İstiklal Harbi yıllarında Anadolu'da hemen hemen her evde mutlaka bir dram yaşanmıştır.
Çevrenizdeki insanlarla konuştuğunuzda, dedeleri veya ninelerinin anlattığı yaşanmış hikayeler dökülür dudaklarından.
Çünkü harbin o acı yüzü her eve uğramıştı vakti zamanında.
Anlatılan bu yaşanmışlıklar; masal değil, uydurma değil gerçeğin ta kendisidir.
1915'li yıllar?
Ülkemiz, tarihinin en acı günlerini yaşamaktadır.
Vatan her yerden kuşatılmıştı.
Hem Çanakkale'de hem de Sarıkamış'ta büyük kayıplar verdiğimiz yıllardı.
Yemen'e gidenler geri gelmiyordu?
Hemen öncesinde Balkan Harbi'ne girmiş ve bitap düşmüştük. Düşman kuvvetleri Çatalca'ya dayanmıştı.
İşte böyle bir zamanda Rize'de bir delikanlı askere çağrılır.
9 yaşında küçük bir de kardeşi vardır, ismi Kadir.
Bu bizim delikanlı askere çağrılmadan önce, genelde o bölgenin insanının yaptığı gibi gider Batum'da çalışırdı. Batum o yıllar Türk toprağıydı tabi. Orası düz, ovalık bir bölge olduğundan tarım işleri çok olur, herkese de geçim kapısı sağlardı.
Neyse, bizim Rizeli delikanlı askere çağrılınca küçük kardeşi Kadir'i yanına alarak doğru Batum'a gider. Orada çalıştığı yaşlı bir tanıdığına kardeşini emanet eder ve askerliğin yolunu tutar. Çünkü vatan namustur. Namusunu korumak için düşer yollara.
Dokuz sene? Dile kolay.
Kurtuluş Savaşı'nın her safhasında bulunur bizim Rizeli delikanlı. En sonunda Yunan'ı denize dökerler. Aziz vatanı düşmana bırakmazlar. Çünkü vatan namustur, başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm silah arkadaşlarıyla namuslarını korudular canları pahasına. Ruhları şad olsun.
Dedik ya tam dokuz sene, dile kolay diye!
Sonuç olarak vücudunda savaş yaralarıyla memleketine sağ salim döner bizim Rizeli delikanlı. Kardeşi Kadir'de aklı kalmıştır. Batum'a gidip kardeşini geri almak ister. Fakat o kanlı savaş tel örgülerini örmüştür, Batum tel örgülerin ardında, Rusya'da kalmıştır artık.
Bizim Rizeli delikanlı kardeşini orada bırakmaya hiç niyetli değildir. Kafaya koyar, kardeşini alıp getirecektir. Fakat Rus askerleri sınırdan geçeni gördüğü an hiç acımadan vurmaktadır.
Bir gece vakti nöbetçiler ters istikametteyken tel örgülerin altından sürüne sürüne Batum'a varmayı başarır bizim Rizeli delikanlı. Kardeşini bıraktığı yere gider ama ne o adam vardır artık ne de kardeşi Kadir!..
Bizim Rizeli delikanlı yılmadan usanmadan, arar tarar ve sonunda kardeşini bulur. Yine aynı yöntemle, yani bir gece vakti sürüne sürüne, nöbetçiler ters istikametteyken, tel örgülerin altından geçerek vatan toprağına ayak basarlar.
Bir ömür boyu iki kardeş bir daha hiç ayrılmazlar.
İşte bizim o Rizeli delikanlı Mehmet Kabil'dir. Yüzbinlerce Mehmetçik'ten biri?
Mehmet Kabil' daha sonra Adapazarı'na göç eder ve Ayşe, Süleyman, Hüseyin, Eyüp, Hamza, Hanife ve İbrahim Hakkı isimlerinde 7 tane evladı dünyaya gelir.
O Rizeli delikanlı, benim büyükbabamdır.
