Allah, yaratmış olduğu varlıkların içinde en değerli olarak insanı yaratmıştır. Onu irade sahibi kılarak da yaptığı her şeyden sorumlu tutmuştur. Sorumlu olan insan; yaptığı zerre kadar iyiliğin karşılığını mükâfat ve yine yaptığı zerre kadar kötülüğün karşılığını da ceza olarak görecektir.Yaptığı her şeyden sorumlu tutulan insan, rızkını temin etmekte; rızkının artması yâda eksilmesi noktasında sorumlu tutulmamıştır. İnsanın hayatı, sağlığı, can emniyeti, mal emniyeti, namus emniyeti gibi hayati önem taşıyan konular Allah tarafından kendisine garanti edilmemişken, rızkı kendisine garanti edilmiştir. Ama nedense insanoğlu kendisine garanti edilmeyen hususlar hakkında endişe duymazken, kendisine garanti edilen rızık konusunda inanç zafiyetinden dolayı her zaman hayatını endişe içinde sürdürmüştür.Hz. İbrahim (a.s.)'a dediler ki; "Niçin Allah seni dost edindi?" Buyurdu ki: "Allah'ın emrini başkalarının emrine tercih ettim. Benim için Allah'ın kefil olduğu rızkın gerçekleşeceğine inandım ve onun için endişe etmedim. Sabah akşam misafirsiz yemek yemedim. Bunlardan dolayı Allah (c.c.) beni dost edindi."Mü'min, rızkını helal yoldan temin etmek için çalışmalı, gayret etmeli ve bu uğurda sarf ettiği her gayretin kendisi için ibadet yerine geçeceğini unutmamalıdır. Rızkını temin etme noktasında mü'min; şeytanın fakirlik korkusu vermesine aldırış etmemelidir. Bilmelidir ki, rızkı veren Allah'tır. Her insanın rızkı daha doğmadan ana rahminde iken Allah tarafından belirlenmektedir. Allah tarafından belirlenen rızık da ne artar nede eksilir. Rızkın temin edilmesi noktasında Müslüman olmayan başka memleketlere hicret etmenin caiz olmadığı gibi, kadının bir erkekle, erkeğin de bir kadınla evlenmesi için hicret etmesi de caiz değildir. Bundan dolayı yabancı memleketlere gurbete giden Müslümanların kazandıklarının helal, göç etmelerinin Allah (c.c.) için hicret değeri kazanabilmesi için; örnek bir Müslüman olmak ve oradaki insanlara iyiliği emredip kötülükten menetmek gibi bir zorunlulukları vardır. Amaç bu olmadığı sürece ne kazandıkları helal ne de orada kalmaları caizdir. Hele bazılarının yaptığı gibi; şehirleri şöyle güzel, cadde ve sokakları şöyle geniş, insanları şöyle iyi, şöyle uygar gibi haksız ve yanlış medh ü senalar insanımızı hem dininden uzaklaştırmış hem de nesillerini korumada başarısız olmuşlardır. Hâlbuki batı insanı ikramdan, cömertlikten, acımaktan zerre kadar nasiplenememişken; Müslümanların gaflet içinde onları medhetmesi, iyi göstermesi Allah'ı memnun etmemiştir. Öyle ki bu insanlar maneviyatlarını, ailelerini, çocuklarını, mallarını ve hulasa her şeylerini kaybetmek zorunda kalmışlardır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hasan Aydın / diğer yazıları
- Gazi Mustafa Kemal farkı / 10.10.2023
- Sadece namaz Cennet’e götürür mü? / 06.10.2023
- Ücreti alınanın ecri olur mu? / 30.09.2023
- ‘Ne mutlu Türk’üm diyene’ ırkçılık mı? / 28.09.2023
- Peygamberimiz kavmini Allah'a şikâyet etti mi? / 22.09.2023
- Cami yaptırmak israf olur mu? / 18.09.2023
- Şikâyet yerine şükretmek / 15.09.2023
- Çoğunluk hak değildir / 11.09.2023
- İslâm'ın ilk emri oku! / 07.09.2023
- Cahillerden olma! / 04.09.2023
- Sadece namaz Cennet’e götürür mü? / 06.10.2023
- Ücreti alınanın ecri olur mu? / 30.09.2023
- ‘Ne mutlu Türk’üm diyene’ ırkçılık mı? / 28.09.2023
- Peygamberimiz kavmini Allah'a şikâyet etti mi? / 22.09.2023
- Cami yaptırmak israf olur mu? / 18.09.2023
- Şikâyet yerine şükretmek / 15.09.2023
- Çoğunluk hak değildir / 11.09.2023
- İslâm'ın ilk emri oku! / 07.09.2023
- Cahillerden olma! / 04.09.2023