Rusya'nın birçok politikasında son zamanlarda oldukça belirgin bir değişiklik gözlemleniyor. ABD'nin her konuda, özellikle de Ortadoğu konusunda sesi daha yüksek çıkarken, Rusya'nın sesinin kısıldığını, ABD'nin suyuna gittiğini görüyoruz.
Bir hayalden bahsetmiyoruz, dünya gündemine düşen haberler bunu açıkça gösteriyor.
Rusya'nın bu makas değişikliğinde, Putin'e yakınlığıyla bilinen Rus diplomatların son zamanlarda aniden ölümlerinin etkisi olduğu muhakkak? Rus diplomatların ölümü, 22 Şubat tarihli Yeni Şafak gazetesinde detaylı bir şekilde analiz edilmiş.
Son 2-3 ayda Rusya'nın "Sloviki" olarak bilinen 8 önemli diplomatı Moskova, Atina, Yeni Delhi, Kazakistan, Ankara ve New York gibi dünyanın kritik merkezlerinde, ya suikasta maruz kaldı ya da gizemli bir şekilde öldü.
Bunlardan Putin'in sır küpü olarak bilinen Oleg Erovinkin, 28 Aralık günü, Kremlin'de Putin ile görüşmesinden ayrıldıktan iki saat sonra arabasının arka koltuğunda ölü bulundu.
Ankara'da suikasta uğrayan Andrey Karlov da bizzat Putin tarafından Ankara Büyükelçisi olarak atanmıştı. New York'ta ölü bulunan Vitaly Çurkin, Rusya'nın BM Daimi Temsilciliği görevini 2006 yılından itibaren yürüten en önemli diplomatlardan biriydi.
Peki, bu ölümlerin hedefinde ne vardı, ya da bu ölümler Rusya'yı nasıl etkiledi, dilerseniz basına yansıyan son haberlerle bunu irdeleyelim.
Suriye'de ateşkesin devamını öngören Astana süreci devam ederken, bir anda Rus uçakları El Bab'da Türk askerini hedef aldı, 3 şehit verdik. Bu tarihten sonra, Suriye konusunda ABD'nin sesinin yükseldiğini, Rusya'nın denklem dışı kaldığını görüyoruz.
Düne kadar Astana süreci konuşulurken, ABD'nin denklem dışı kaldığını ABD'li yetkililer dahi söylüyorken, bir anda Rusya'nın sessizleştiğini, ABD'nin Suriye'de planladığı "güvenli bölge" projesinin ön plana çıktığını görüyoruz.
ABD'den Türkiye'ye yapılan üst düzey ziyaretler de bu noktada önemli?
ABD-Rusya askeri işbirliği sağlandı: ABD Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford, geçtiğimiz hafta Rusya Genelkurmay Başkanı Valery Gerasimov ile Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de bir araya geldi. Dunford, Rus mevkidaşı ile askeri iletişim kanallarının açık tutulması ve iletişimsizliğin beraberinde getirebileceği riskleri azaltmak için görüştüğünü dile getirdi.
Tabi, ABD yasalarına göre Dunford'un Rusya ile askeri işbirliği yapması yasak olduğu için "Biz askeri işbirliği yaptık" diyemiyor.
NATO-Rusya işbirliği sağlandı: Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, 53. Münih Güvenlik Konferansı kapsamında NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile bir araya geldi. Rusya Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, Lavrov ve Stoltenberg, Rusya-NATO ilişkilerinin mevcut durumunu ve geleceğini konuştu, uluslararası toplumun ve Avrupa'nın gündemindeki çeşitli güncel konular hakkında da fikir alışverişi yaptı.
Rus ve ABD'li parlamenterler diyalog halinde: Rusya parlamentosunun alt kanadı Duma'nın Uluslararası İlişkiler Komitesi Başkanı Leonid Slutskiy, Rus parlamenterlerin ABD'li meslektaşlarına, terörle mücadele çalışma grubu kurmayı önerdiğini söyledi. Öte yandan Slutskiy, Rus ve ABD'li parlamenterler arasındaki görüşmelerin artık düzenli olarak yapılacağını da belirtti.
