Akçakale’ye düşen top mermisi ve bunun sonucunda vatandaşlarımızın hayatını kaybetmesi üzerine Suriye gündemi bir anda hareketlendi.
Türkiye’de Zirve toplandı ve Suriye konusunda tezkere kararı aldı.
NATO Konseyi, büyükelçiler düzeyinde toplandı ve Suriye’ye uyarıda bulundu.
ABD’den, Rusya’dan açıklamalar geldi, dünya basını bu gündemle gündemlendi.
Açıklamaların detaylarına inmeden önce, bu hadisenin bir provokasyon olup olmadığını irdelememiz gerekmektedir. Böyle bir gerilim neticesinde Türkiye ile Suriye arasında bir savaşın çıkması ne Suriye’nin ne de Türkiye’nin çıkarınadır. Böyle bir savaşta Türkiye’de çok büyük bir zarar görür, Suriye de…
Dolayısıyla Suriye yönetiminin, ardında batılı unsurların bulunduğu küresel teröristlerle başı belada iken bir de Türkiye ile çatışmaya girmek istediğini düşünmek pek akıllıca olmaz.
Zaten Akçakale’deki olaydan hemen sonra Suriyeli yetkilinin açıklaması bu çerçevededir.
Suriye Enformasyon Bakanı Ümran El-Zuabi Türk topraklarını hedef alan ateşin kaynağını araştırdıklarını ve bu olayın ciddi şekilde incelendiğini söyledi. El-Zuabi, kardeş ve dost Türk halkına başsağlığı diledi.
El-Zuabi, terör gruplarının sadece Suriye’nin milli güvenliğini değil tüm bölge ülkelerin güvenliğini hedef aldığını sözlerine ekleyerek bu olayın provokasyon olabileceğini belirtti.
ABD Savunma Bakanlığı Pentagon’dan gelen açıklama da bu olayın provokasyon olabileceğini ifade ediyor.
Çatışmaların büyümesinin iki ülkenin de çıkarına uygun düşmeyeceğini belirten üst düzey Pentagon yetkilisi, “Bazı yönlerden Türkiye’nin kaybedeceği daha çok şey olur böyle bir çatışmada. Halihazırda Suriye’den gelen mülteci sorunları var ve çatışma bunu daha da kötüleştirir. Zaten Suriye’nin de o kadar çok problemleri var ki, hükümetin bunların üstüne yeni bir sorun eklemek isteyeceği en son şey olur” diye konuştu.
Rusya’dan da provokasyon uyarısı ve sağduyu çağrısı geldi.
Rusya, Dışişleri Bakanı Yardımcısı Gennady Gatilov, Türkiye ile Suriye arasında çatışma çıkmasını isteyen radikallerin sayısının arttığına dikkat çekerek ihtiyatlı davranılması mesajı verdi ve NATO’yu uyardı: “Askeri müdahale, sığınma kampları ve benzeri oluşumlara karşıyız....’
Gatilov, “Türkiye provokasyonlara karşı maksimum hassasiyet göstermek zorunda” ifadesini de kullandı.
NATO’dan gelen açıklama ise böyle bir provokasyonun amacının ne olabileceği konusuna açıklık getirmektedir.
Brüksel’de büyükelçiler düzeyinde yapılan toplantıda, saldırı, “NATO’nun güneydoğu sınırına saldırı” olarak tanımlandı.
Eğer bu bir provokasyonsa, acaba bu provokasyonu planlayanlar, BM Rusya ve Çin vetosu sebebiyle yaptırım kararını onaylamamasına rağmen, BM’yi bypass ederek NATO’yu devreye koymak mı istemekteler?
Sonuçta iki kardeş ülkenin dost ve kardeş insanları birbirlerinin kanını dökecekse bütün bu karanlık noktaları düşünmek, irdelemek zorundayız.
Her ne kadar NATO devreye sokulmak istense de böyle bir savaşta ön planda savaşması istenen Türk askeridir. Ve her şeyden önemlisi Rusya ve Çin gibi ülkelerin desteği hala Suriye’nin arkasındadır.
Rusya, Çin, ABD, AB arasında yaşanan Suriye merkezli bilek güreşinin uç noktası Türkiye olursa, bundan en çok zararı Türkiye görecektir.
