Sağlıkta şiddet 2.5 kat arttı
Sağlıkta şiddetin ülkemizde her geçen yıl arttığını resmi veriler de ortaya koyuyor. Halk sağlığı uzmanı Prof. Dr. Haydar Sur, Türkiye’de 2009 yılı ve öncesi yüzde 21.2 olan sağlık görevlilerinin şiddet görme oranlarının, 2020 yılının ilk yarısında yüzde 54.9 olarak kayıtlara geçtiğini söyledi
28.04.2022 13:50:00





Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haydar Sur, 28 Nisan Sağlıkçıya Şiddete Hayır Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada sağlık alanında bitmeyen şiddete ilişkin değerlendirmede bulundu. Prof. Dr. Haydar Sur, şiddet uygulamayı zevk unsuru (psikopati), toplumsal güç gösterisi (sosyopati) veya baştan güç elde etmek için taktik olarak kullanma maksadı yoksa bir kişinin şiddete başvurması için bir sorun yaşaması gerektiğini söyledi. Kişinin bu sorunu şiddet dışında çözme planı ve ümidi varsa şiddete başvurmadığını kaydeden Prof. Dr. Haydar Sur, "Sağlık hizmetlerinde şiddet ülkelerin ekonomik ve kültürel özelliklerine bakılmaksızın dünya çapında bir sorundur. Mesele profesyoneller ve kuruluşlar tarafından utanç, imaja zarar verme gibi nedenlerle gizlenme eğilimindedir. Sağlık hizmetlerinde şiddeti anlamaya yönelik normatif yaklaşımlar yetersiz kalmakta ve sorgulanmaktadır. Ne ölçüde ve ne sebeple olursa olsun, sağlık hizmetlerinde şiddet kabul edilemez. Ancak bütün dünyada sağlıkta şiddetin varlığı da bir gerçektir. Sözgelişi, hemşirelik, dünyada polis memurlarının ardından en fazla şiddet riski altında olan ikinci meslek olarak kabul edilmektedir. Hekimlik de son dönemlerde hemşirelik kadar riskli hale gelmiştir" diye konuştu.
Sağlık hizmeti görevlilerinin yoğun çalışma ritmi, bazen adil olmayan sorumluluk ve faaliyet paylaşımları, talepleri karşılamak için yetersiz insan veya malzeme, katı hiyerarşik ilişkiler, protokollere, normlara ve rutinlere sıkı sıkıya uyma gibi önemli stres faktörleriyle başa çıkma sorumlulukları olduğunu kaydeden Prof. Dr. Haydar Sur, "Hastalar ve yakınları ise baskı altında endişe ve huzursuzluk duygularıyla, belki ağrı, hareket kısıtlılığı vb. zorluklar altında hizmet almaya çabalamaktadır. Daha önce hiç bilmedikleri birçok kural, ilke ve süreçler karşısında kendilerine özen gösterilmediği ve haksızlık yapıldığı gibi duygulara kapılabilirler. Hâlbuki hastaların ve yakınlarının uygun bir şekilde ve en az zahmet çekerek bu zorluklarla başa çıkmasını en çok sağlık görevlileri istemekte ve desteklemektedir" dedi.
Bütün bu karmaşık durumlar içinde sağlık hizmetlerini yönetenlerin gerekli desteği ve kolaylığı sağlamak, engel faktörlerini ortadan kaldırmak gibi yükümlülükleri bulunduğunu ifade eden Prof. Dr. Haydar Sur, şunları söyledi: "Türkiye'de 2009 yılı ve öncesi yüzde 21.2 olan sağlık görevlilerinin şiddet görme oranları, 2020 yılının ilk yarısında yüzde 54.9 olarak kayıtlara geçmiştir. Sağlık çalışanlarının yüzde 94.3'ünün mesleğini icra ederken çalışma hayatı boyunca en az bir kez sözlü ya da fiziksel şiddete maruz kaldığı tespit edilmiştir. Şiddete maruz kalan sağlık çalışanlarının yüzde 59.8'u 10 defa veya daha fazla, yüzde 21.6'sı ise 5-10 defa şiddet gördüğünü belirtmektedir. Mesleklerini icra ederken sağlık çalışanlarına uygulanan sözlü şiddet yüzde 62.7; hem sözlü hem fiziksel şiddet yüzde 35.9 oranındadır. Güvenlik güçlerinin yaşadıkları ayrı tutulursa, sağlık kuruluşları diğer iş yerlerine göre şiddete uğrama yönünden 16 kat daha riskli bulunmuştur." Prof. Dr. Haydar Sur, şiddet araştırmalarının sistematik taramasında ortaya çıkan verilere de işaret ederek, "Şiddet türlerinin en fazla erkek hasta yakınları tarafından gerçekleştirildiği, saldırının en sık gerçekleştiği yerin acil hizmet birimleri olduğu ve bunu sırasıyla birinci basamak hizmetleri, psikiyatri, cerrahi ve dâhili kliniklerinin izlediği belirtilmektedir" dedi.
