Rahmetli Celal Mısır Hocamıza yaklaşık 40 sena önce Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız hakkında bir soru sormuştum. Sorumu ve cevabını sanki dün gibi hatırlıyorum.
"Evladım! Haydar Hoca yılladır belki de asırlardır içi boşaltılan kavramların içini gerçekleriyle dolduracak demişti. Bu sözünün ne anlama geldiğini bir kutsal yolculukta öğrenmiştim. Medine'den İstanbul'a gelmek için otelden çıkış yapılıyordu. Ben de hocamları yolcu edecek birkaç gün daha kalacaktım. Bu sebeple otelden çıkışlarına eşlik etmek istedim. Eşyalar lobiye indirilirken asansör kapısı açıldı ve içinde Haydar Hocamız indiler. Ne olduğunu anlayamadım ama bir anda hocamız lobideki görevlinin üzerine doğru yürüdü nerdeyse adamı dövecekti.
Orada bulunan yaşlı bir hanımefendi hocama "hacı sabır" dedi. Hocam bir anda o hanımefendiye dönerek gayet kibar bir şekilde "Anneciğim neden sabır neye sabır? Adamın sen ne dediğini duydun mu? Bize Arapça hakaret ediyor ve Türk'ü aşağılıyordu. Ben de Arapça bildiğim için adama tepki gösterdim. Sabrın ne demek olduğunu dahi yanlış öğrettiler sizlere" demişti.
Şu anda keyifle okumakta olduğum çok değerli Prof. Dr. Sinan Canan Hocamızın "Yeni Dünyanın Cesur İnsanı" kitabında değişimle alakalı süreci anlatırken sabır konusu karşıma çıktı, çok çok beğendim ve istifade ettim. Siz değerli dostlarla da paylaşmak istedim.
"Meditatif ruh, meditatif zihin hali diye bir durum var; bu aralar dünyada 'çok moda'. Aslında günde beş-on dakika sessiz ve dingince durmaktan ibaret. Ama bu basit pratik insanlara çoğu zaman pek zor geliyor. Çünkü zihinsel akışına etiket takmaya alışmış bir benlikten, tamamen razı bir gözlemciye dönüşebilmek gibi zorlu bir dönüşüm gerekiyor o "sessiz" ve "oyalayıcısız" halle baş edebilmek için. Bu dönüşüm ise ancak sabırla mümkün.
Sürekli uçuşan içsel düşüncelerine hazır yargılar yapıştırarak zihinsel zenginliğini budama alışkanlığı, ancak sabır dediğimiz mekanizmayla aşılabilir. Tabii sabır kelimesi maalesef gerçek anlamından çok farklı şekilde algılanıyor bugün. Sabır: Başa gelen kötü olaylara sessizce katlanmak, sadece onların geçmesini beklemek anlamında kullanılıyor. İşin garibi, bu anlam bir "meziyet gibi öğütlenebiliyor. Hâlbuki sabır kelimesi bunun tam tersi bir anlamla yüklüdür: Sabır, içinde bulunulan durumun içeriğini gerçekliğini kabullenip, elinden gelen çabayı göstermeye aktif olarak devam etme anlamını taşır.
Sabır göstermek; çalışmaya devam etmek ve sonucun hayır çıkacağından emin olarak çabayı sürdürmek, ümidi hiçbir koşulda kesmemek anlamına gelir. Kısacası, sabır aktif bir süreçtir; enerji, motivasyon, umut ve anlam ister. Bunların olmadığı bir minvalde ise elbette bugün olduğu gibi, sabır kelimesi de suikasta uğrayarak, gerçek anlamının tam tersi bir anlama bürünür.
Belki ilk denemelerinde ulaşamadığın kendi içsel farkındalığınla ilgili en büyük silahının sabır olduğunu aklında tutmalısın. Evet, sabır devam etmekle ilgili bir durum. Bugün moda olan meditasyon öğretilerinin hepsi, meditasyonu son derece basit bir şey olarak anlatır ve genellikle söyledikleri şu olur: İlk başta çok zordur; devam ettiğinde enteresan birtakım değişimler yaşarsın, sonra beş dakika süre sana yetmemeye başlar, daha fazlasını istersin. Burada unutmaman gereken şey, "sabrın sonunun selamet" olduğu gerçeğidir. Selamet yani rahatlık ve hedefe ulaşma hali, bekleyenin değil, gayretle çalışanın ödülüdür." (Sinan Canan, Yeni Dünyanın Cesur İnsanı, Tuti Kitap, İlk Baskı, sayfa 46-47)
Diğer eserleri gibi bu da mükemmel bir eser olmuş. Bu değerli bilgiler için Prof. Dr. Sinan Canan Hocamıza saygılar sunuyorum.
- Görevin ve hizmetin kutlu olsun Fuat Şengül ağabey / 21.01.2025
- Ateşkes bahane, İsrail katliama devam edecektir / 20.01.2025
- Eğitimin açmazları / 18.01.2025
- Aile ocağı en kıymetli eğitim alanıdır / 17.01.2025
- Yağmur nereye yağarsa tarlasını oraya taşıyanlar / 16.01.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş'ın dedikleri aynen çıkıyor / 15.01.2025
- Hüseyin Baş ezberleri bozuyor / 14.01.2025
- ‘Lan oğlum sen Hüseyin Baş’ı tanımıyor musun?’ / 13.01.2025
- Örnek insanla beraber olmanın faydaları / 11.01.2025