25 Şubatta Türk birlikleri, Nizm-üs-Saltana emrindeki İranlı milisler ve Türk Oymakları ile Jandarma kuvvetleri yenilerek Kasr-ı Şirin'e çekilirler. Nizam-üs-Saltana, Almanları yaptıkları anlaşma şartlarını yerine getirmediğini ileri sürerek yenilginin sorumlusu olarak suçlar. 15 Mart tarihinde de Avusturya elçisine, Almanlardan ümidini kestiği için ülkesinin kurtarılması için acele yardım gönderilmesini ister. Avusturya'da, Almanya'da emperyalist bir siyasa izleyen devletlerdir İran'ı Ruslara karşı koruyacak kadar askeri yoktur. Ancak bol miktarda silah, cephane, askeri teçhizat ve para gönderebilir. Bu yardımlarla İran gençlerini silahlandırarak savaştırabilir. Veya bağlaşığı, Osmanlı Türk Askerini İran'a gönderebilir. Osmanlı Hükümeti de bu konuda emir aldığı zaman, İran'a asker göndermek zorundadır. Çünkü ordusu silah, cephane ve askeri teknik donanım bakımından Alman sanayisine bağımlıdır. Çünkü XIX yüzyıl boyunca halkına eğitim reformunu daha yeni, yeni kabul ettiriyordu. Bu nedenlerle ülkesinin ihtiyacı olan gerekli aydın elemanı daha yetiştirememişti. Hatta Osmanlı Ordusunun kurmay heyeti ve bazı Ordu komutanları Alman subay ve Generallerinin elinde idi. Savaş Planlarının hazırlanmasında dahi öncelikle alman istekleri göz önüne alınarak yapılıyordu. Bu nedenledir ki Irak'taki VI. Ordu komutanı Mareşal Von Der Golç, Kemanşah yenilgisinden sonra İran'a 4 Tabur asker ve 2 topçu Bataryası gönderir. Kermanşah'ta yenilerek Kasr-ı Şirin'e çeklen kuvvetler yeni gelen birliklerle bileşerek 17 Mart 1916 da Karind'de yaptığı saldırı ile Rus kuvvetlerini dağıtır, daha sonra da Meyan-dü-Ab da kesin yenilgiye uğratarak geriye sürer. Sazonof, İngiliz temsilci Sör Mark Sayks ile 3 Ocak 1916 tarihli, Osmanlı Topraklarının taksimi ile ilgili Sayks-Piko antlaşması hükümlerini ve 15 16 Mart' taki görüşmelerde yapılan değişiklikleri bir rapor haline getirerek Çar hazretlerine anlatır. Çar'la yapılan bu görüşmelerin sonunda bu raporun Savaş, Deniz ve Dışişleri Bakanlarından kurulu bir komisyonda incelenmesini ister. Sazonof'un bu teklifi Çar tarafından uygun görülerek komisyon 17 Mart 1916 da toplanarak çalışmaya başlar. Komisyonda o gün iki konu görüşülerek karar altına alınır:1- Deniz Bakanının, Anadolu kıyılarında bir Rus Deniz Üssü kurulması için Sinop Limanın Rusya'ya ait olasını ister. Yapılan tartışma sonucunda olumlu bir düşünce olarak görüldüğü için komisyon üyelerince kabul edilir.2- Kafkas Kıral Naibi temsilcisinin Ermeniler ile ilgili isteğidir. Tasarıda ve raporda görüldüğü gibi Ermenistan Ülkesi bir bütün olarak ele alınmıyor. Rusya ve Fransa'ya bağlı iki Ermenistan olarak görülüyor. Bu düşünce Ermenileri hiçbir zaman memnun etmez. Bilhassa Kafkasya'da ki örgütlü Ermeniler kışkırtmalarda bulunarak olaylar çıkarabilir iddiasında bulunuyor. Sazobnof, Kafkas Kıral naibine; Ermenistan'ın tasarlanan biçimde bölünmesinin, Ermeni Ulusunun türlü bölgelerde dağılma biçimine uygun bulunduğunu söyleyerek şöyle bir açıklama yapar: Eğer tek bir Ermenistan'ın kurulması mümkün olmazsa bu bölüşme Ermenler için çok daha iyidir. Çünkü onların bir kısmı Rusya dışında kalmakla birlikte medeniyet ve hürriyet ülkesi olan Fransa'ya kalıp onları bunca bahtsızlıklara uğratan Türklere kalmayacaktır. Sazonof'un bu sözleri komisyon tarafından beğenilerek tasarı ve raporda yazıldığı gibi kabul edilir.Hâlbuki 1063 ten, XIX cu Yüzyılın son çeyreğine kadar Türk ve Ermeniler ayni köyde ayni mahallede iyi komşuluklar içerisinde ayrı dinden olmalarına rağmen kardeş gibi yaşamışlardır. Türkler göçebe yaşamdan köy ve kasabalara yerleşik hayata geçerken en çok Ermeni vatandaşlarından etkilenmişlerdir. Ermeni kültürünün etkisi ile toprağa yerleşik hayat düzenine kolay alışmışlardır. Türkler birçok Sanat ve zanaatı Ermeni komşularından öğrenmişlerdir. Ermeniler daha çok ticaret ve el sanatları ile uğraştıkları için Anadolu'nun ve Osmanlı ülkesinin önemli liman ve ticaret merkezlerine göç ederek daha zengin bir hayat yaşarlarken bölgeye emperyalizm amacı ile gelen Rus ve İngiliz misyonerleri propagandası ile her yerde hem Türklerin hem de Ermenilerin huzuru bozulmuştur. Bu nedenle Rus Dışişleri bakanının 17 Martta söyledikleri sözler geçeklere tamamen aykırıdır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ahmet Oğuz Bahadır / diğer yazıları
- Erzincan ateşkesi ve sonucu / 14.02.2011
- Bolşevik Rusya'nın Ermeni siyaseti / 12.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar - II - / 10.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar / 09.02.2011
- Alman - Gürcü işbirliği ve amaçları / 06.02.2011
- Başkan Wilson'un ince hesapları / 05.02.2011
- Başkan Wilson'un siyasi amaçları / 04.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - II / 03.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - I / 02.02.2011
- Mustafa Kemal'in Almanya seyahati / 01.02.2011
- Bolşevik Rusya'nın Ermeni siyaseti / 12.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar - II - / 10.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar / 09.02.2011
- Alman - Gürcü işbirliği ve amaçları / 06.02.2011
- Başkan Wilson'un ince hesapları / 05.02.2011
- Başkan Wilson'un siyasi amaçları / 04.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - II / 03.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - I / 02.02.2011
- Mustafa Kemal'in Almanya seyahati / 01.02.2011