ABD'nin müttefikleri Rusya'dan silah alıyor: Rusya Sanayi ve Ticaret Bakanı Denis Manturov, Moskova ile Riyad'ın silah sevkiyatı ile ilgili görüşme yaptığını bildirdi. Manturov, "Suudi Arabistan ile hem uçaklar, hem de kara taşıtları konusunda görüşmeler yapıldı. Detayları açıklayamam, ancak görüşmeler sürüyor" diye konuştu. Suudi Arabistan ki, Yemen'de, Suriye'de ABD'nin talimatlarını birebir yerine getiren bir ülke, ABD'ye rağmen Rusya'dan silah alabilmesi mümkün değil.
Putin'den ABD ağzıyla Suriye yorumu: Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, bayram değil, seyran değil, şu ana kadar kendisinden duymadığımız, hep Amerikalı yetkililerin kullandığı "mezhepsel çatışma" vurgusu yaptı; mezhepsel ayrışmanın Suriye'nin toprak bütünlüğünü tehdit ettiğini, kendisinin de bundan endişe duyduğunu söyledi. Putin, mezhepsel ayrışmanın Suriye'de muhtemel olumsuz gelişmelerin habercisi olduğunu vurguladı.
Rusya'nın Türkiye'ye tavrında yine değişiklik var: Rus Tarım Ürünleri Denetim ajansı Rossselhoznadzor Başkanı Sergey Dankvert, Moskova'nın yakın zamanda Türkiye'den ürünlerin ithalatı önündeki kısıtlamaları kaldırmayı planlamadığını söyledi. Dankvert, "Türk firmaların Rusya pazarına kitlesel halde açılımı gibi bir şey olmayacak" ifadelerini kullandı.
Yaşanan bütün bu gelişmeler ve bundan sonra yaşanacaklar, ABD-Rusya ikilisinin anlaştığını ama bu anlaşmanın ABD'nin lehine Rusya'nın ise aleyhine olduğunu, Rusya'nın son yıllarda "milli para", "milli paralarla ticaret", "ülkelerle karşılıklı çıkarlar doğrultusunda ilişki kurma" gibi politikalarla elde ettiği kazanımları elinin tersiyle ittiğini açıkça gösterecektir.
Bu anlayış Rusya'yı yeniden Batılı ülkelerin esiri haline getirirken, bu ABD lehine gelişen işbirliği başta ülkemiz üzerinde Ortadoğu coğrafyası için yeni problemlerin doğmasına neden olacaktır.
Bir hayalden bahsetmiyoruz, dünya gündemine düşen haberler bunu açıkça gösteriyor.
Rusya'nın bu makas değişikliğinde, Putin'e yakınlığıyla bilinen Rus diplomatların son zamanlarda aniden ölümlerinin etkisi olduğu muhakkak? Rus diplomatların ölümü, 22 Şubat tarihli Yeni Şafak gazetesinde detaylı bir şekilde analiz edilmiş.
Son 2-3 ayda Rusya'nın "Sloviki" olarak bilinen 8 önemli diplomatı Moskova, Atina, Yeni Delhi, Kazakistan, Ankara ve New York gibi dünyanın kritik merkezlerinde, ya suikasta maruz kaldı ya da gizemli bir şekilde öldü.
Bunlardan Putin'in sır küpü olarak bilinen Oleg Erovinkin, 28 Aralık günü, Kremlin'de Putin ile görüşmesinden ayrıldıktan iki saat sonra arabasının arka koltuğunda ölü bulundu.
Ankara'da suikasta uğrayan Andrey Karlov da bizzat Putin tarafından Ankara Büyükelçisi olarak atanmıştı. New York'ta ölü bulunan Vitaly Çurkin, Rusya'nın BM Daimi Temsilciliği görevini 2006 yılından itibaren yürüten en önemli diplomatlardan biriydi.
Peki, bu ölümlerin hedefinde ne vardı, ya da bu ölümler Rusya'yı nasıl etkiledi, dilerseniz basına yansıyan son haberlerle bunu irdeleyelim.
Suriye'de ateşkesin devamını öngören Astana süreci devam ederken, bir anda Rus uçakları El Bab'da Türk askerini hedef aldı, 3 şehit verdik. Bu tarihten sonra, Suriye konusunda ABD'nin sesinin yükseldiğini, Rusya'nın denklem dışı kaldığını görüyoruz.
