Ramazan'ın isimlerinden biri "rahmet"tir. Peki rahmet nedir?
İslam literatüründe Yüce Rabbin kuluna karşı göstermiş olduğu güzellik, iyilik ve bağışlamalara 'rahmet' denir. Bu durumların bu ayda daha fazla bulunmasından dolayı da bu aya; 'rahmet ayı' denilmiştir.
Rahmetin kısımları:
Yüce Allah'ın rahmeti iki kısımdır.
1- Özel rahmet: Bu tür rahmet Peygamber Efendimize ve Hidayet İmamlarına (Ehl-i Beyt) hastır. Nitekim Bakara/105'te; "Allah rahmetini dilediğine tahsis eder" diye buyurulmaktadır. Hz. Ca'fer Sadık (a.s.)'dan şöyle rivayet edilmiştir: "Allah'ın rahmetinin tahsis edildiği kimseler O'nun Elçisi ve Vasileridirler. Yüce Allah rahmetini yüz bölümde yaratmıştır. Onun doksan dokuz bölümünü elçisi Muhammed'e ve Ali'ye ve bu ikisinin soyuna tahsis kılmış ve diğer bir bölümünü de bütün yaratıklar arasında taksim etmiştir." (Sefinetu'l-Bihar, rahm maddesi).
2- Genel rahmet: Bu tür rahmet, Yüce Yaratıcı tarafından tüm varlıkları kapsayan rahmettir. Öyle ki, yaratılışın başlangıcından kıyamete ve hatta sonsuza dek Yüce Allah mahlûkatıyla bu tür rahmet üzerinden hareket etmiştir. Asla ne tükenmiş ve ne de tükenecek türden bir rahmettir!
Yüz bölüme ayırdığı rahmetinin yalnızca bir bölümü olan bu rahmet türünün genişliği hakkında Ehl-i Beyt İmamlarının altıncısı olan İmam Ca'fer Sadık (a.s.) şöyle buyuruyor: "Kıyamet olduğunda, Yüce Allah rahmetini öyle genişletecektir ki, hatta İblis dahi bu rahmetin kendisine ulaşacağına ümitlenecektir." (Sefinetu'l-Bihar, c.1, s.517).
Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) şöyle buyurduğu nakledilir: "Yüce Allah Davud Peygambere şöyle buyurdu: Güneşli bir havada oturan birisi nasıl sıkılmazsa, Benim rahmetime maruz kalan birisi de asla sıkıntıya düşmeyecektir." (Sefinetu'l-Bihar, c.1, s.517).
Şöyle nakledilir: Bir gün bir şahıs, Ehl-i Beyt İmamlarından dördüncüsü olan Hz. Zeynü'l-Abidin (a.s)'ın huzuruna gelip şöyle arz etti: "Ey İmam! Hasan-ı Basri şöyle diyor: Helak olan birinin helak olması şaşılacak bir durum değildir, asıl şaşılacak durum kurutuluşa eren kimsenin durumudur ki, nasıl kurtulabildi?" Bunu böyle duyan İmam Zeynü'l-Abidin (a.s) şöyle buyurdu: "Hayır! Ben de diyorum ki kurtulan şahsın nasıl kurtulduğu şaşılacak bir durum değildir, asıl şaşılacak durum, Yüce Allah'ın rahmetinin bu kadar geniş olmasıyla birlikte, o şahıs nasıl helak olur! Şaşılması gereken şey budur!" (Sefinetu'l-Bihar, c.1, s.517).
Yine İmam Zeynü'l-Abidin (a.s)'dan şöyle nakledilir: "Üç şey kendisinde bulunduğu taktirde bir mümin helak olmaz. 1- Allah'ın varlığına ve birliğine iman edip ona eş koşmamak. 2- Resûlullah'ın (s.a.a) şefaat sahibi olduğuna iman etmek. 3- Allah Teâla'nın rahmetinin genişliğini kabullenmek." (Sefinetu'l-Bihar, c.1, s.517).
İslam kültüründe önemli bir yeri bulunan dualarımızda da 'rahmet' kavramı en fazla telaffuz edilen şeylerden biridir. Örneğin, "İftitah Dûası'nda şöyle diyoruz: "Ya Rab! Yakinen iman ediyoruz ki Sen, rahmet edenlerin (acıyanların) en merhametlisisin!" Kunut dûarlarında da şöyle deriz: "Rabbim beni, ana ve babamı ve tüm iman edenleri bağışla, onlara rahmeyle, çünkü Sen merhamet edenlerin en merhametlisisin."
Namazlarımızın sonunda da, "Rabbim! Senin merhametin benim işlediğim günahtan daha büyük daha geniştir" deriz. Baba-anamıza rahmet talebinde bulunuruz ve hatta Peygamber Efendimize ve âline dahi Yüce Yaratandan rahmet talep ederiz.
