Bir önceki yazımızda Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın dava adamlığından, çektiği çilelerden örnekler vererek, Onun, engin feraset ve merhametinin bir göstergesi olarak; devleti, milleti ve orduyu sahiplenmesinin nedenlerini izaha çalışmıştık.Devam edelim müsaadenizle...Sayın Baş, dün ve bugün yaşadığı her sıkıntıyı Yüce Allah'ın imtihanı vesilesi olarak gördü ve fakat haklı mücadelesinden sapmadan Hakka ve halka hizmeti ibadet bildi. Bu çileli hayatın sıkıntıları zaman zaman artarak devam etmiştir. Çileli dönemlerden biri de Onun, Dinler arası diyalog faaliyetlerinin karşısına çıkma dönemine rastlar? O, Dinler arası diyalogun Müslüman'ın itikadında asla olmayan bir düşünce olduğunu ve bu faaliyetlerin "milli ve dini bütünlüğümüzü" yıkmaya yönelik haçlı batının oyunu olduğunu ilmî bir bakış açısıyla haber verince, diyalogun yerli ve yabancı taşeronları Onun sesini kesmek için olmaz türlü iftira ve karalama kampanyalarını artırdılar.Ama gerek O, gerek yakın arkadaşları, Dinler arası diyalog projesi mademki uluslar arası nitelik taşımaktadır ve arkasında ABD ve Vatikan vardır, o zaman kimleri karşılarına aldıklarını çok iyi bilmekteydiler. Sayın Baş, ne zaman Bağımsız Türkiye Partisini kurduysa ve Genel Başkanı olsuysa, Onun etrafında estirilen iftira ve karalama kampanyaları daha da hız kazandı. Onun akademik kariyerinden tutun da, yazdığı şaheser niteliğindeki kitaplarına, aldığı ilmi ödüller ve unvanlara, ve hatta utanmadan aile mahremiyetine varıncaya kadar tartışma konusu yapıldı... Sayın Baş'ın ortaya koyduğu Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet Milli Devlet projeleriyle "dini ve milli bütünlüğümüzü" savunduğunu görenler, (aslında dinimize ve vatanımıza kast edenler) Sayın Baş'ı hedef tahtasına oturttular. Sayın Baş ve yakın arkadaşlarına ait olan ne kadar kurum ve işletme varsa hepsi yakın takibe alınarak adeta linç girişimlerinde bulundular. Bütün haksız uygulamalara rağmen Sayın Baş ve arkadaşları, hukuk dışı hiçbir hareket sergilemediler.Diyalog safsatasına ve küresel güçlere taşeronluk edenler, hedeflerine varmak için ne gerekiyorsa yapmaktan kaçınmadılar. Milletin kafasına öyle bir fitne yaydılar ki her yerde devlet ve milleti birbirine düşürmeye çalıştılar. Askerle sivil çatışmasını sağlamak için akla hayale gelmez fitne rüzgarları estirmeye çalıştılar. Ancak, hukuk insanı, bilge adam, vatana sevdalı, bayrak aşığı Sayın Haydar Baş, her zaman ve mekanda özünden, kimliğinden taviz vermemiş, milli bütünlüğün tesisi için daima azim ve kararlılıkla yürümesini bilmiştir.(yarın devam edecek)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Namaz kulun Allah’a en yakın olduğu haldir / 08.04.2025
- Fatiha suresindeki Allah ile kul arasındaki sır / 07.04.2025
- Ahlak bulaşıcıdır / 05.04.2025
- Şevval ayında yapılacak ibadetler / 03.04.2025
- Bayram bize umut neşe getirsin / 30.03.2025
- Arayışa devam etmeliyiz / 29.03.2025
- Kadir Gecesi’ni nasıl değerlendirmeliyiz? / 26.03.2025
- Kadir Gecesi önemli bir fırsattır / 25.03.2025
- Zekât vermeyenleri bekleyen tehlikeler / 24.03.2025
- Zekat verenler kurtuluşa ermiştir / 23.03.2025
- Fatiha suresindeki Allah ile kul arasındaki sır / 07.04.2025
- Ahlak bulaşıcıdır / 05.04.2025
- Şevval ayında yapılacak ibadetler / 03.04.2025
- Bayram bize umut neşe getirsin / 30.03.2025
- Arayışa devam etmeliyiz / 29.03.2025
- Kadir Gecesi’ni nasıl değerlendirmeliyiz? / 26.03.2025
- Kadir Gecesi önemli bir fırsattır / 25.03.2025
- Zekât vermeyenleri bekleyen tehlikeler / 24.03.2025
- Zekat verenler kurtuluşa ermiştir / 23.03.2025