Düne kadar Astana süreci konuşulurken, ABD'nin denklem dışı kaldığını ABD'li yetkililer dahi söylüyorken, bir anda Rusya'nın sessizleştiğini, ABD'nin Suriye'de planladığı "güvenli bölge" projesinin ön plana çıktığını görüyoruz.
ABD'den Türkiye'ye yapılan üst düzey ziyaretler de bu noktada önemli?
ABD-Rusya askeri işbirliği sağlandı: ABD Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford, geçtiğimiz hafta Rusya Genelkurmay Başkanı Valery Gerasimov ile Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de bir araya geldi. Dunford, Rus mevkidaşı ile askeri iletişim kanallarının açık tutulması ve iletişimsizliğin beraberinde getirebileceği riskleri azaltmak için görüştüğünü dile getirdi.
Tabi, ABD yasalarına göre Dunford'un Rusya ile askeri işbirliği yapması yasak olduğu için "Biz askeri işbirliği yaptık" diyemiyor.
NATO-Rusya işbirliği sağlandı: Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, 53. Münih Güvenlik Konferansı kapsamında NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile bir araya geldi. Rusya Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, Lavrov ve Stoltenberg, Rusya-NATO ilişkilerinin mevcut durumunu ve geleceğini konuştu, uluslararası toplumun ve Avrupa'nın gündemindeki çeşitli güncel konular hakkında da fikir alışverişi yaptı.
Rus ve ABD'li parlamenterler diyalog halinde: Rusya parlamentosunun alt kanadı Duma'nın Uluslararası İlişkiler Komitesi Başkanı Leonid Slutskiy, Rus parlamenterlerin ABD'li meslektaşlarına, terörle mücadele çalışma grubu kurmayı önerdiğini söyledi. Öte yandan Slutskiy, Rus ve ABD'li parlamenterler arasındaki görüşmelerin artık düzenli olarak yapılacağını da belirtti.
ABD'nin müttefikleri Rusya'dan silah alıyor: Rusya Sanayi ve Ticaret Bakanı Denis Manturov, Moskova ile Riyad'ın silah sevkiyatı ile ilgili görüşme yaptığını bildirdi. Manturov, "Suudi Arabistan ile hem uçaklar, hem de kara taşıtları konusunda görüşmeler yapıldı. Detayları açıklayamam, ancak görüşmeler sürüyor" diye konuştu. Suudi Arabistan ki, Yemen'de, Suriye'de ABD'nin talimatlarını birebir yerine getiren bir ülke, ABD'ye rağmen Rusya'dan silah alabilmesi mümkün değil.
Putin'den ABD ağzıyla Suriye yorumu: Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, bayram değil, seyran değil, şu ana kadar kendisinden duymadığımız, hep Amerikalı yetkililerin kullandığı "mezhepsel çatışma" vurgusu yaptı; mezhepsel ayrışmanın Suriye'nin toprak bütünlüğünü tehdit ettiğini, kendisinin de bundan endişe duyduğunu söyledi. Putin, mezhepsel ayrışmanın Suriye'de muhtemel olumsuz gelişmelerin habercisi olduğunu vurguladı.
Rusya'nın Türkiye'ye tavrında yine değişiklik var: Rus Tarım Ürünleri Denetim ajansı Rossselhoznadzor Başkanı Sergey Dankvert, Moskova'nın yakın zamanda Türkiye'den ürünlerin ithalatı önündeki kısıtlamaları kaldırmayı planlamadığını söyledi. Dankvert, "Türk firmaların Rusya pazarına kitlesel halde açılımı gibi bir şey olmayacak" ifadelerini kullandı.
Yaşanan bütün bu gelişmeler ve bundan sonra yaşanacaklar, ABD-Rusya ikilisinin anlaştığını ama bu anlaşmanın ABD'nin lehine Rusya'nın ise aleyhine olduğunu, Rusya'nın son yıllarda "milli para", "milli paralarla ticaret", "ülkelerle karşılıklı çıkarlar doğrultusunda ilişki kurma" gibi politikalarla elde ettiği kazanımları elinin tersiyle ittiğini açıkça gösterecektir.
Bu anlayış Rusya'yı yeniden Batılı ülkelerin esiri haline getirirken, bu ABD lehine gelişen işbirliği başta ülkemiz üzerinde Ortadoğu coğrafyası için yeni problemlerin doğmasına neden olacaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025