"Hakları yenen, ezilen, horlanan bir halk" anlayışı ortaya koyan, size haklarınızı vereceğiz, diye milleti birbirinden ayrıştırma sürecine sokan artı sözde Kürt halkının hakları için mücadele ettiğini, iddia eden PKK terör örgütünü muhatap alıp, bir anlamda onu meşrulaştıran iktidarın ülkeyi getirdiği durum ortada.12 Haziran'dan önce tek tük olan terör olayları, 12 Haziran'dan sonra bu denli artması, adeta bir savaş görüntüsü vermesi, iktidarın seçime "terör gündemi" ile girmemek için Apo'yla anlaştığı herkes tarafından biliniyor veya öyle anlaşılıyor. Çünkü geçen yıl Ocak, Şubat aylarında Apo ha bire açıklamalar yapıyor. Ateşkes ilan ediyor, uzatıyor vs. Seçimlerden sonra isteklerimiz karşılanmazsa olacaklardan sorumlu değiliz, diye o zamanlar kimsenin pek kaale almadığı tehditlerde de bulunuyordu.Seçimler yapıldı. Sanal olarak vizyona konan AKP filmlerine halk yüzde 50 verdi. AKP istediği koltuğa yerleşti. Haliyle icraat zamanı. Söz verilenler, sözlerin tutulmasını bekliyor. Tabi bu verilen sözlerde gecikmeler başlayınca "12 Haziran'dan sonra olacaklardan ben sorumlu değilim" diyen bebek katilinin kehaneti (!) kendini gösteriyor. Her gün verilen şehitler, patlayan bombalar, kaçırılan vatandaşlar? Kehanet gerçekleşti, ya istekleri! (Tabi bunları kafadan uyduruyor değiliz. Artık hükümetinde kabul ettiği Oslo'da, Kandil'de yapılan pazarlıkların deşifre olmasından dolayı anlatıyoruz.) Gelinen noktada ise Başbakan "Maalesef terör örgütü vahşetini devam ettiriyor. Ben size ikide bir bu tür değerlendirmeleri yapmayı da doğru bulmuyorum. Tabii o görevini yapıyor, biz de bunun karşısında görevimizi yapmaya devam edeceğiz" diyor. Hükümet görevini yapıyor mu? Bir bakalım.PKK, BDP, KCK. Harfleri farklı, isimleri farklı ama amaçlarının farklı olduğunu iddia edebilen bir tek kişi çıkabilir mi? Birileri dağda pusuya yatmış, askerimizi, polisimizi hedef alıyor. Diğerleri şehirlerde pusuda. Ha bire sözde "demokrasi" adına Molotoflar, bombalar patlatıyor, halkı korku ve diğer yöntemlerle devlete karşı örgütlüyor. Birileri de devletten aldıkları maaşla devlete pusu kuruyor, devleti aşağılıyor, tehdit ediyor. Hükümet, PKK'nın bu şehir yapılanmalarına karşı bir dizi operasyonlar başlattı. Gözaltı ve tutuklamalar yapıldı. Yani hükümette nihayet gördü ki, terör sadece dağda değil, şehirlerde, Ankara'nın göbeğinde. Ama geç kaldılar. Adamlar "devleti tokatladı" hükümetten ses yok. Adamlar "devleti taşladı" yine ses yok. Özerklik ilan ettiler, hükümet gereğini yapmadı. Yollarda kimlik kontrolü yaptılar tık yok hükümetten. Artı başbakanın deyimiyle "ikide bir bu konularda değerlendirme yapmayı doğru bulmuyormuş" Hükümet hiç bir şey yapmadı mı? Yaptı tabi ki! Israrla gelin yemin edin, dediler. Hatta bu tutuklamalar sürecinde, henüz yemin etmemiş, Ankara'ya gelmeyeceğini iddia eden Hasip Kaplan (Meclise gelmezseniz bu halk sizi azleder diyen bakana ve hükümete) "Bu halkın seçtiği vekilleri tutuklamışsınız, başkanlarını tutuklamışsınız, gücünüz yetiyorsa gelin beni de alın? Ben de buradan bakana sesleniyorum. Sana ne lan. Sen kim oluyorsun, sana mı soracağız Meclis'e girip girmeyeceğimizi" diyor. Hükümetten tık yok. Ayrıca bir önceki seçimde cezaevinden çıkarılarak TBMM'ye kabul edilen Sebahat Tuncel; "Aklınızı başınıza alın. Bu ülkeyi, daha büyük savaşa, kaosa sürüklemeyin. Bizden korksanız iyi olur" diyor. Bu şahıslar geldiler, namus (!) ve şerefleri (!) üzerine vatanın bölünmez bütünlüğü için yemin ettiler. Hükümet çiçeklerle kapılarına koştu. Hoş geldiniz, Safalar getirdiniz. İleri demokrasi için merhabalaştılar. Niye mi? Çünkü hükümet görevini yapıyor. Yeni anayasa yapacaklar ya, destek lazım. BDP bu desteği hükümete verir mi? Vermiş bile. Yeni anayasa hakkında hükümetten; Tek millet, tek devlet, tek bayrak, tek dil vb. söylemleri duyuyor musunuz? Artı hükümetin görevlendirdiği Hakan Fidan'ın pazarlık masasına koyduğu maddelere bakın, kimin bu işe daha azimli olduğunu görürsünüz. Tabi bu noktada ne yapılmak isteniyor. Bu karşılıklı restleşmeler, tehditler vs. niçin yapılıyor gibi sorular akla gelebilir. Tek cevap; Milletin gazını alıyorlar ki, yarın gaz sancısı çekmesin iktidar?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025