logo
28 EKİM 2024

‘Savunma sanayimize füze atabilirler’

28.10.2024 00:00:00

Türkiye'nin haklı gururu TUSAŞ'a yönelik gerçekleştirilen hain terör saldırısı, savunma sanayimizde çok büyük güvenlik açıklarının olduğu tartışmalarını da beraberinde getirdi. 

Cumhuriyet tarihi çok iyi incelendiğinde, kesin ve net olarak ortaya çıkacak sonuç şudur: Türkiye NATO'ya girdiği günden bu tarafa başına gelmedik bela kalmamıştır. 

O halde ülkemizde yaşanan tüm sorun ve olayların analizine son yaşanan TUSAŞ saldırısı ile değil, 1952 sonrası NATO'nun bağırsaklarımıza kadar girmesi olayı ile başlanmalıdır. 

NATO'nun Türkiye açısından en stratejik hedefi, Atatürk Cumhuriyeti ve devrimleridir. 

Çok açık ve net ifade ediyorum! 

Türkiye'nin NATO'ya girme kararı ile Atatürk ilke ve devrimleri ayaklar altına alınmıştır. 

Cumhuriyet devrimlerine ve Türk milletine ihanet edilmiştir. 

Komünizm masallarıyla Türkiye'nin baş belası olacak ve beka sorunu haline dönüşecek NATO'ya girme kararını alanlar, mezarlarında bile yargılanmayı hak etmişlerdir. Çünkü NATO ülkesi olarak Türkiye, artık mantar tabancasını bile üretemeyecek ve hali hazırda kurulu bulunan askeri araç-gereç üretim tesislerinin kapatılmasına bile karar verebilecekti. 

Böyle de oldu ve Türkiye dışarıdan yapılacak bir saldırıya karşı tamamen savunmasız ve güçsüz bir konuma sürüklendi. 

Bunu çok iyi bilen NATO ve ABD, ıskartaya çıkardığı savaş uçaklarını Türkiye'ye vererek, aslında bize en büyük kötülüğü yapmışlardı. 

İşte bu sinsi planın bir parçası sayılabilecek, ABD savaş uçağı hibesi. 

1980'li yıllarda 70 adet ikinci el; 1991-1992 yıllarında ise Körfez Savaşı sırasında da 40 adet F-4E Phantom uçağı Türkiye'ye hibe edildi. 

1980'de Türk Silahlı Kuvvetleri ve özelliklede Türk Hava Kurumu üzerinde psikolojik üstünlük sağlamayı hedef alan bu girişim, Türkiye'de serbest piyasa ekonomisi adı altında, neo liberal politikalara geçiş açısından da bir milat olmuştu. 

1991 yılında ise Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ABD'nin Irak işgaline ses çıkartmaması ve destek olması karşılığında, yine ıskartaya ayrılan uçak hibeleri planı devreye sokulmuştu. 

Asıl konumuza dönecek olursak; Türkiye'nin gururu dediğimiz TUSAŞ, özellikle de 90'lı yıllardan sonra olağanüstü başarılara imza atarak F-16 üretimi ve modernizasyonu konusunda çok büyük başarılara imza atmaya başladı. 

Tabi ki F-16 yazılımı ABD'ye aitti ancak, yerli yazılımlar ve yüksek düzeyde kaliteli modernizasyonlarla savaş uçağına olan ihtiyacımızı büyük ölçüde karşılamış oldular. 

Son tahlilde ise TUSAŞ, Milli Muharip uçağımız Kaan, Göktürk, Hürjet, Anka, Gökbey, Atak helikopteri vb. gibi havacılık alanında çok başarılı projeleri hayata geçirdi. 

Emekli Hava Pilot Tümgeneral Beyazıt Karataş, "Türkiye şu an hava kuvvetlerinde yüzde 90 oranında ABD'ye bağlı" diyor ve ABD ile Türkiye arasındaki gerilimli ortamda F-35 programından çıkılmış olmasını "Başkasının boyunduruğu altına girmekten kurtulmuş olduk" diye değerlendiriyor. 

Çok önemli ve yerinde bir tespit. 

Türkiye'nin insan kaynağı ve teknolojik bilgi ve birikime erişimde çok önemli bir yere sahip olduğu bir gerçektir. 

Bu konuda son yıllarda önemi giderek artan Milli Savunma Sanayi alanında elde edilen başarılarla birlikte öne çıkan bir diğer kritik mesele ise, giderek önemi artan ve büyüme kabiliyeti gösteren bu stratejik alanlarımızın nasıl ve ne şekilde korunması gerektiği. 

