Demokratik toplumlarda seçimler, ister istemez ekonomik, sosyolojik, psikolojik ve siyasi tahribatlara neden olurlar. Çünkü seçim bir rekabettir, her rekabet de böyle sonuçlar doğurur. Onun içindir ki, siyasi partiler seçimlerden sonra, bu tür tahribatları giderici ve onarıcı icraatlarda bulunurlar. Ülkemizde ise seçim kampanyaları biter, fakat siyasi partilerin tahribata yol açan tutum ve davranışları aynen, bazen de artarak devam eder. Bu genel duruma bir de azan terörü ekleyerek düşünürsek, erken seçimin zararlı olacağını, en azından fayda getirmeyeceğini söyleyebiliriz. Seçimlerde, toplumların bilinçaltını kontrol etmek için tüm teknikler, ziyadesiyle devreye sokulur. Teknolojinin gelişmesiyle bilinçaltının kontrolü ve işgali oldukça kolaylaşmıştır. Bundan dolayıdır ki, bilinçaltına mesaj vererek toplumları yönlendirmeye 'teknolojik büyü' denilmektedir. Teknolojik büyüyü etkili yapan siyasi partilerin seçimleri kazandığı tecrübeyle sabittir. Maalesef tarihin hiçbir döneminde insanlık böyle bir durumla karşılaşmamıştır. Bilinçaltına verilen görsel ve işitsel mesajlarla, insanlar adeta robotlaştırılmaktadır. Görselliğe alışmış toplumlar, ekranın arkasında olanları araştırmaz ve araştırmayı dahi aklından geçirmezler.Bu nedenle, toplumlarda sanal bir geçeklik, bazılarının deyimiyle "ekran gerçekliği" oluşmuştur. Öyle ki, bireyler gözünün gördüğüne, bizzat kendi yaşadığına değil, ekranda seyrettiğine inanmaktadır. Seçimlerin sağlıklı yapılabilmesi, milli iradenin doğru-dürüst tecelli etmesi için toplumların, bu sarmaldan ve hastalıktan kurtarılması şarttır. Aksi halde, bilinçaltı işgal edilmiş seçmenlerden, boşu boşuna bilinçli bir seçim yapmaları bekler dururuz.Bilinçaltı işgalini gerçekleştirmek için mesajlar, parça parça veriliyor ve birbirlerini tamamlıyorlar. En önemlisi mesajı alanlar, onun farkında olamıyorlar. Zaten işin inceliği de buradadır. Mesaja muhatap olduğunu anlayanlar, iyi veya kötü bir tavır sergileyebilirler. O bakımdan her açık mesajla birlikte, bir de bilinçaltına mesaj verilmektedir. Böylece insanlar farkında olmadan yönlendirilmektedirler. Bilinçaltı işgal edilmiş ve yönlendirilmiş insanlar, kendileri düşünerek karar verdiklerini zannederler. Bilinçaltı mesajları, herkesin bildiği konular üzerinden, herkesin anlayacağı tarzda verilirler. Mesajı alan toplumlar, birdenbire değişir, aynı şeyleri konuşmaya ve aynı yöne doğru gitmeye başlarlar. Bu alanda uzman olan bir kişinin şu sözü çok manidardır: "Bana para ve üç ay da zaman verin, istediğiniz toplumun, istediğiniz kanaatlerini değiştireyim."Malumdur ki, bütün bunlar, özel ellerde bulunan ve holdingleşerek devleşen medya organları vasıtasıyla gerçekleştirilmektedir. Ne yazık ki, medyada arz-ı endam eden birçok gazeteci, bilim ve siyaset adamı da tetikçi rolündedir. Bu tetikçileri tanımak isteyenler, onların bir yıl içerisinde söylediklerini ve yazdıklarını toplayıp baksınlar, ne kadar büyük çelişkiler sergilediklerini, rüzgârın önündeki kuru yaprak misali savrulduklarını hemen görürler."İyi de biz ne yapacağız?" derseniz, deriz ki, seçim kampanyalarında söylenen yaldızlı ve yıldızlı sözlere aldanmayın ve bilinçaltınızı işgalden koruyunuz. Bunun da yolu, medeniyetimizin değişmez değerlerine sarılmaktan geçer. Onu başaranlar, ancak ve ancak doğru bir seçim yapabilirler.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018