Dinlerarası Diyalog" projesinin baş mimarı Said Nursi'dir.
FETÖ, Nurculuğun (Said Nursi yolunun) güncellenmiş temsilcisidir.
Hoca efendiyle(!) aynı fotoğraf karesinde bulunmak için birbiriyle yarışanlar, şimdi ise "nurculuk" hareketini, FETÖ olarak değerlendiriyorlar. Çok geç de olsa onlar adına sevindirici bir durum.
Bugün nurculuğu terör örgütü (FETÖ) olarak görenler, Said Nursi gerçeğiyle yüzleşmek zorundadırlar.
Onun için diyoruz ki, samimiyetinizin turnusolü, Said Nursi'dir.
Bu hususta net bir tavır ortaya koymak durumundadırlar.
FETÖ gibi yapılanmaların, cemaat ve tarikatların turnusolü de "Hoş Geldin Atatürk" dür.
FETÖ ve diğer yapılanmalar, ısrarla Müslüman Türk milletinin gözünde Atatürk'ü; dinsiz, satılmış ve deccal olarak göstermek gayretinde bulunmuşlardır.
Toplumu ayrıştırarak Türkiye'de Kürt sorunu var diyen siyasi parti liderleri de "Hoş Geldin Atatürk" ile yüzleşmek ve barışmak zorundadır.
Atatürk, hiçbir kişi veya kuruluşun arka bahçesi değildir.
Geçmişte ve günümüzde Atatürk'le sorunu olanlar ya yerli ve milli değillerdir, ya da gizli ajanda taşıyorlardır.
Buna Said Nursi bir örnektir.
Eserlerinde, "Bana yazdırıldı, gökten indirildi, kalbime geldi, bildim, kanaat getirdim, perde-i gayb açıldı gördüm" gibi ifadelere sıkça rastlarsınız.
Daha da ileri giderek "Hakiki İslam'ı öğrenmek için başka kitaplara ihtiyaç yoktur.
Benim eserlerim kâfidir. Başka bir eser okumaya gerek yoktur" gibi ifadelere de rastlarsınız.
Said Nursi'nin risaleleri yazım ve imla hataları yüzünden anlaşılır değildir. Buna rağmen bilenler bilir ki, Nurcular Said'in risalelerinin dışında başka kitap okumazlar.
Okuduklarını anlamak için de bir araya gelirler.
Oysa Allah'ın kitabı Kur'an-ı Kerim, samimi gönüller için şifadır.
Âlimler için ise keşif ve feyiz kaynağıdır.
Her okuyanın anlayıp uygulayabileceği şekilde gönderilmiştir.
Tek yeter şart, iman etmek ve samimi gönül taşımaktır.
Risaleler;
Kur'an'la, Müslüman Türk milletinin arasını açmak için özel bir projenin ürünüdür.
Allah'ın koyduğu ölçüyü ne gerekçeyle olursa olsun; değiştirmek, yerine hüküm koymak, Allah'a ortak koşmakla eşanlamlıdır.
Kastamonu Lahikası, basım tarihi 1991 İstanbul:
"Birden kalbime geldi ki, mazlumlar kafir dahi olsa…, eğer perde-i gayb açılsa onlar için büyük bir tezahür-ü rahmet görünüp, ya Rabbi. Şükür elhamdulillah diyeceklerini bildim ve kati surette kanaat getirdim"
Yazdığı risaleler için:
"Hakaik-i İslamiyeye dair ihtiyaçlara kafi geliyor; başka eserlere ihtiyaç bırakmıyor..."
Ayrıca risalelerinde "Hristiyan şehit…" gibi birçok ifadeye yer vermiştir.
Bir insan, Allah'ın kâfir dediğine, maslahattan hareketle kâfir dahi olsa, kurtulmuştur veya başka bir maslahattan dolayı Hristiyan olsa bile şehittir ve kurtulmuştur diyemez.
Şayet derse, ilahlık taslamış ve Allah'a ortak koşmuş olur.
"Ehven-i şer Amerika" ifadesi de Said Nursi ürünüdür.
Fetullah Gülen'in "İman etmek için 'Muhammeden Rasulullah' demeye gerek yoktur" veya "Bugün Hristiyanlar için inen ayetler geçerliliğini kaybetmiştir" ifadeleriyle Said Nursi'nin risaleleri arasında ne fark var!
İkinci bir 15 Temmuz yaşamamak ve toplumsal barışımızın sağlanmasını istiyorsak, "Dinlerarası Diyalog"çulara ve "Hoş Geldin Atatürk" ile sorunlu olanlara dikkat etmeliyiz.
- Liyakat mı yoksa teslimiyet mi? / 02.11.2024
- İslam düşmanı, hem de Osmanlı paşası! / 01.11.2024
- Cumhuriyet Bayramı’nın hatırlattıkları / 30.10.2024
- Samimiyetinizin turnusolü, Said Nursi’dir / 28.10.2024
- Birliğimizi planlı olarak bozuyorlar / 27.10.2024
- Sayın Özel, vatandaşlarımızı niye ayrıştırıyorsunuz? / 26.10.2024
- ABD kurulan Kürt devletini bizden resmen tanımamızı istiyor / 25.10.2024
- FETÖ, Atatürk’ü deccal olarak görüyordu / 23.10.2024
- FETÖ, Atatürk’ü deccal olarak görüyordu / 23.10.2024