Şartlar daha nasıl iyileşecek?

Zamanı 11 yıl öncesine alalım. Nereye gittik? 2003 yılındayız ve cumhurbaşkanı A. Necdet Sezer, AKP hükümette ve Başbakan Erdoğan olsun ve hükümet "açılımı", o günlerde başlatmış olsun. Başbakan yardımcısı desin ki! (Ağırlaştırılmış müebbede mahkûm, PKK terör örgütünün başı, bebek katili Abdullah Öcalan'ın); "süreç ilerledikçe Abdullah Öcalan'ın cezaevi şartları iyileşebilir" İç işleri bakanı da; "Çözüme katkı sağlayacaksa neden olmasın (iyileştirebiliriz" mealinde, başbakan yardımcısına destek versin. Başbakan ise kendilerinin başlattıkları süreci halka mal ederek ama övgüyü kendilerine yaparak; "(Bu bir) başarı hikâyesidir. Bu proje (açılım) tamamıyla yerli, tamamıyla bu halkın iradesiyle ortaya çıkmış ve hükümet, bu halkın iradesine hem tercüman olmuş hem de yönetmiştir" desin. Ve Cumhurbaşkanı çıkıp, ağırlaştırılmış müebbetlik terörist örgüt başı için hükümetin aleyhine, "olmaz öyle şey. Her halde kalkıp villa tahsis edecek halimiz yok?" desin.Evet, bu tablonun sonucu ne olurdu? Cumhurbaşkanı, hükümetin önünü kesiyor, ülkenin huzurunu istemiyor, barışa engel oluyor, biz elimizden geleni yaptık ama devletin tepesi ayak diretiyor? Gibi bin bir ithamlarla kişi bazında cumhurbaşkanlığı makamı yerle bir edilirdi. O günlerde bunu çok gördük ve yaşadık? Şimdi aynı sahneyi tekrar yaşıyoruz. Bir farkla ki! artık son sözü ne yasama, ne yürütme söylüyor. Son sözü cumhurbaşkanı söylüyor ve hükümetten "tık" çıkmıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan "olmaz öyle şey" diyerek son sözü söyledi. Bu sözün içinde o kadar şifre ve itiraflar vardı ki, anlayana AKP'li 12 yılı, Türkiye'nin getirildiği noktayı özetleyen cinstendi. Ne diyor Sayın Cumhurbaşkanı; "Taleplere yeni yanıt verilmesi söz konusu mu? Ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm olmuş olan bir insan var. Bu insani şartların iyileştirilmesine yönelik yapılması gereken her şeyi bu devlet yapmıştır. Bundan daha ilerisi zaten olamaz. Herhalde kalkıp özel villa tahsis edilecek hal yok. Şu anda orada 2 odası var, 2 odasının dışında televizyonu? Bunların hiçbirisi yoktu, bizim iktidarımız döneminde bunları verdik. Bunun dışında oradaki 5 tane diğer mahkûmla görüşebilme imkânı var, bunun dışında daha ne olacak."Ülkemizde 40 bin cana kastetmiş bir terör örgütünün başı için AKP her şeyi yapmış. Mesela "sayın" olmuş. Terör örgütü liderliğinden "halk kahramanı" sıfatına geçirilmiş. "Ağlayan anaların" gözyaşlarına çare, diye piyasaya sunulmuş ve barışın (!) olmazsa olmazı haline (!) getirilmiş bir "katil". Evet, cumhurbaşkanı doğru söylüyor; "Bunun dışında daha ne olacak!" Milletime sorasım geliyor! Bizler, senelerce ABD'ye, AB'ye, İsrail'e boşuna mı lanet okuduk? İnsanımıza terörü, terörün neden ve niçinlerini ve terörü besleyenleri anlatmak için boşuna mı zaman harcadık? Yok, yok? Allah Rızası için bu gayretin içindeydik. İnsan olan için "Allah Rızasından" daha büyük bir değer ve karşılık da yoktur? Ne anlatmak istediğime gelince? Sorularımın muhatabı yıllardır AKP'ye toz kondurmayan sokaktaki insanımıza. Asgari ücretle, "hepimiz Bilal'iz" diye bağıranlara. Teröre oğlunu kurban veren anne, babalara? Evladının yüzüne her baktığında eşini hatırlayan annelere? Evet, senelerce teröre, teröristlere, teröristleri besleyenlere boşuna beddua etmişsiniz. Neden mi? Cevap ortada?