Said "İN" Gülen "OUT"

Erdoğan meydanlarda CHP'yi, cemaate kucak açmakla, oy avcılığı yapmakla suçluyor, ağır itham ve benzetmelerde bulunuyor. Aslında bu bir itiraftır. Erdoğan'ın siyaset mantığının itirafıdır. Erdoğan'ın siyasi amaçları için insanları nasıl kullandığını ve nasıl bir anda yok ettiğinin itirafıdır. Artı Cemaatin, üç dönemdir AKP'li, Erdoğancı olduğunun itirafıdır. Hep diyoruz! Bu cemaat 17 Aralık'ta dünyaya gelmedi, vardı. Cemaatin sosyal, siyasi, itikadı ve iktisadi yapısı da ayan beyan ortadaydı ve Erdoğan'ın her daim taltiflerine mazhar oluyorlardı. Karşılıklı taltifleşmelerin yaşandığı, şakirt ve şakirdelerin kapı kapı gezip Erdoğan'a oy istedikleri günlerde cemaat iyiydi, güzeldi, hoştu. Şimdi CHP'ye, MHP'ye veya herhangi bir partiye destek verecekler, iddiaları ortaya çıkınca "kaka" oldular! Öyle mi? Sonra bu insanlar bizim insanımız, bu ülkenin vatandaşı değil mi? İsteyen istediği partiye oy verme hakkına sahip değil mi? Bir başbakan, kendi ülkesinin vatandaşını meydanlarda nasıl rencide eder, ayrıştırır, aşağılamaya kalkar! Özellilikle manevi anlamda, bir yanlış görüyorsan, kendisinin kapı kapı dolaşıp bu insanlarımızı ayıktırması gerekmez mi?Erdoğan bunları yapmadı. Oyları nasıl kurtarabilirim, hesabına girişti ve çözümü buldu; "Said in, Gülen out". Şimdilerde Erdoğan, bir taraftan Gülen'in ne denli tehlikeli biri olduğunu anlatırken diğer taraftan da Said Nursi'yi (özellikle kürdi, kürdi diyerek) baş tacı yapmaya çalışıyor. Uzatmaya gerek yok. Hedef tek; Cemaatin oylarını Said Nursi şapkasıyla toplamak. Yoksa! Erdoğan'ın, Gülen ile Said Nursi'nin itikadı ve siyasi birlikteliklerinden, ortak amaç ve hedeflerinden habersiz mi olduğunu sanıyorsunuz? Emin olun Erdoğan, Gülen'in de, S. Nursi'nin de ne olduğunu, neyin peşinde olduklarını hepimizden çok daha iyi biliyor. Basitçe şöyle diyeyim; Gülen, Said Nursi'den bayrağı almıştır. Hangi bayrağı mı? Türk Bayrağını değil. Dinler arası diyalog bayrağını. Papaya mektup yazan, papanın takdirini alan, gönlünü fetheden, Allah ve Resulünün ölçü ve beyanlarına rağmen cennetin kapılarını Müslüman olmayanlara da açan bu zevattır. Yani baba, oğuldurlar. Bu kişilerin bir ortak özellikleri ise her daim siyasetin içinde artı devlet ve milletimizin aleyhine olan yapılanmaların içinde olmalarıdır. Abdülhamit Han tarafından akıl hastanesine ve hapishaneye atılması, Milli mücadeleden kaçması, Milli mücadeleye karşı kurulan derneklerde aktif rol alması, Cumhuriyet sonrası söylemleri, özellikle Menderes döneminde halkın içinde çıkan fitneler vs. Gülen dönemini zaten görüyor ve yaşıyorsunuz. (geniş bilgi için değerli tarihçi yazarlarımız Tahsin Aydın ve Emre Polat Beyin yazılarını takip edin.)            Erdoğan diyor ki; "Said Nursi'ye çok zulmettiler. Çeşitli bahane iftiralarla tutukladılar. Hapishanelere gönderdiler. Bütün ömrü hapishanelerde sürgünde geçti?"Yarın gündem Filistin olsun Erdoğan bu seferde, Abdulhamit Hanı övmekle bitiremez, yere göğe sığdıramaz. Said Kürdi'ye (Erdoğan'a göre) ilk zulmeden Abdülhamit Handır. Hani Erdoğan'ın sloganlaştırdığı bir söz var ya! "Yaşasın zalimler için cehennem" işte o sözü Said Nursi, Abdülhamit Han için söylemiştir. Şimdi sormak istiyorum; Sayın Erdoğan! Abdülhamit Han mı? Said Kürdi mi?  * * *HatırlatmaCemaat cici iken asker kötüydü? Sabah; "19 darbeciye müebbet" Star; "Derin devlete müebbet" Y. Şafak; "Darbeye müebbet" Türkiye; "Ağır darbe" Y. Akit; "Cuntaya ceza yağdı" Şimdi Cemaat kötü, asker cici oldu? Sabah gazetesi; "Kumpas kuranlar mutlaka yargılanacak" Star; "Başbuğ'a tahliye..." Yeni Şafak; "Başbuğ: Tek isteğimiz adalet." Türkiye; "Başbuğ Paşa 26 ay sonra özgür" Y. Akit; "Başbuğ'a tahliye..." (medyadan)