Bu kadar hayati öneme haiz ve hassa bir konuda ise Türkiye, maalesef çok kötü bir sınav vermiştir ve sınıfta kalmıştır. 

Bu hususta mevcut iktidarın Milli Savunma Sanayi konusuna ilişkin verdiği sınavda, çok ama çok kötüdür. 

24 milyar dolar savunma bütçesi olan İsrail'in nüfusu 9.5 milyon iken, 17 bin yıllık kadim Türk uygarlığının sahibi olduğu halde 85 milyon nüfusu ile Türkiye gibi bir ülkenin yıllık Savunma bütçesinin, İsrail ile aynı oranlarda olmasına hayret etmemek mümkün değildir. 

Sahip olduğumuz jeopolitik ve jeostratejik konumumuzla Türkiye, daima Batılı ülkelerin hedefindeki ülke olmuştur ve olmaya da devam edecektir. 

Bu açıdan bakıldığında Türkiye'nin özelliklede ekonomik açıdan tam bağımsız olması, temel bir zorunluluk ve bir beka meselesidir. 

Sn. Cumhurbaşkanımızın BRICS zirvesine katıldığı bir döneme de denk getirilen TUSAŞ saldırısı, Türkiye'nin ekonomik olarak tam bağımsız bir ülke olma yolunda yeni stratejiler üretilmesi gerektiğini kaçınılmaz kılmıştır. 

Zira bu saldırı, Türkiye'nin Atlantik ekseninden başka bir eksene kaymasına rıza gösterilmeyeceğine yönelik verilmiş bir mesaj olarak ta algılanabilir. 

Savunma Sanayimizde çalışan kahraman Mühendislerimizi tedirgin etmeyi hedef almış olabilir. 

Ancak hiçbir Türk evladı, asla bu tür alçak saldırılardan dolayı yılmaz ve tedirgin olmaz. 

Türk çocuğu başka ülkelerin insanlarına benzemez. Çünkü bizim ülkemizi kuran irade, Mustafa Kemal Atatürk'ün yılmaz ve sarsılmaz yüksek iradesidir. Dünyada Atatürk gibi bir lidere sahip Türk milletinden başla bir millet yoktur. Kahraman mühendislerimizin bu olaydan sonra sahip olacağı yüksek motivasyon, Türkiye'nin dünyanın en iyisi olma yolundaki azami gayret olacaktır. 

Lüzumuna binaen dikkat çekmek istediğim iki nokta var. 

Birincisi, TUSAŞ gibi göz nurumuz bir kurumu bu kadar basit ve pasif bir koruma önlemleriyle güvensizleştiren ve şehitler verilmesine sebep olanların, bir an önce istifa etmeleri veya görevden alınmaları olacaktır. 

İkincisi ve daha da önemlisi, bu saldırılar ne ilk ne de son olacaktır. 

Kimse konuşmuyor ve çekiniyor ancak, savunma sanayimiz yakın gelecekte bir füze saldırılarının hedefi olabilir. Bu hususta çok kritik bir uyarıyı E. Korgeneral Erdoğan Karakuş yapmıştı. 

Karakuş bir TV konuşmasında, "Savunma sanayimize bir füze saldırısı olması halinde bu alanlar şu anda koruyacak bir hava savunma sistemimiz yoktur" şeklinde çok kritik bir uyarıda bulunmuştu. 

Ama kimin umurunda! 

Bir başka emekli asker ise, "Ege'den bir F-35 uçağı tarafından havadan atılacak bir füze Sivas'ı vurabilme kabiliyetindedir" diye bir açıklaması olmuştu. 

Şu ana kadar savunma sanayi kuruluşlarımızın bulunduğu noktalar ve zaafları hakkında, özellikle de NATO ajanları tarafında detaylı çalışmaların ve hatta işaretlemelerin yapıldığını asla göz ardı etmeyelim. 

Bu alanların tamamının en üst düzeyde korunması ve bununda TSK tarafından üstlenilmesi, hayati önemdedir. Bu kurumlarımızın bulunduğu alanların hava savunma sistemleri ile çok ama çok hassas düzeyde korunması, çalışanlar açısından da, yüksek bir güven ve motivasyon sağlayacaktır. 