Rahmet vesileleri:
Yüce Rabbin rahmetinden yararlanmak için elbette birtakım vesilelerden yararlanmak lazım. Yüce Kitabımız, o vesilelerden de söz etmiş ve onların neler olduğunu nakledeceğim ayetlerde şöyle beyan buyurmuştur:
"Namazı hakkıyla kılın; zekâtı verin ve Peygambere itaat edin ki, size merhamet edilsin". (Nur/56).
Ayette rahmetin vesileleri; namaz, zekât ve Peygambere itaat olarak beyan edilmiştir.
Diğer bir ayette, Allah'a ve Resûlüne itaatin rahmet vesilesi olduğu beyan buyurulmuştur. Örneğin şu ayet: "Allah'a ve Peygambere itaat edin; olur ki size merhamet edilir." (Âl-i İmran/132).
Kimi ayette de Kur'an'a uymanın rahmet vesilesi olduğu beyan buyurulur. Örneğin; "Bu da Bizim indirdiğimiz kutlu bir kitaptır; ona uyun ve takvalı olun ki, size merhamet edilsin." (En'am/155).
Özetlersek, Kur'an-ı Kerim rahmet vesilelerini bizlere beyan ederken, yukarıda aktardığımız vesilelerin dışında, tevbe etmenin (Neml/46), iman kardeşlerinin arasını bulmanın (Hucurat/10) ve Allah'tan gelen musibet ve sınavların karşısında sabretmenin (Bakara/157) de rahmet vesilesi olduğunu beyan etmiştir.
İslam literatüründe Yüce Rabbin kuluna karşı göstermiş olduğu güzellik, iyilik ve bağışlamalara 'rahmet' denir. Bu durumların bu ayda daha fazla bulunmasından dolayı da bu aya; 'rahmet ayı' denilmiştir.
Rahmetin kısımları:
Yüce Allah'ın rahmeti iki kısımdır.
1- Özel rahmet: Bu tür rahmet Peygamber Efendimize ve Hidayet İmamlarına (Ehl-i Beyt) hastır. Nitekim Bakara/105'te; "Allah rahmetini dilediğine tahsis eder" diye buyurulmaktadır. Hz. Ca'fer Sadık (a.s.)'dan şöyle rivayet edilmiştir: "Allah'ın rahmetinin tahsis edildiği kimseler O'nun Elçisi ve Vasileridirler. Yüce Allah rahmetini yüz bölümde yaratmıştır. Onun doksan dokuz bölümünü elçisi Muhammed'e ve Ali'ye ve bu ikisinin soyuna tahsis kılmış ve diğer bir bölümünü de bütün yaratıklar arasında taksim etmiştir." (Sefinetu'l-Bihar, rahm maddesi).
2- Genel rahmet: Bu tür rahmet, Yüce Yaratıcı tarafından tüm varlıkları kapsayan rahmettir. Öyle ki, yaratılışın başlangıcından kıyamete ve hatta sonsuza dek Yüce Allah mahlûkatıyla bu tür rahmet üzerinden hareket etmiştir. Asla ne tükenmiş ve ne de tükenecek türden bir rahmettir!
Yüz bölüme ayırdığı rahmetinin yalnızca bir bölümü olan bu rahmet türünün genişliği hakkında Ehl-i Beyt İmamlarının altıncısı olan İmam Ca'fer Sadık (a.s.) şöyle buyuruyor: "Kıyamet olduğunda, Yüce Allah rahmetini öyle genişletecektir ki, hatta İblis dahi bu rahmetin kendisine ulaşacağına ümitlenecektir." (Sefinetu'l-Bihar, c.1, s.517).
Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) şöyle buyurduğu nakledilir: "Yüce Allah Davud Peygambere şöyle buyurdu: Güneşli bir havada oturan birisi nasıl sıkılmazsa, Benim rahmetime maruz kalan birisi de asla sıkıntıya düşmeyecektir." (Sefinetu'l-Bihar, c.1, s.517).
Şöyle nakledilir: Bir gün bir şahıs, Ehl-i Beyt İmamlarından dördüncüsü olan Hz. Zeynü'l-Abidin (a.s)'ın huzuruna gelip şöyle arz etti: "Ey İmam! Hasan-ı Basri şöyle diyor: Helak olan birinin helak olması şaşılacak bir durum değildir, asıl şaşılacak durum kurutuluşa eren kimsenin durumudur ki, nasıl kurtulabildi?" Bunu böyle duyan İmam Zeynü'l-Abidin (a.s) şöyle buyurdu: "Hayır! Ben de diyorum ki kurtulan şahsın nasıl kurtulduğu şaşılacak bir durum değildir, asıl şaşılacak durum, Yüce Allah'ın rahmetinin bu kadar geniş olmasıyla birlikte, o şahıs nasıl helak olur! Şaşılması gereken şey budur!" (Sefinetu'l-Bihar, c.1, s.517).
