Bugün siz değerli okurlarımızla sohbet havasında bir makale yazalım ve sizlerle muhabbet ederek aile kurumunun önemi hakkında duralım istedik.
Bundan 60 sene öncesi benim 5 yaşında ilkokula başlama aşamasında olduğum döneme rastlar. O dönemlerde televizyonun olmadığı, bırakın cep telefonunu sabit telefonun bile olmadığı, memleketin her yerine elektriğin ulaşmadığı, buzdolabı ne kelime, evinde kuyu olan komşuların etlerini, artan yemeklerini kuyuya bir iple sarkıtarak bozulmasını önlemeye çalıştıkları dönemlerdir.
Mahallede hayat genellikle evlerin önüne açılan kilimler üzerinde bir araya gelen kadınların çocuklarını yetiştirdiği, düğün ya da ölüm olaylarının mahalle olarak birlikte yaşandığı, sevinç ya da hüznün birlikte paylaşıldığı dönemlerdir.
Yazın gece gündüz evlerin önündeki komşu birlikteliğinin soğuk kış günlerinde ve gecelerinde tandır başarına taşındığı, çoluk çocuk birlikte olduğu, fakir zengin evinde ne varsa birbirine ikram ettiği dönemlerdir.
Mahallenin en yaşlısı ile en küçük çocuğun birlikte yaşadığı, etkileştiği, büyüklere saygının, küçüklere sevginin gösterildiği dönemlerdir.
Şimdi sizlere kendi çocukluğumdan bir kesit paylaşarak maksadımızı ortaya koymaya çalışalım:
Benim babam çok küçük yaşlarda babası Kireççi Abdullah Efendi'yi kaybetmiş. Bu sebeple babam, annesi ve diğer kardeşleriyle birlikte çok yoksulluk ve sahipsizlik çekmiş.
Annemin babası olan Rahmetli Hacı Ahmet dedem Kilis Abdioymağı Mahallesinde 50 sene mahalle muhtarlığı yaptığından mahallede olan her şeye vakıf imiş.
Daha sonra babam öksüz diye dedem kardeşinin oğlunu (İzzetin Babam) yaşını büyüterek önce askere yollamış sonra da kendi kızıyla (Gönül Annem) evlendirmiş. Annem evlendiğinde çok küçük yaşta olduğundan anneannem "Sen bu uşağa bakamazsın bize getir" demiş. Çünkü aynı sokakta çok yakın evlerde oturuyormuşuz.
Rabbimin hikmeti olacak ki annem diyor ki, gecenin yarısında "nenemi isterim, dedemi isterim" diye ağlarmışım. Karda kışta da olsa beni bir battaniyeye sarar neneme götürürlermiş. Sesimi keser onların koynunda uyurmuşum.
Benim anneannem halis bir Kadiri dervişiydi. Babaannem ilim ve irfan olarak daha derindi. Onun birçok kerametini görmüşüzdür. İki nenem de çok küçük yaşlarda elimden tutar beni zikir meclislerine götürürlerdi. Bir de beni aralarında haberci posta olarak kullanırlardı.
Annemim babası Hacı Ahmet dedem çok cesur, çok güvenilir, asla yalan konuşmayan, kul hakkına çok riayet eden biriydi. Hem muhtar, hem Osmanlıca bildiği için devletin arşiv görevlisi idi. En büyük matematik hesaplarını kafadan yapardı.
Kurumlardaki arşivler Türkçeye çevrilirken ondan yardım talep edilirdi. Tabi benim de çocukluğum dedemin evinde geçtiği için hem bürokrasi, hem belediye işleri, hem vatandaşın sorunları hakkında ve çözüm yolları hakkında bilgi sahibi oluyordum. Bir yerde aile ocağında eğitim alıyordum.
Şimdi müsaadenizle asıl konumuza geleceğim. Bu özel bilgilerin ne anlama geldiğini makalemizin sonunda anlaşılacağını umuyorum.
Değerli dostlarım benim elde ettiğim bilgileri edep ve hayâyı büyüklere saygıyı küçüklere sevgiyi okulda değil aile ocağında öğrendim.
Bugün çocuklarımıza zaman ayıramadığımız ya da gereken ilgiyi alakayı gönül yakınlığını kuramadığımız için aileler mağdur, çocuklar mağdur, toplum mağdur vaziyettedir.
Küresel emperyalistler ve onların yerli işbirlikçileri siyasi iktidarlar, en kıymetli eğitim alanlarımız olan aile kurumumuzu yok etmekle bize asıl darbeyi orada vurdular.
Siyasi iktidarların özellikle de 22 yıllık AKP iktidarının başımıza açtığı en büyük bela, aile ocaklarını ana kucaklarını aç ve yoksul bırakarak sorunun merkezi haline getirdiler. Sözde dindar, sözde milliyetçi, sözde muhafazakâr görünerek aile ocaklarımızı söndürenleri Allah'a havale ediyorum. Allah ettiklerinizi yolunuza getirsin. Âmin.
- Yağmur nereye yağarsa tarlasını oraya taşıyanlar / 16.01.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş'ın dedikleri aynen çıkıyor / 15.01.2025
- Hüseyin Baş ezberleri bozuyor / 14.01.2025
- ‘Lan oğlum sen Hüseyin Baş’ı tanımıyor musun?’ / 13.01.2025
- Örnek insanla beraber olmanın faydaları / 11.01.2025
- Çekilin gençlerin önünden onlar halledecektir / 10.01.2025
- 30 yıl önceden haber verilen gerçekler / 09.01.2025
- Hakkımı helal etmiyorum / 08.01.2025
- Sakın ‘demokrasi’ istemeyin siz de yargılanırsınız / 07.01.2025