Büyükbabamın bir de ağabeyi varmış Eyüp isminde. Onu da daha önce askere çağırmışlar. Fakat bir daha kendisinden hiç haber alınamaz. Sarıkamış'ta şehit olma ihtimalinin yüksek olduğu söylenir.
Büyükbabamın sağ olduğu yıllara yetişmiştim. Henüz ilkokul çağındayken kendisini kaybettim. Allah nur içinde yatırsın, ufak tefek bir adamdı ama vatanı düşmandan kurtaran yiğitlerdendi.
Babam anlatırdı; büyükbabamın yanında Atatürk'e veya İnönü'ye hakaret edenlere o ihtiyar haliyle çok kızarmış. Yüzü sinirden kıpkırmızı olur "Onlar benim silah arkadaşlarım, biz bu vatanı birlikte ne zorluklarla kurtardık, sen biliyor musun!" diyerek basarmış fırçayı. Yanlış anlamayın büyükbabam CHP'li falan da değilmiş?
Bugün 19 Mayıs.
Rize'den çıkmış gerçek bir delikanlıyı tanıyın istedim. Atatürk'e ve silah arkadaşlarına düşmanlık edenlerin neye hizmet ettikleri bilinsin diye.
Yüce Allah, vatan uğruna evini barkını terk edip, canını seve seve veren aziz şehitlerimize ve tüm geçmişlerimize rahmet eylesin. Âmin.
Çevrenizdeki insanlarla konuştuğunuzda, dedeleri veya ninelerinin anlattığı yaşanmış hikayeler dökülür dudaklarından.
Çünkü harbin o acı yüzü her eve uğramıştı vakti zamanında.
Anlatılan bu yaşanmışlıklar; masal değil, uydurma değil gerçeğin ta kendisidir.
1915'li yıllar?
Ülkemiz, tarihinin en acı günlerini yaşamaktadır.
Vatan her yerden kuşatılmıştı.
Hem Çanakkale'de hem de Sarıkamış'ta büyük kayıplar verdiğimiz yıllardı.
Yemen'e gidenler geri gelmiyordu?
Hemen öncesinde Balkan Harbi'ne girmiş ve bitap düşmüştük. Düşman kuvvetleri Çatalca'ya dayanmıştı.
İşte böyle bir zamanda Rize'de bir delikanlı askere çağrılır.
9 yaşında küçük bir de kardeşi vardır, ismi Kadir.
Bu bizim delikanlı askere çağrılmadan önce, genelde o bölgenin insanının yaptığı gibi gider Batum'da çalışırdı. Batum o yıllar Türk toprağıydı tabi. Orası düz, ovalık bir bölge olduğundan tarım işleri çok olur, herkese de geçim kapısı sağlardı.
Neyse, bizim Rizeli delikanlı askere çağrılınca küçük kardeşi Kadir'i yanına alarak doğru Batum'a gider. Orada çalıştığı yaşlı bir tanıdığına kardeşini emanet eder ve askerliğin yolunu tutar. Çünkü vatan namustur. Namusunu korumak için düşer yollara.
Dokuz sene? Dile kolay.
Kurtuluş Savaşı'nın her safhasında bulunur bizim Rizeli delikanlı. En sonunda Yunan'ı denize dökerler. Aziz vatanı düşmana bırakmazlar. Çünkü vatan namustur, başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm silah arkadaşlarıyla namuslarını korudular canları pahasına. Ruhları şad olsun.
Dedik ya tam dokuz sene, dile kolay diye!
Sonuç olarak vücudunda savaş yaralarıyla memleketine sağ salim döner bizim Rizeli delikanlı. Kardeşi Kadir'de aklı kalmıştır. Batum'a gidip kardeşini geri almak ister. Fakat o kanlı savaş tel örgülerini örmüştür, Batum tel örgülerin ardında, Rusya'da kalmıştır artık.
