Seçim geliyor seçim

Hepimizin bildiği gibi 7 Haziran 2015 Pazar günü Türkiye genel seçimlere gidecek. Ancak Kurban Bayramı'nın birinci günü gazetelerde çıkan haberlere göre hükümetin seçimleri Nisan ayına çekmeye çalıştığını ve bunun erken genel seçim olacağından konuyu meclise taşımaya hazırlandıklarını okuduk. Buna gerekçe olarak da TEOG ve LYS sınavlarının yoğun olarak bu ayda olacağı ve 12 Haziran Cuma günü de okulların tatile girecek olması nedeniyle vatandaşların yazlıklarına gidecek olmaları, bunun da seçimi negatif yönde etkileyeceği gösterilmiş. Geçen ağustos ayında yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminde ya da 12 Haziran 2011'de yapılan genel seçimlerde böyle düşünmeyen hükümetin bu sefer böyle bir gerekçeyle ortaya çıkması gerçekten ilginç. İlginç olmasının ötesinde aslında bunun asıl gerekçe olmadığının da bir göstergesi.Aynı tarihli gazetelerin ekonomi haberlerine bakmak bunu anlamak için yeterli. 4 Ekim günü kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Türkiye raporunu açıkladı. Kuruluş; Türkiye'deki jeopolitik ve siyasi risklere dikkat çekerek 'Politika tutarlılığı ve öngörülebilirliği halihazırda kendi not grubundaki ülkelere göre zayıf' ifadesini kullandı. Ancak 4 Nisan'da yaptığı değerlendirmede BBB- olarak teyit ettiği notumuzda ve durağan olarak düzelttiği görünümümüzde değişiklik yapmadı. Ekonomik çevreler ise bunun gerçeği yansıtmadığını, operasyon öncesi siyasi bir karar olduğu yorumunu yaptılar. Türkiye'nin not görünümü diğer iki kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor's ve Moody's tarafından 'negatif' olarak tutuluyor. Hazine S&P ile olan ülke notu anlaşmasını Ocak 2013'te sonlandırmış yerine uzun bir süre sonra ilk 'yatırım yapılabilir' notu veren Fitch ile anlaşma yapmıştı. Şimdi bu açıklamadan sonra pozitif not verecek başka bir kuruluş bulabilecekler mi orası merak konusu. Artık borcumuzun kalmadığı hatta borç verme(!) durumuna geldiğimiz IMF ise Türkiye hakkında 11 maddelik bir değerlendirme raporu yayınladı. Mevcut para politikasının %5'lik enflasyon hedefi ile uyumlu olmadığını belirten IMF, Türkiye'de çok ciddi seviyede bir cari açık olduğunu belirtti. 'Mevcut politikalarda değişiklik yapılmazsa ekonomik performans yakın geçmişe kıyasla daha zayıf olacak. Bu durum Türkiye'nin gelir seviyesinin gelişmiş ülkelere yaklaşmasını azaltacak ve ülkeyi orta gelir tuzağına itecek' ifadeleri kullanıldı. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan da bir önceki hafta yaptığı bir açıklamada kredi derecelendirme kuruluşlarını 'edepsiz' ilan ederek ekonomi bilmediklerini, siyasi bir algı operasyonu içinde görev yaptıklarını söylemişti. Bütün bunlar alt alta konulup toplandığında çıkan sonuç şudur ki; Türkiye ekonomisi dibe doğru yol almaktadır. Muhtemelen Haziran ayına kadar idare edemeyecektir. Büyük bir kriz patlak vermeden seçim yapılarak belki durum kurtarılabilir düşüncesiyle son çırpınışlarını yapan hükümetin durumu gerçekten zordur. Bir de bu tabloya önümüzdeki günlerde girilmesi muhtemel savaş ekonomisi, 2 milyona yakın sığınmacının durumu eklenince durumun vahameti daha da artmaktadır. Doğalgaza ve elektriğe yapılan zamlar gelmekte olan krizin ilk habercileri. Böyle bir ekonomik kriz durumunda iktidarda olanlar ve yandaşları belki çok etkilenmezler. Ama vatandaşın hali nice olur düşünmek bile istemiyoruz. Çünkü onların ayakkabı kutularında sadece ayakkabı var!