Yine İmam Zeynü'l-Abidin (a.s)'dan şöyle nakledilir: "Üç şey kendisinde bulunduğu taktirde bir mümin helak olmaz. 1- Allah'ın varlığına ve birliğine iman edip ona eş koşmamak. 2- Resûlullah'ın (s.a.a) şefaat sahibi olduğuna iman etmek. 3- Allah Teâla'nın rahmetinin genişliğini kabullenmek." (Sefinetu'l-Bihar, c.1, s.517).
İslam kültüründe önemli bir yeri bulunan dualarımızda da 'rahmet' kavramı en fazla telaffuz edilen şeylerden biridir. Örneğin, "İftitah Dûası'nda şöyle diyoruz: "Ya Rab! Yakinen iman ediyoruz ki Sen, rahmet edenlerin (acıyanların) en merhametlisisin!" Kunut dûarlarında da şöyle deriz: "Rabbim beni, ana ve babamı ve tüm iman edenleri bağışla, onlara rahmeyle, çünkü Sen merhamet edenlerin en merhametlisisin."
Namazlarımızın sonunda da, "Rabbim! Senin merhametin benim işlediğim günahtan daha büyük daha geniştir" deriz. Baba-anamıza rahmet talebinde bulunuruz ve hatta Peygamber Efendimize ve âline dahi Yüce Yaratandan rahmet talep ederiz.
Rahmet vesileleri:
Yüce Rabbin rahmetinden yararlanmak için elbette birtakım vesilelerden yararlanmak lazım. Yüce Kitabımız, o vesilelerden de söz etmiş ve onların neler olduğunu nakledeceğim ayetlerde şöyle beyan buyurmuştur:
"Namazı hakkıyla kılın; zekâtı verin ve Peygambere itaat edin ki, size merhamet edilsin". (Nur/56).
Ayette rahmetin vesileleri; namaz, zekât ve Peygambere itaat olarak beyan edilmiştir.
Diğer bir ayette, Allah'a ve Resûlüne itaatin rahmet vesilesi olduğu beyan buyurulmuştur. Örneğin şu ayet: "Allah'a ve Peygambere itaat edin; olur ki size merhamet edilir." (Âl-i İmran/132).
Kimi ayette de Kur'an'a uymanın rahmet vesilesi olduğu beyan buyurulur. Örneğin; "Bu da Bizim indirdiğimiz kutlu bir kitaptır; ona uyun ve takvalı olun ki, size merhamet edilsin." (En'am/155).
Özetlersek, Kur'an-ı Kerim rahmet vesilelerini bizlere beyan ederken, yukarıda aktardığımız vesilelerin dışında, tevbe etmenin (Neml/46), iman kardeşlerinin arasını bulmanın (Hucurat/10) ve Allah'tan gelen musibet ve sınavların karşısında sabretmenin (Bakara/157) de rahmet vesilesi olduğunu beyan etmiştir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hasan Kanaatlı / diğer yazıları
- Neden yazıyoruz / 16.01.2018
- Emevi mektebi / 26.11.2017
- Ehl-i Beyt mektebinin nitelikleri-2 / 17.11.2017
- Ehl-i Beyt mektebinin nitelikleri / 14.11.2017
- Muaviye'nin geçmişine kısa bir bakış / 13.11.2017
- İmam Hüseyin'i (a.s.) tanımak / 09.11.2017
- Şayet Hüseyin (a.s.) biat etseydi??2 / 08.11.2017
- Şayet Hüseyin (a.s.) biat etseydi?-1 / 07.11.2017
- Kur'an açısından Allah adına ıslah / 06.11.2017
- İmam Hasan (a.s.)'ın barışının mahiyeti / 05.11.2017
- Emevi mektebi / 26.11.2017
- Ehl-i Beyt mektebinin nitelikleri-2 / 17.11.2017
- Ehl-i Beyt mektebinin nitelikleri / 14.11.2017
- Muaviye'nin geçmişine kısa bir bakış / 13.11.2017
- İmam Hüseyin'i (a.s.) tanımak / 09.11.2017
- Şayet Hüseyin (a.s.) biat etseydi??2 / 08.11.2017
- Şayet Hüseyin (a.s.) biat etseydi?-1 / 07.11.2017
- Kur'an açısından Allah adına ıslah / 06.11.2017
- İmam Hasan (a.s.)'ın barışının mahiyeti / 05.11.2017