Apansız… Sevgilisine kavuştu…
Son muştu dilinde…
'Allahümme rafikul âlâ'
En yüce dosta…
Evet, ardında hiç bir eksik bırakmaksızın bütün temelleri atarak..
Ve mübarek ağzıyla:
'Sağ kolum dediği, 'İşlerinizi ona sorun, hizmetlerinizi programlarınızı
ona danışın' diye işaret ettiği 'Sancaktarına, Allah'ın davasının sancağını
burçlarda dalgalandırmak üzere emanet ederek göçtü…'
Kutlu yolculuğun başlangıcıyla yeni ve bir büyük zamana matuf dönem başladı… Bütün akıllar ve gönüller 'Sancaktar' ın etrafında
tereddütsüz ve mutlak ittiba ile çepeçevre toplandık.
O bizim akıldanemiz…
O hizmetlerimizin işlerimizin bekçisi…
O kaledeki burcun son nefesine kadar sancaktarı…
O bizim kardeşimiz, canımız, sancaktarımız, liderimiz ve genel başkanımız...
Yaşı, başı, adı, sanı, gelmişi, geleceği, yakınlığı, uzaklığı her ne olursa olsun her bir 'Kutlu yolculuk' insanı, bugünde ve yarında, hareketimizin imarında ve inşasında tek adres ve lider olarak Hüseyin Baş beyefendinin genel başkanlığında yek vücut olmuştur.
Her şeyden önce bilinmelidir ki, bu tensib, sayısız işaret ve kalbi ittiba ile olmuştur.
Aziz davanın banisi muhterem ve merhum hocamızın fikirleri ve gayreti, sancaktarımızın omuzlarında memleketimizde ve dünyada büyük uyanışlara vesile olmaya devam edecektir. Dava Allah'ın derdiyle dertlenme ve onun adına beşeri, iktisadi, hukuki ve gönül boyutunda insanlığa ulaştırma ve anlatma davasıdır. Bir ömrü tek bir nefes eksiksiz bu yolda sarf eden 'Kutlu Yolcunun' çilesi, gayri bundan sonra sancaktarın çilesidir. Allah hepimizi bu yolda ona yar ve yardımcı olanlardan kılsın.
* * * *
Kim ki onun yanında meşveretinde, talimatında, vazifelendirmesinde, 'dün gibi' olma hassasiyetini muhafaza eder; tereddütsüz ram olur, ruz-u mahşerde o kazanır.
Kim de bunun aksine türlü türlü başka başka olursa onun dünyası da, ahireti de acı bir akıbetle hüsran olur.
Biliriz ki bu 'Kutlu yol' / 'Kutlu hareket' BEN diyeni, kendinde varlık ittihaz edeni ifraz etmiştir, dikkat edilsin tereddütsüz yine eder. Yolun cilvesi ezelden beridir budur. Birlik ve tevhid esastır.
Haddini, yerini, hukukunu bilen yolda nefsi için değil SON NEFESİ için bulunan ve Allah'ın rızası dışında hiç bir makam, mevki, rütbe derdi olmayan, bütün ehl-i gönle selam olsun. Bu dünyayı onlarla yaşayacağız, onlarla öleceğiz ve ruz-u mahşerde sancaktarımızın elinden tutarak kutlu göçün sahibinin yanına onlarla gideceğiz. Ve hep birlikte Onunla livaül hamd sancağının sahibinin yanına kevsere yürüyeceğiz. Allah c.c. bu gayretten bu niyetten ve bu duadan bizleri cümlemizi tek bir nefes ayırmasın…
* * * *
Biriz, beraberiz
Sancaktarın yanında…
Ve gönüller sahibinin devr-i daim tasarrufunda;
son nefese kadar, onunla buluşuncaya kadar,
Ona kavuşuncaya kadar,
tekrar ve tekrar yine onun mübarek ellerinden öpünceye kadar,
ve sorduğunda:
'Senin sancaktarınla beraberdik baba' deyinceye kadar
Allah için, millet için, insanlık için, yürüyoruz yürüyeceğiz…
Hepimize, neslimize, zamana, mekana ve her nefese kutlu olsun…
Allah'a emanet olun…
- Ve yemneunel maun... / 15.07.2013
- Gerçek hayat başlar / 12.07.2013
- İçini söyle! / 11.07.2013
- Yaz'da Ramazan / 09.07.2013
- Sabah ezanları / 04.07.2013
- Kimin adamısın? / 03.07.2013
- Akiller / 01.07.2013
- Kapanmayan yara / 28.06.2013
- Zor olan... / 27.06.2013