Tarihin hiç bir döneminde kalabalıklar, çokluklar ve yığınlar hak yolda, haklı ile ve hak ile olmamıştır. İnsanların çoğu süfli arzularına uyarak, yaratılmışların birçoğundan üstün olmasına rağmen hayvanlardan daha aşağı varlıklar olmuştur.
Haklı olmak; kalabalıklara sahip olmak, kalabalığın desteklediği, peşinden gittiği kişi değildir. "Hak" doğruluğunu vahiyden alır. Hak olanı akıl, irade, vicdan ve fıtrat da destekler. Bir şeyin "hak" olması; ne çoğunluğun evet demesi, ne de görüşün eski olmasına bağlıdır. Hakkın kaynağı Allah'ın vahyidir. Birçok kişinin evet dediği, peşinden gittiği, savunduğu ya da çok eskilerin de kabul ettiği fikir hak olmayabilir.
İnsanların çoğunun inanmadığı, şükretmediği ve akletmediği ayetlerle sabittir. Şeytan insanları hak yoldan çıkarmak için Allah ile pazarlık yaptığında, insanların çoğunluğunun şükür eder durumda kalmayacağını söyler.
Tarihin her döneminde bâtılı temsil edenler çoğunlukta, hakkı temsil edenler azınlıkta ve zayıf durumda olmuştur. Batılı temsil edenler hak-hukuk tanımaz, adalet gözetmez, iftira atar, başkasının hakkına tecavüz eder, yalan konuşur, hakkını alırken haddi aşar. Hakkı temsil edenler; bazen tek kalmış ve tek başına hak davayı temsil etmiştir.
Hak dava; kendin için istediğini başkası için de istemek, kendin için istemediğini başkası için de istememek, adil olmak, kamu malına haksız bir şekilde yaklaşmamak, yalan konuşmamak, yetim malı yememek, iftira atmamak, dini kullanarak dünyalık elde etmemek, zinaya yaklaşmamak gibi hasletleri gerektirir.
İnsanlar Haklı olmak için değil, haklı çıkmak için kalabalıkları şahit tutar. Bu kadar insan yalan mı konuşuyor, bu kadar insan yanılır mı? Diyerek haklılığını ispatlamaya çalışır. Çoğunluk yanlış yapıyorsa yanlış, tek kişi bile doğruyu yapıyorsa doğrudur.
Yapılan zulümler, haksızlıklar, yenen haklar, hırsızlıklar, talanlar, kanunsuzluklar kalabalıklar şahit tutularak örtbas edilmeye çalışılıyor. Kalabalığın yanında yer almak hakkın yanında yer almak gibi algılanıyor. İnsanlar yalnız kalmaktan endişe ettiği, yalnız kalmak ölümle eşdeğer görüldüğü için kalabalık neredeyse insan da orada yer almayı uygun görüyor.
Hak davanın yolcuları kalabalıkları, yığınları karşısına alarak; yılmadan, korkmadan, kınanmaktan endişe etmeden yürümüşler eninde sonunda galip gelmişlerdir. Bâtılı temsil eden yığınlar ise geçici galibiyete sevinmiş ama sonunda mağlup olmuşlardır.
Mutlak galibiyete mi, yoksa sahte galibiyete mi evet?
- Sadece namaz Cennet’e götürür mü? / 06.10.2023
- Ücreti alınanın ecri olur mu? / 30.09.2023
- ‘Ne mutlu Türk’üm diyene’ ırkçılık mı? / 28.09.2023
- Peygamberimiz kavmini Allah'a şikâyet etti mi? / 22.09.2023
- Cami yaptırmak israf olur mu? / 18.09.2023
- Şikâyet yerine şükretmek / 15.09.2023
- Çoğunluk hak değildir / 11.09.2023
- İslâm'ın ilk emri oku! / 07.09.2023
- Cahillerden olma! / 04.09.2023