Bir son not da, Suriye tarafında yer alan ABD-PKK yapılanması ve yuvalanması konusunda olacaktır. Türkiye sınırına çok yakın olan bu bölgelerden, yer altı tünelleri kazınarak Türkiye tarafına geçilmek istenebileceği unutulmamalıdır. Bu sayede Güneydoğu'muzun bir cephanelik haline dönüştürülme ihtimali, asla göz ardı edilmemelidir. Planlanan hain kalkışma için bu ön hazırlıkların tamamlanması bekleniyor olabilir. 

TUSAŞ olayı meydana gelmeden bir hafta önce, "CIA ve MOSSAD Türkiye'yi karıştıracak" başlıklı bir yazı kaleme almıştım. 

Derdimiz panik ortamı yaratmak değil, çok iyi  tanıdığımız düşmanın kafasından geçenleri öngörüp, Türk milleti ve siyasetini uyarmaktır. 

Siz 'bundan böyle İsrail'in hedefi Türkiye'dir' diyeceksiniz fakat, Kalbimizin attığı TUSAŞ'ın önüne, birkaç aylık kurstan geçmiş güvenlikçileri dikeceksiniz! 

 

Terör yuvası Kandil bile çok daha titiz korunuyor! Siz gidin ABD'de bir askeri tesisin önünden geçin bakalım başınıza neler geliyor. Bu kadar asker düşmanlığına pes doğrusu! 

Daha önce bu tip kritik bölgeleri TSK koruyordu ve çokta başarılıydı. Ne demek özel güvenlikçi, siz kafayı mı yediniz, yoksa bütün bunları bilerek mi yapıyorsunuz?

 
 
Hacı Gaydan / diğer yazıları
Adana'da deprem paniği
Vali'den rahatlatan açıklama
İnsan kanı çıkmadı
Cem Garipoğlu muamması büyüyor
Adana’da 5 büyüklüğünde deprem
Deprem sonrası vatandaşlar sokaklara döküldü, yaşanan panik ise kameralara yansıdı
Fenerbahçe taraftarı önünde kazandı
Golcüler devreye girdi
'ABD’nin çıkarları için Türk milletinin çıkarlarını sattılar'
MHP, CHP ve AKP nasıl ikna edildi?
Yaşasın Cumhuriyet
İşte tarihte bu hafta
'İsrail'in İran'a saldırısına ABD de katıldı'
'ABD olmadan İsrail hiçbir şey '
Feci kaza
Direğe çarpan araçtaki 4 kişi öldü
Katil yine ölüm kustu
En az 35 kişi öldürüldü
Boşaltın, vuracağız
Hizbullah, İsrail'in anladığı dilden konuşuyor
Ancelotti'ye ağır tokat
Bernabeu'da Barcelona fırtınası
Hem de peynirde
A101'de satılan markada tağşiş çıktı
Hindistan engeli nasıl aşılacak?
Türkiye BRICS'e üye olacak mı?
Şartları tutturabilen varsa, başvursun!
İBB'den emeklilere bol şartlı pazar desteği
Trabzonspor uzatmalarda yıkıldı
10 kişilik Göztepe'den müthiş galibiyet
Adana'da deprem paniği
Vali'den rahatlatan açıklama
İnsan kanı çıkmadı
Cem Garipoğlu muamması büyüyor
Adana’da 5 büyüklüğünde deprem
Deprem sonrası vatandaşlar sokaklara döküldü, yaşanan panik ise kameralara yansıdı
Fenerbahçe taraftarı önünde kazandı
Golcüler devreye girdi
'ABD’nin çıkarları için Türk milletinin çıkarlarını sattılar'
MHP, CHP ve AKP nasıl ikna edildi?
Yaşasın Cumhuriyet
İşte tarihte bu hafta
'İsrail'in İran'a saldırısına ABD de katıldı'
'ABD olmadan İsrail hiçbir şey '
Feci kaza
Direğe çarpan araçtaki 4 kişi öldü
Katil yine ölüm kustu
En az 35 kişi öldürüldü
Boşaltın, vuracağız
Hizbullah, İsrail'in anladığı dilden konuşuyor
Ancelotti'ye ağır tokat
Bernabeu'da Barcelona fırtınası
Hem de peynirde
A101'de satılan markada tağşiş çıktı
Hindistan engeli nasıl aşılacak?
Türkiye BRICS'e üye olacak mı?
Şartları tutturabilen varsa, başvursun!
İBB'den emeklilere bol şartlı pazar desteği
Trabzonspor uzatmalarda yıkıldı
10 kişilik Göztepe'den müthiş galibiyet
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.