Ramazan ilahi güzelliği ile geldi. Oruçlarımızı tuttuk. İftar ve sahurlarımızı yaptık. Teravihlerimizi kıldık. Mukabelelerimizi okuduk yahut dinledik. Çocuklar gençler manevi dünyalarına sevap ve rahmet doldurdular.
Annelerimiz iftar ve sahur yemeklerinizi hazırladılar. Rabbimiz cennet sofraları nasib etsin. Babalarımız ibadetlerimizi sağlık ve afiyetle yerine getirmemiz için titizlik gösterdiler. Allah kazançlarına bereketler ihsan etsin.
Hayır sahipleri zekat ve fitrelerini verdiler. İftar ve ikram sahiplerinin işlerine bereketler lutfeylesin.
Ramazan geldi merhaba dedik.
Ramazan gitti elveda dedik. Hani kundak ile merhaba deriz. Kefen ile elveda... Ömür geçiyor.
Her Ramazan yenileniyoruz. Son nefeste, kabirden dirilişte ve mahşer meydanında mümin ve mümine kardeşlerimize Allah'tan af ve mükâfatlar dileriz.
Namazda dua ederiz:
"Ey bizim Rabbimiz! Beni, anamı ve babamı ve bütün mü'minleri hesap gününde bağışla."
Bizler bu yılda, Avrupa İlim Kültür Cemiyeti, Berlin Neukölln Abdülkadir Geylani Camii'nde görev yaptık. Ramazan-ı Şerif'i bütün güzellikleri ile doya doya yaşadık. Gurbette olan kardeşlerimizle geçirdik.
Kur'an-ı Kerim'de ayet-i kerime de buyrulur:
"Ey iman edenler! Siz kendi sorumluluklarınıza dikkat edin. Siz doğru gittiğiniz takdirde yanlış yola sapanlar size zarar veremez. Hepinizin dönüşü Allah'adır ve yapmakta olduğunuz her şeyi o zaman Allah size bildirecektir." (Maide, 105).
Ayet-i kerimede sorumluluklarını bilen insandan bahsediliyor. Bu insan yetişti mi; artık sapıtan, doğru yolda olmayan ona zarar veremez.
Muhterem Hocam, "önce insan" diyerek köşe köşe, bucak bucak, köy köy, adım adım bu ayetin gereği için çalıştı. Çalışıyor. Avrupa'da attığı tohumları görmek bize de nasib oldu.
İcmal ile yeşeren, meyve veren bal yapan abilerimiz, kardeşlerimizle idrak ettiğimiz Ramazan ayı hayatımda bir nasib ve silinmez bir hatıra olarak kalacak. Başta Haydar Coşkun Yiğit, Sami Demirtaş, Tahsin Kahraman başkanlarımıza, yönetim kuruluna, tüm üyeler ve gençlik kolu başkanlarına Yasin Yıldırım, Muhammed Özçam'a, çocuklara gençlere öğrencilerime şükranlarımı arz ederim.
Camimiz iftarlarına gerek Türk vatandaşları, gerek Arap, gerek Afrika ve Afganistan, Hindistan gibi birçok ülke insanının katılımı bizlere Beytullah'taki iftar ve ikramları hatırlattı. Kardeşliği, birliği, sevgiyi ve saygıyı yaşattı.
Sosyal medya iftar yemeğinde Prof. Dr. Haydar Baş Bey, "Türkiye'yi bana altı ay versinler düzeltirim" dedi. Bunu daha önce de ifade etti. "Ben bu milletin ruhu ve canıyım" dedi.
İnsanımız artık Haydar Baş Bey'i görmelidir.
Bu, bir gerçeğin sancısıdır. Doğum bu kadrolar ile gerçekleşecektir.
Ramazan hilali bu yılda nazlı nazlı doğdu. Hüzünle veda etti.
İbadet ve zikir güzelliğine bürünüp, insan-ı kâmilin nazar ve himmetiyle, devranını döne döne, boyun bükerek tamamlayan derviş edasıyla uğurlayanlara ne mutlu.
Bir adam Peygamber Efendimize (s.a.v) sordu: "Yâ Resûlallah, Allah'ın en çok sevdiği amel hangisidir?"
Peygamber Efendimiz (s.a.v), "Konup göçendir" buyurdu.
"Konup göçen kimdir?" diye sorunca, Peygamber E-fendimiz (s.a.v) şöyle cevap verdiler: "Kur'ân'ı başından sonuna kadar okuyan, bitirince hemen başlayandır."
Konup göçmenler gibi olun.
Ayet-i kerimede, "Feizâ ferağte fensab ve ila Rabbike ferğab" buyurulur.
Anlamı: "Boş kaldın mı hemen (başka) işe koyul ve yalnız Rabbine yönel." (İnşirah, 7-8).
İbadetlerimizde, sorumluluklarımızda, hayır ve güzelliklerde her an yeniden, daha mükemmeli ile başlayacağımız niyet ve gayretler temenni ederim.
FEYYAZ İNANÇ