Bizim Rizeli delikanlı kardeşini orada bırakmaya hiç niyetli değildir. Kafaya koyar, kardeşini alıp getirecektir. Fakat Rus askerleri sınırdan geçeni gördüğü an hiç acımadan vurmaktadır.
Bir gece vakti nöbetçiler ters istikametteyken tel örgülerin altından sürüne sürüne Batum'a varmayı başarır bizim Rizeli delikanlı. Kardeşini bıraktığı yere gider ama ne o adam vardır artık ne de kardeşi Kadir!..
Bizim Rizeli delikanlı yılmadan usanmadan, arar tarar ve sonunda kardeşini bulur. Yine aynı yöntemle, yani bir gece vakti sürüne sürüne, nöbetçiler ters istikametteyken, tel örgülerin altından geçerek vatan toprağına ayak basarlar.
Bir ömür boyu iki kardeş bir daha hiç ayrılmazlar.
İşte bizim o Rizeli delikanlı Mehmet Kabil'dir. Yüzbinlerce Mehmetçik'ten biri?
Mehmet Kabil' daha sonra Adapazarı'na göç eder ve Ayşe, Süleyman, Hüseyin, Eyüp, Hamza, Hanife ve İbrahim Hakkı isimlerinde 7 tane evladı dünyaya gelir.
O Rizeli delikanlı, benim büyükbabamdır.
Büyükbabamın bir de ağabeyi varmış Eyüp isminde. Onu da daha önce askere çağırmışlar. Fakat bir daha kendisinden hiç haber alınamaz. Sarıkamış'ta şehit olma ihtimalinin yüksek olduğu söylenir.
Büyükbabamın sağ olduğu yıllara yetişmiştim. Henüz ilkokul çağındayken kendisini kaybettim. Allah nur içinde yatırsın, ufak tefek bir adamdı ama vatanı düşmandan kurtaran yiğitlerdendi.
Babam anlatırdı; büyükbabamın yanında Atatürk'e veya İnönü'ye hakaret edenlere o ihtiyar haliyle çok kızarmış. Yüzü sinirden kıpkırmızı olur "Onlar benim silah arkadaşlarım, biz bu vatanı birlikte ne zorluklarla kurtardık, sen biliyor musun!" diyerek basarmış fırçayı. Yanlış anlamayın büyükbabam CHP'li falan da değilmiş?
Bugün 19 Mayıs.
Rize'den çıkmış gerçek bir delikanlıyı tanıyın istedim. Atatürk'e ve silah arkadaşlarına düşmanlık edenlerin neye hizmet ettikleri bilinsin diye.
Yüce Allah, vatan uğruna evini barkını terk edip, canını seve seve veren aziz şehitlerimize ve tüm geçmişlerimize rahmet eylesin. Âmin.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Eyüp Kabil / diğer yazıları
- Kötü kopya / 06.07.2023
- Asrın ahlaksızlığı / 18.02.2023
- İmar affını ‘kader’ çıkarmadı / 11.02.2023
- EYT’liler ilk maaşı ne zaman alır? / 04.02.2023
- Altılı Masa artık yok! / 28.01.2023
- Avantajları kaybeden seçimi kaybeder / 21.01.2023
- Basit bir ekonomi dersi! / 15.07.2022
- Hz. Ali'yi sevmek / 12.07.2022
- Teşekkürler… / 10.07.2022
- “Sarı bürokratlar”a sesleniş! / 26.05.2022
- Asrın ahlaksızlığı / 18.02.2023
- İmar affını ‘kader’ çıkarmadı / 11.02.2023
- EYT’liler ilk maaşı ne zaman alır? / 04.02.2023
- Altılı Masa artık yok! / 28.01.2023
- Avantajları kaybeden seçimi kaybeder / 21.01.2023
- Basit bir ekonomi dersi! / 15.07.2022
- Hz. Ali'yi sevmek / 12.07.2022
- Teşekkürler… / 10.07.2022
- “Sarı bürokratlar”a sesleniş! / 26.05.2022