Demokratik ülkelerde, seçime giren siyasi partilerin, seçim sonuçlarını değerlendirmesi geleneksel bir durumdur. Her siyasi parti, kendi açısından seçim sonuçlarını değerlendirir, eksikliklerini ve aksaklıklarını yeniden gözden geçirir. Aslında siyasi partiler, belli zaman dilimlerinde hal ve gidişatlarını kontrol etmelidirler.Ülkemizdeki siyasi partilerin çoğu, böyle yapmadığı için gelişen ve değişen olaylara ayak uydurmakta zorlanıyorlar. Daha doğru bir deyişle, kendini yenileyemeyen partiler, tıkanıp kalıyorlar. Onun içindir ki, siyasi partiler, siyaset üretirken zaman ve mekân şartlarını çok iyi kavramalı, yorumlamalı ve geleceğe dair isabetli öngörülerde bulunmalıdırlar.İlk kurulduğunda yeniliklere öncülük eden siyasi partilerimiz bile, ne yazık ki, böyle davranamadığı için güç ve kuvvetini kaybetmişlerdir. Bunun en tipik örneği merhum Turgut Özal'ın kurduğu ANAP'tır. Ülkemizde seçim sonuçlarını değerlendirmede ortak nokta, siyasi partilerin halk dalkavukluğu yapmasıdır. Şöyle ki, büyük iddia ve vaatlerle halkın karşısına çıkan ve seçimi kaybeden siyasi partiler de, "halk doğru olanı yapmıştır" demektedir. Bunu yapan siyasi partiler, kendi kendilerini inkâr etmektedirler.Seçime girip kaybeden siyasi parti, görüşlerinin doğruluğuna inanıyorsa, "halk yanlış tercihte bulunmuştur" diyebilmelidir. İlginçtir, ülkemizde, siyasi partiler gibi, halk da yanlış bir tavır sergiliyor. Haksızlığını ve yanlışlığını bildiği siyasi partiye, bir çıkar ve beklenti için oy veriyor. Böyle davranan halk, en az o siyasi parti kadar sorumludurlar. Bugüne kadar seçim sonuçlarını, halk dalkavukluğuna sapmadan değerlendiren tek parti BTP olmuştur. BTP, kendini seçmeyen halkın yanlış yaptığını ve iktidarın icraatlarından sorumlu olduğunu çekinmeden her yerde dile getirmektedir. Sadece bu tavır bile, BTP'nin farkını göstermesi bakımından yeterlidir.Siyasi partiler için seçim kazanmak elbette bir başarıdır. Ancak ondan daha büyük başarı, sorunlara çözüm getirmek ve gelecek nesillere de referans kaynağı olabilecek bir tez ortaya koymaktır. Bunu da BTP'den başka hiçbir siyasi parti yapamamıştır.Seçim sonuçlarını değerlendirmede yapılan bir diğer yanlışlık da şudur: Bazı siyasi partiler, tek rasyonel dayanak olarak oyu görmektedirler. Evet demokrasilerde oy önemli bir dayanaktır, ama iktidarların bundan başka dayanakları da mutlaka olmalıdır. Meselâ hukuk bu dayanakların başında gelir.Siyasi rekabetin milli birliği ve bütünlüğü bozmayacak şekilde sürdürülmesi gerekir. Maalesef, bu seçim sürecinde buna hiç riayet edilmemiştir. BTP hariç, tüm siyasi partiler bölücülüğe ve şiddete yol açan bir seçim kampanyası sürdürmüşlerdir.Seçim sonuçlarını doğru değerlendirmek ve o sonuçlardan ders çıkarmak, demokrasinin sağlıklı işlemesi için elzemdir. Bu yapılmadığı takdirde aynı yanlışları tekrar etmek mukadder olur. Bunun vereceği zarardan da hiçbir siyasi parti kendini koruyamaz.7 Haziran 2015 seçim sonuçlarının doğru değerlendirilmesini ve bu seçimlerin yeni bir dönemin açılmasına vesile olmasını temenni ediyoruz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018