Her adımını istatistiklere bakarak atmayı prensip edinenler derler ki, "Rakamlar yalan söylemez" bu görüşe itiraz edenler de "En büyük yalan rakamlara söylettirilir" derler. Aslında rakamların bir suçu yok suç, rakamları yanlış ortaya koyan ve yanlış yorumlayan insanlarda. Biz ne dersek diyelim, rakamlar hele ekonomik rakamlar, tartışma konusu olmak kurtulamıyor. Bunu, Devlet İstatistik Enstitüsü'nün (DİE) yayınladığı verilerin ardından başlayan tartışmalardan biliyoruz. İlk beş ayında dış ticaret açığımız, geçen yılın aynı dönemine göre % 92 büyüyerek 13.8 milyar doları aşmış. Tüketim malları ithalatında artış ilk beş ayda % 111'e yaklaşmış. İşsizlik oranı bu yılın ilk çeyreğinde % 12.4'e yükselmiş. Genç nüfuzdaki işsizlik oranı % 23.7'ye çıkmış. İşsizlik bu oranda artarken "Yılın ilk çeyreğinde büyüme oranı beklentilerinde üzerine % 12.4'e kadar yükseldi" derseniz ve böyle bir veri yayınlarsanız elbette tartışma başlar. Tabii olarak halk "Büyüme olurken, işsizlik neden ve nasıl arttı" diye sorar. Dünya Ekonomik Araştırma Birimi'nin (DEAP) 2004 yılı raporunda büyümede 1 puanlık artışın yaklaşık 105 bin kişiye iş sağlayacağı ifade ediliyor. Peki Türkiye'de neden büyüme olduğu halde istihdam artmadı? Sanayiciler daha az insanla, daha çok üretim yapmak için teknolojilerini mi yenilediler? Böyle bir şey yapılmış olsaydı, yatırımların artması gerekirdi. Halbuki yatırımlarda artmamış. Ekonomi yöneticileri bu çelişkiyi, yani büyümeye rağmen işsizliğin artmasını kamu kesiminden atılan 330 bin kişinin işsiz kalmasına bağlıyorlar.
Tek sebep bu olamaz. Bunun yanında büyüme rakamının da sorgulanması kaçınılmazdır. Stok araştırmalarının büyüme rakamları içerisinde gösterilmesi yanlış sonuç doğuruyor. Gerçek büyüme rakamını bulmak için stokları, büyüme rakamından düşmek gerek. Stoklarda çok büyük bir artış var. Öyle ki stoklar, GSMH'den daha fazla büyüdü. Buda, Türk ekonomisinde ilk defa gerçekleşiyor. Ayrıca gerçek büyüme rakamına ulaşabilmek için enerji tüketimine de bakmak lazım. Çünkü büyüme üretimle, üretimle enerji ile olur. Onun için enerji tüketimi, büyümeyi hesaplamak açısından önemli bir veri kabul edilmektedir.