Prof. Dr. Haydar Sur, "Zaten evinde, komşusuyla ilişkisinde, eğlence veya iş ortamında arkadaşlarıyla ilişkisinde, trafikte, maçta, düğünde ilk fırsatta şiddete başvuran bir toplumun hele sağlık hizmeti alma süreci gibi sıkıntılarla dolu macera içinde şiddete başvurması olasılığı artmaktadır. Bu nedenle sağlık profesyonellerinin iş ortamında çok iyi korunması gerekmektedir. Sağlık görevlilerini kenara koyarsanız ortada hizmet diye bir şey kalmaz. Sağlık hizmetlerinde şiddeti, iyi yönetişim ve iyi iletişim bitirir" ifadelerini kullandı.
Sağlık görevlilerinin birçok sorumluluğu var
Sağlık hizmeti görevlilerinin yoğun çalışma ritmi, bazen adil olmayan sorumluluk ve faaliyet paylaşımları, talepleri karşılamak için yetersiz insan veya malzeme, katı hiyerarşik ilişkiler, protokollere, normlara ve rutinlere sıkı sıkıya uyma gibi önemli stres faktörleriyle başa çıkma sorumlulukları olduğunu kaydeden Prof. Dr. Haydar Sur, "Hastalar ve yakınları ise baskı altında endişe ve huzursuzluk duygularıyla, belki ağrı, hareket kısıtlılığı vb. zorluklar altında hizmet almaya çabalamaktadır. Daha önce hiç bilmedikleri birçok kural, ilke ve süreçler karşısında kendilerine özen gösterilmediği ve haksızlık yapıldığı gibi duygulara kapılabilirler. Hâlbuki hastaların ve yakınlarının uygun bir şekilde ve en az zahmet çekerek bu zorluklarla başa çıkmasını en çok sağlık görevlileri istemekte ve desteklemektedir" dedi.
Şiddet oranı artıyor
Bütün bu karmaşık durumlar içinde sağlık hizmetlerini yönetenlerin gerekli desteği ve kolaylığı sağlamak, engel faktörlerini ortadan kaldırmak gibi yükümlülükleri bulunduğunu ifade eden Prof. Dr. Haydar Sur, şunları söyledi: "Türkiye'de 2009 yılı ve öncesi yüzde 21.2 olan sağlık görevlilerinin şiddet görme oranları, 2020 yılının ilk yarısında yüzde 54.9 olarak kayıtlara geçmiştir. Sağlık çalışanlarının yüzde 94.3'ünün mesleğini icra ederken çalışma hayatı boyunca en az bir kez sözlü ya da fiziksel şiddete maruz kaldığı tespit edilmiştir. Şiddete maruz kalan sağlık çalışanlarının yüzde 59.8'u 10 defa veya daha fazla, yüzde 21.6'sı ise 5-10 defa şiddet gördüğünü belirtmektedir. Mesleklerini icra ederken sağlık çalışanlarına uygulanan sözlü şiddet yüzde 62.7; hem sözlü hem fiziksel şiddet yüzde 35.9 oranındadır. Güvenlik güçlerinin yaşadıkları ayrı tutulursa, sağlık kuruluşları diğer iş yerlerine göre şiddete uğrama yönünden 16 kat daha riskli bulunmuştur." Prof. Dr. Haydar Sur, şiddet araştırmalarının sistematik taramasında ortaya çıkan verilere de işaret ederek, "Şiddet türlerinin en fazla erkek hasta yakınları tarafından gerçekleştirildiği, saldırının en sık gerçekleştiği yerin acil hizmet birimleri olduğu ve bunu sırasıyla birinci basamak hizmetleri, psikiyatri, cerrahi ve dâhili kliniklerinin izlediği belirtilmektedir" dedi.
Sağlıkçılar iş ortamında iyi korunmalı
Prof. Dr. Haydar Sur, "Zaten evinde, komşusuyla ilişkisinde, eğlence veya iş ortamında arkadaşlarıyla ilişkisinde, trafikte, maçta, düğünde ilk fırsatta şiddete başvuran bir toplumun hele sağlık hizmeti alma süreci gibi sıkıntılarla dolu macera içinde şiddete başvurması olasılığı artmaktadır. Bu nedenle sağlık profesyonellerinin iş ortamında çok iyi korunması gerekmektedir. Sağlık görevlilerini kenara koyarsanız ortada hizmet diye bir şey kalmaz. Sağlık hizmetlerinde şiddeti, iyi yönetişim ve iyi iletişim bitirir" ifadelerini kullandı.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.