Sadece maaşlar dolara endeksli değil!

Ülkemizde yıllardır uygulanan dolara ve ithalata bağımlı neo-liberal kapitalist ekonomi politikaları sebebiyle vatandaşların tüm harcamaları dolara endeksli bir şekilde zamlanıyor. Dolara endeksli olmayan bir şey var, o da maaşlar…

Geçen yılın 2 Ağustos'unda dolar kuru 8.4 lira idi. 1 yıl geçti dolar kuru 18 liraya dayandı. Dolar TL'ye göre 1 yılda 2 kattan fazla artış gösterdi.

Bu artışa, faiz giderleri, tedarik sorunları, savaş ve diğer maliyetler de eklendiğinde üretilen her ürün ve hizmette astronomik artışlar yaşandı.

Bu hafta Temmuz ayı enflasyonu açıklanacak, Haziran enflasyonu üzerinden değerlendirirsek, TÜİK'in enflasyonu yüzde 78.62, ENAG'ın enflasyonu ise yüzde 175.5 idi. TÜİK Haziran'da üretici enflasyonunu (Yİ-ÜFE) yüzde 138.31 olarak açıklamıştı. Yine TÜİK, Haziran için çiftçi enflasyonunu (Tarım-ÜFE) yüzde 148.9 olduğunu ilan etmişti.

Dikkat ederseniz, ENAG'ın enflasyonu ve üretici enflasyonları 1 yıllık dolar kurundaki artışa paralel olarak artış göstermiş.

Hatta bazı temel üretim girdilerinde bu oranların da çok üstünde artışlar söz konusu. Örneğin, tarımsal üretimin olmazsa olmazlarından olan gübre fiyatları, Türkiye Ziraat Odaları Birliği'nin (TZOB) en son verilerine göre yüzde 229 oranında arttı. Yine hem tarımda hem de nakliyede maliyet unsuru olan mazot 1 yılda yüzde 235 arttı. Tarım üretiminde kullanılan zirai ilaçların yıllık artışı yüzde 300'leri buldu.

Ama asgari ücretlilerin, memurların ve emeklilerin maaşları, TÜİK'in dolar artışıyla uyumlu olmayan yüzde 78.62'lik enflasyonuna göre belirleniyor.

Malum, fındık fiyatları bizzat Cumhurbaşkanı tarafından 54 TL olarak açıklandı. 

TL bazında değerlendirdiğinizde daha önceki yıllara göre son derece yüksek bir fiyatmış gibi görünüyor; peki, gerçekte böyle mi?

Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, fındık fiyatları açıklandığında, sosyal medya hesabından şu paylaşımı yaptı: "Geçen yıl 3.5 dolar olan fındık bu yıl 3 dolardan satılacak. Müjdenizi yesinler."

Bir vatandaş, yorumlara, "Siz her konuda millilikten bahsediyorsunuz ama hesabı dolar üzerinden yapıyorsunuz" demiş.

Yukarıda da rakamlarla detaylıca anlattığımız gibi, tüm üretim maliyetleri ve buna bağlı olarak marketlerdeki, pazarlardaki fiyatlar dolara endeksli olduğu için bugünkü ekonomi anlayışında elbette ki dolara göre mukayese edilmesi lazım. 

Eğer içinize sindiremiyorsanız, o zaman siz dolara göre değil de, mazota, çeyrek altına ya da başka bir ürüne göre mukayese yapın, aynı sonuca ulaşacaksınız. Hatta mazota göre hesap yaparsanız daha vahim bir sonuçla karşılaşırsınız. Dilerseniz hesaplayalım.

1 Ağustos'ta 1 litre mazot 7.37 TL imiş. Bugün 24.5 TL civarında…

TMO'nun 2021 yılında en yüksek fındık alım fiyatı 27 lira oldu.

Yani 2021 yılında 1 kilo fındıkla 3.7 litre mazot alınabiliyordu. Bugün ise yeni belirlenen fiyatla 1 kilo fındıkla 2.2 litre mazot alınabiliyor. O da eğer üretici gerçekten 54 liradan satabilirse… Hükümet yandaşlarının, "Tamam mazota göre hesaplamayın, dolara göre hesaplamaya razıyız" dediklerini duyar gibiyim!

Vatandaşların gelirlerindeki erimeyi bir de Türk-İş'in "açlık-yoksulluk" araştırmasına göre değerlendirelim. Malum, Türk-İş, 4 kişilik bir alenin açlık sınırını 6 bin 839 lira, yoksulluk sınırını da 22 bin 278 lira olarak açıkladı. 

Türk-İş'in verileri önemli çünkü AKP hükümeti Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nda işçilerin muhatabı olarak Türk-İş'i kabul ediyor.

Yılın ikinci yarısı için 5 bin 500 lira olarak belirlenen asgari ücret, zaten Türk-İş'in Haziran ayı açlık sınırının altında kalmıştı. Temmuz ayı açlık sınırının ise 1339 lira altına düştü. Türk-İş'in raporunda 1 yıllık gıda enflasyonu yüzde 128.44 olarak ifade ediliyor. Asgari ücretlinin yıllık maaşı ise yüzde 80 oldu. Asgari ücretliler gıda enflasyonuna ezdirilmiş oldu. 

Türk-İş yılbaşından bu yana gıda artışını yüzde 66.90 olarak açıkladı. Halbuki bu yılın 6 aylık enflasyon farkı olarak asgari ücretliye yüzde 30 ilave edildi. Dikkat ederseniz, maaşlardaki bu yılki erime daha da ivme kazanmış durumda…

AKP hükümetinin uyguladığı yanlış ekonomi politikalarını değişik yönleriyle, güncel verilerle değerlendiriyoruz. Milletimiz yaşanan problemleri asla çözemeyecek olanlarla, çözümü olanları bir an önce ayırt etsin diye…

Yazımızı BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın şu çarpıcı ifadeleriyle bitirelim:

"Yüzölçümü ve nüfusu bakımından Türkiye'nin çok gerisinde olan ülkeler, her alanda Türkiye'nin çok çok önünde. Bakın bu ülkelerin ne yüzölçümleri bizimle kıyaslanabilir, ne tarım yüzölçümleri bizimle kıyaslanabilir, ne nüfus güçleri ve genç nüfusları bizimle kıyaslanabilir. Hepsinden daha elverişli durumdayız ama hepsinden kötü bir haldeyiz. Bu beceriksizlik, bu iş bilmezlik, bu çok farklı bir şey. Yani adamın elinde bütün imkanlar var, takımı oynatamıyor. Çok iyi futbolcular, saha zemin elverişli, hava şartları müthiş, taraftar stadı doldurmuş; her şey elverişli, her şey mükemmel ama teknik direktör takımı oynatamıyor. Bu hocaya ne dersin? Bu takım kendi kendine kalsın o hocanın olmadığı şartlarda daha çok gol atar, takım daha iyi bir noktaya gelir."