Fazla ayrıntıya girmeden, rakamlara boğulmadan ekonomi hakkında hükmümüzü verelim. Maalesef ekonomi bıçak sırtında, tehlike geçmiş değil. Türkiye'de çalışma gücü ve isteği olduğu halde, iş bulamayanların sayısı her geçen gün artıyor. Bu durum, ekonominin iyiye gitmediğinin en büyük delilidir. Şu gerçek unutulmamalı. Ekonomide asıl olan işsize iş bulmaktır. Ayrıca aş bulmaktan söz etmiyoruz. Zira aş bulmak iş bulmaya bağlıdır. İşi olanın, haliyle aşıda olur. Bunun dışında işsiz kalmak istisnai bir durumdur. Ekonomimizin iyiye gitmediğini gösteren başka göstergelerde var. İşte onlardan bir kaçı. Cari açık sürekli büyüyor ve bu açık sıcak para girişiyle kapatılıyor. İhracatımızın önümüzdeki günlerde yavaşlama olasılığı yüksek. Çünkü bu kadar düşük kâr marjıyla ihracat sürdürülemez. Buna karşılık vadeli olarak ithalatın artması da ayrı bir tehlike oluşturmaktadır. Peki bu tehlikelere karşı alınmış herhangi bir tedbir var mı? Biz göremiyoruz. Hükümetin tek derdi IMF'ye verdiği faiz dışı fazla sözünü tutmak. Hakkını yemeyelim, bu sözünü de ziyadesiyle tutuyor. Yıl sonunda yaklaşık 20.2 katrilyon liralık "Faiz dışı fazla" hedefinin % 74'ü yılın yarısında gerçekleşti. Bunun gerçekleşmesi için yatırım harcamaları rafa kaldırıldı. Sözün özü, artık rakamlara da yalan söylettirilemiyor. Zira onların yalanları da yalama oldu. Öyleyse yapılacak iş, rakamlardan önce, halkın haline bakmaktır. Bu yapıldıktan sonra, rakamlara bakmanın, rakamlarla konuşmanın bir anlamı olabilir.
Tek sebep bu olamaz. Bunun yanında büyüme rakamının da sorgulanması kaçınılmazdır. Stok araştırmalarının büyüme rakamları içerisinde gösterilmesi yanlış sonuç doğuruyor. Gerçek büyüme rakamını bulmak için stokları, büyüme rakamından düşmek gerek. Stoklarda çok büyük bir artış var. Öyle ki stoklar, GSMH'den daha fazla büyüdü. Buda, Türk ekonomisinde ilk defa gerçekleşiyor. Ayrıca gerçek büyüme rakamına ulaşabilmek için enerji tüketimine de bakmak lazım. Çünkü büyüme üretimle, üretimle enerji ile olur. Onun için enerji tüketimi, büyümeyi hesaplamak açısından önemli bir veri kabul edilmektedir.
Fazla ayrıntıya girmeden, rakamlara boğulmadan ekonomi hakkında hükmümüzü verelim. Maalesef ekonomi bıçak sırtında, tehlike geçmiş değil. Türkiye'de çalışma gücü ve isteği olduğu halde, iş bulamayanların sayısı her geçen gün artıyor. Bu durum, ekonominin iyiye gitmediğinin en büyük delilidir. Şu gerçek unutulmamalı. Ekonomide asıl olan işsize iş bulmaktır. Ayrıca aş bulmaktan söz etmiyoruz. Zira aş bulmak iş bulmaya bağlıdır. İşi olanın, haliyle aşıda olur. Bunun dışında işsiz kalmak istisnai bir durumdur. Ekonomimizin iyiye gitmediğini gösteren başka göstergelerde var. İşte onlardan bir kaçı. Cari açık sürekli büyüyor ve bu açık sıcak para girişiyle kapatılıyor. İhracatımızın önümüzdeki günlerde yavaşlama olasılığı yüksek. Çünkü bu kadar düşük kâr marjıyla ihracat sürdürülemez. Buna karşılık vadeli olarak ithalatın artması da ayrı bir tehlike oluşturmaktadır. Peki bu tehlikelere karşı alınmış herhangi bir tedbir var mı? Biz göremiyoruz. Hükümetin tek derdi IMF'ye verdiği faiz dışı fazla sözünü tutmak. Hakkını yemeyelim, bu sözünü de ziyadesiyle tutuyor. Yıl sonunda yaklaşık 20.2 katrilyon liralık "Faiz dışı fazla" hedefinin % 74'ü yılın yarısında gerçekleşti. Bunun gerçekleşmesi için yatırım harcamaları rafa kaldırıldı. Sözün özü, artık rakamlara da yalan söylettirilemiyor. Zira onların yalanları da yalama oldu. Öyleyse yapılacak iş, rakamlardan önce, halkın haline bakmaktır. Bu yapıldıktan sonra, rakamlara bakmanın, rakamlarla konuşmanın bir anlamı olabilir.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018