Şark Meselesi

Batılıların Türkleri Avrupa ve Anadolu'dan söküp Asya'nın derinliklerine göndermeyi amaçlayan Şark meselesi bitmemiştir. Türklerin, ellerinde kalan son toprak parçası olan Anadolu coğrafyasından çıkarılana kadar da bitmeyecektir. Şark meselenin kökü Haçlı Seferleri'ne kadar uzanmaktadır. Fransa Kralı ve Alman İmparatoru M.S 955 yılında, Avrupa'nın bütün feodal devletlerini ve beylikleri toplayarak, Orta Asya'dan gelip Avrupa'ya akınlar yapan Hun Türklerini ezip yok etmek için yemin etmişlerdi. Batılıların Türkleri hedef alan Şark meselesi projesi üç aşamalı olarak uygulanmaktadır. 1.Türklerin Ortadoğu'dan çıkarılması2.Türklerin Avrupa'dan çıkarılması3.Türklerin Anadolu'dan çıkarılmasıBirinci aşama çerçevesinde Lawrence ve Humper gibi ajanlarla Araplar Ortadoğu'da Osmanlı'ya karşı kışkırtılmış ve Ortadoğu'nun Osmanlı'dan kopması bu şekilde sağlanmıştır.Batılılar, İkinci aşama hedefleri olan Türkleri Avrupa'dan çıkarabilmek için bir dünya savaşı organize etmek zorunda kalmışlardı. Bu gerçeği BTP genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş ifade etmiştir. Sayın Baş, "Osmanlı Devletinin Birinci Dünya savaşına girmesine, limanlarımıza sığınan Yavuz ve Midilli adlı iki Alman gemisinin Karadeniz'e girerek, hükümete rağmen Rusya'nın Sivastopol limanını bombalaması neden olmuştur" diyerek Osmanlı'nın uğradığı komployu ortaya koymuştur.Şark meselesi konusunda Batılılar arasında tam bir ittifak mevcuttur. ABD ve Avrupa ülkeleri Türkler konusunda hedefte birleşmektedirler. ABD Başkanı Roosevelt, bu gerçeği şöyle ifade etmiştir;  "Birinci Dünya Savaşı, Batı medeniyetine yabancı olan Osmanlı Türklerinin, Avrupa'dan kovulması ve Balkanlar'ın Müslümanlardan temizlenmesi için başlatıldı. Türkleri Avrupa'da bırakmak Batı medeniyetine karşı işlenmiş bir suçtur." Türkleri önce Ortadoğu'dan sonra Avrupa'nın büyük bir bölümünden çıkaran Batı, şimdi Şark meselesinde üçüncü aşamaya gelmiştir. Türkleri, Hıristiyanlar için en önemli ve kutsal topraklardan olan Anadolu'dan çıkarmak Şark meselesinin son aşamasıdır.Batılı bir tarihçi olan Albert Sorel de başka bir gerçeğin altını çizerek, "Şark Meselesi, Türklerin Anadolu'ya girmeleri ile birlikte ortaya çıkmış,  Avrupa Birliğinin kuruluşu, daha doğrusu Avrupa'nın tek bir ulus devlet altında birleştirme yönündeki çabaların başlangıcı da, Türklerin Avrupa'ya geçişi ile birlikte başlamıştır" diyerek AB'nin temellerinin bile Türkleri Anadolu'dan çıkarabilme hedefiyle atıldığını ifade etmiştir.Bu kapsamda Avrupalıların Türklere karşı olan ikiyüzlülüğü hiç bitmemiştir. Fransa Kralı I. Francois, bir yandan Türklerle ittifak görüşmesi yaparken, diğer taraftan diğer Avrupa ülkeleriyle Osmanlının paylaşılmasına ilişkin görüşmeler yapmaya devam etmiştir. Yıllar önce Osmanlı'ya karşı yürütülen ikiyüzlü Avrupa politikası günümüzde de Türkiye'nin AB üyeliği konusunda karşımıza çıkmaktadır.  Batı dünyasının şark meselesi, Türk milleti Kurtuluş savaşında destansı bir milli mücadele sergileyerek Sevr dayatmasını bertaraf etmesiyle gecikmeye uğratılmıştır. Ama Batı'nın Şark meselesi yine bitmemiştir. Türkiye devlet ve millet olarak güçlü olmadığı müddetçe Şark meselesi hiç bitmeyecek ve zayıfladığı ölçüde şiddetini artırarak Türk milletini tehdit etmeye devam edecektir.Bundan dolayı dostundan çok düşmanı olan Türk milleti, her zaman güçlü liderlere, güçlü bir orduya ve dolayısıyla güçlü bir devlete sahip olmak zorundadır.