Yüz de yaşasan yüz elli de yaşasan hepsi bu kadar.
Bir çay içimlik vakit.
Kimsin nesin, nerelisin, nerden gelip nereye gidiyorsun ve belki yolculuk nasıl geçti?
Hepsi bu.
Sıra sende, süren doldu, dönüşü olmayan yola çıkıyorsun, yerine başkası gelecek çünkü.
Yediklerinle ve dediklerinle, yani amelinle, yani mahşer sabahı önüne açılacak olan amel defterinle, sicil dosyanla başbaşasın.
Nerede, nereden ne yemişsin, kime neyi nasıl demişsin?
Kırdığın gönüller ve yaptığın gönüller...
Yola koydukların ve yoldan çıkardıkların...
Zalimin yanında durdukların ve mazlumdan yana oldukların...
Su taşıdığın değirmen neleri, kimleri, hangi değerleri öğütüyor olduğunu sorup öğrenmeden bir ömür taşıdığın sular...
Zalimleri savunmak için kılı kırk yarma ve kırk dereden su getirme gayretlerin ve mazlumu-mağduru gündemine dahi almayışların...
Bu kadar ayrıntıya kalem mi yeter defter mi?
Orasını sen onlara bırak, "Kerim Katipler" işlerini bilirler.
Sadece tanışma süresi kadar süren, sadece bir çay içimlik vakit mesabesinde olan şu hayat için insanoğlu ne yazık ki kıyametler koparıyor, kendini parçalıyor, gönüller yıkıyor, kan döküyor, canlara kıyıyor ve bütün boca ettiklerini bırakıp gidiyor.
Derdin neydi ey insan!
Kendini paraladın, gönül dünyanı parçaladın, parça parça güya dünyalık biriktirdin ve hiçi birine el sürmeden bırakıp gidiyorsun.
Madem bırakacaktın niçin topladın, buradan o tarafa bir çöp bile götüremeyeceğini dahi öğrenemedin mi?
"Kefenin cebi yok" cümlesini hiç mi duymadın?
"Ey hasis sarraf kendine bir başka kese diktir
Mezarda geçer akçe neyse onu biriktir" (Necip Fazıl) şeklinde tam da ezberlenecek mısralar sunan şairi hiç mi duymadın?
"Ve o gün Allah, onları huzuruna topladığı zaman, onlara öyle gelecek ki, yeryüzünde sanki sadece tanışmalarına yetecek kadar kısa bir süre, yani gündüzün bir saati kadar kalmış gibi olacaklar, vaktiyle Allah'ın huzuruna çıkarılacakları uyarısına, yalan gözü ile bakan ve bu yüzden doğru yolu tutmaktan geri duranlar, o gün bütün bütün yanılmış ve kaybetmiş olacaklar." (Yunus: 45)
"Aralarında birbirlerine '(Dünya'da) sadece on (gün) kaldınız' diye gizli gizli konuşacaklar. -Onların, hakkında konuşacakları şeyi biz daha iyi biliriz.- O vakit içlerinden en aklı başında olanları, 'Siz sadece bir gün kaldınız' diyecektir." (Taha: 103-104).
"Onlar birbirlerine yalnız gösterilirler. Suçlu kimse o günün azabından kurtulmak için oğullarını, ailesini, kardeşini, kendisini barındırmış olan sülalesini ve yeryüzünde bulunan herkesi feda etmek ve böylece kendisini kurtarmak ister.
Hayır, olmaz... Orada sırtını çevirip yüz geri edeni, malını toplayıp kimseye hakkını vermeden saklayanı çağıran, deriyi soyup kavuran, alevli ateş vardır." (Mearic: 11-18).
Bir çay içimlik vakit.
Kimsin nesin, nerelisin, nerden gelip nereye gidiyorsun ve belki yolculuk nasıl geçti?
Hepsi bu.
Sıra sende, süren doldu, dönüşü olmayan yola çıkıyorsun, yerine başkası gelecek çünkü.
Yediklerinle ve dediklerinle, yani amelinle, yani mahşer sabahı önüne açılacak olan amel defterinle, sicil dosyanla başbaşasın.
Nerede, nereden ne yemişsin, kime neyi nasıl demişsin?
Kırdığın gönüller ve yaptığın gönüller...
Yola koydukların ve yoldan çıkardıkların...
Zalimin yanında durdukların ve mazlumdan yana oldukların...
Su taşıdığın değirmen neleri, kimleri, hangi değerleri öğütüyor olduğunu sorup öğrenmeden bir ömür taşıdığın sular...
Zalimleri savunmak için kılı kırk yarma ve kırk dereden su getirme gayretlerin ve mazlumu-mağduru gündemine dahi almayışların...
Bu kadar ayrıntıya kalem mi yeter defter mi?
Orasını sen onlara bırak, "Kerim Katipler" işlerini bilirler.
Sadece tanışma süresi kadar süren, sadece bir çay içimlik vakit mesabesinde olan şu hayat için insanoğlu ne yazık ki kıyametler koparıyor, kendini parçalıyor, gönüller yıkıyor, kan döküyor, canlara kıyıyor ve bütün boca ettiklerini bırakıp gidiyor.
Derdin neydi ey insan!
Kendini paraladın, gönül dünyanı parçaladın, parça parça güya dünyalık biriktirdin ve hiçi birine el sürmeden bırakıp gidiyorsun.
Madem bırakacaktın niçin topladın, buradan o tarafa bir çöp bile götüremeyeceğini dahi öğrenemedin mi?
"Kefenin cebi yok" cümlesini hiç mi duymadın?
"Ey hasis sarraf kendine bir başka kese diktir
Mezarda geçer akçe neyse onu biriktir" (Necip Fazıl) şeklinde tam da ezberlenecek mısralar sunan şairi hiç mi duymadın?
"Ve o gün Allah, onları huzuruna topladığı zaman, onlara öyle gelecek ki, yeryüzünde sanki sadece tanışmalarına yetecek kadar kısa bir süre, yani gündüzün bir saati kadar kalmış gibi olacaklar, vaktiyle Allah'ın huzuruna çıkarılacakları uyarısına, yalan gözü ile bakan ve bu yüzden doğru yolu tutmaktan geri duranlar, o gün bütün bütün yanılmış ve kaybetmiş olacaklar." (Yunus: 45)
"Aralarında birbirlerine '(Dünya'da) sadece on (gün) kaldınız' diye gizli gizli konuşacaklar. -Onların, hakkında konuşacakları şeyi biz daha iyi biliriz.- O vakit içlerinden en aklı başında olanları, 'Siz sadece bir gün kaldınız' diyecektir." (Taha: 103-104).
"Onlar birbirlerine yalnız gösterilirler. Suçlu kimse o günün azabından kurtulmak için oğullarını, ailesini, kardeşini, kendisini barındırmış olan sülalesini ve yeryüzünde bulunan herkesi feda etmek ve böylece kendisini kurtarmak ister.
Hayır, olmaz... Orada sırtını çevirip yüz geri edeni, malını toplayıp kimseye hakkını vermeden saklayanı çağıran, deriyi soyup kavuran, alevli ateş vardır." (Mearic: 11-18).
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Kiminin başı döner açlıktan kiminin başı çıkmaz balçıktan / 29.04.2025
- Gelsin / 25.04.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- Gelsin / 25.04.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025