Türkiye’de Zirve toplandı ve Suriye konusunda tezkere kararı aldı.
NATO Konseyi, büyükelçiler düzeyinde toplandı ve Suriye’ye uyarıda bulundu.
ABD’den, Rusya’dan açıklamalar geldi, dünya basını bu gündemle gündemlendi.
Açıklamaların detaylarına inmeden önce, bu hadisenin bir provokasyon olup olmadığını irdelememiz gerekmektedir. Böyle bir gerilim neticesinde Türkiye ile Suriye arasında bir savaşın çıkması ne Suriye’nin ne de Türkiye’nin çıkarınadır. Böyle bir savaşta Türkiye’de çok büyük bir zarar görür, Suriye de…
Dolayısıyla Suriye yönetiminin, ardında batılı unsurların bulunduğu küresel teröristlerle başı belada iken bir de Türkiye ile çatışmaya girmek istediğini düşünmek pek akıllıca olmaz.
Zaten Akçakale’deki olaydan hemen sonra Suriyeli yetkilinin açıklaması bu çerçevededir.
Suriye Enformasyon Bakanı Ümran El-Zuabi Türk topraklarını hedef alan ateşin kaynağını araştırdıklarını ve bu olayın ciddi şekilde incelendiğini söyledi. El-Zuabi, kardeş ve dost Türk halkına başsağlığı diledi.
El-Zuabi, terör gruplarının sadece Suriye’nin milli güvenliğini değil tüm bölge ülkelerin güvenliğini hedef aldığını sözlerine ekleyerek bu olayın provokasyon olabileceğini belirtti.
ABD Savunma Bakanlığı Pentagon’dan gelen açıklama da bu olayın provokasyon olabileceğini ifade ediyor.
Çatışmaların büyümesinin iki ülkenin de çıkarına uygun düşmeyeceğini belirten üst düzey Pentagon yetkilisi, “Bazı yönlerden Türkiye’nin kaybedeceği daha çok şey olur böyle bir çatışmada. Halihazırda Suriye’den gelen mülteci sorunları var ve çatışma bunu daha da kötüleştirir. Zaten Suriye’nin de o kadar çok problemleri var ki, hükümetin bunların üstüne yeni bir sorun eklemek isteyeceği en son şey olur” diye konuştu.
Rusya’dan da provokasyon uyarısı ve sağduyu çağrısı geldi.
Rusya, Dışişleri Bakanı Yardımcısı Gennady Gatilov, Türkiye ile Suriye arasında çatışma çıkmasını isteyen radikallerin sayısının arttığına dikkat çekerek ihtiyatlı davranılması mesajı verdi ve NATO’yu uyardı: “Askeri müdahale, sığınma kampları ve benzeri oluşumlara karşıyız....’
Gatilov, “Türkiye provokasyonlara karşı maksimum hassasiyet göstermek zorunda” ifadesini de kullandı.
NATO’dan gelen açıklama ise böyle bir provokasyonun amacının ne olabileceği konusuna açıklık getirmektedir.
Brüksel’de büyükelçiler düzeyinde yapılan toplantıda, saldırı, “NATO’nun güneydoğu sınırına saldırı” olarak tanımlandı.
Eğer bu bir provokasyonsa, acaba bu provokasyonu planlayanlar, BM Rusya ve Çin vetosu sebebiyle yaptırım kararını onaylamamasına rağmen, BM’yi bypass ederek NATO’yu devreye koymak mı istemekteler?
Sonuçta iki kardeş ülkenin dost ve kardeş insanları birbirlerinin kanını dökecekse bütün bu karanlık noktaları düşünmek, irdelemek zorundayız.
Her ne kadar NATO devreye sokulmak istense de böyle bir savaşta ön planda savaşması istenen Türk askeridir. Ve her şeyden önemlisi Rusya ve Çin gibi ülkelerin desteği hala Suriye’nin arkasındadır.
Rusya, Çin, ABD, AB arasında yaşanan Suriye merkezli bilek güreşinin uç noktası Türkiye olursa, bundan en çok zararı Türkiye görecektir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025