Eğrisi, doğrusu ile bir yılı daha geride bıraktık. Tarih zaman kulvarında akıp gidiyor. 2012'de her şey gönlünüzce olsun, sevgili okurlar. Ne zamandır yazmayı düşünüp de yazamadığım yazıların başında geliyordu, "Meclis Muhafız Taburu" başlıklı yazım. Gazetecilikteki pek de sevemediğim, şu zamanlama olgusu bir tarafa, hemen yayınlamalıydım bu yazıyı? Olmadı, olamadı Türk Cumhuriyet tarihindeki yerini kanıyla yaratan bu Tabur'dan özür diliyorum. Türk Milli Mücadele Tarihini yapan TBMM Muhafız Taburunun ebediyete intikal eden şehit ve gazileri önünde tazimle eğiliyorum. 91 yıllık Meclis Teşkilat Yasası'nın değişmesinin hemen ardından 18 Aralık 2011 tarihinde Muş eski Milletvekili Nazmi Önder'in cenaze töreninde asker uygulaması kalktı ve mavi elbiseli polis tören takımı müteveffa milletvekilinin tabutunu omuzlayıp Meclis protokolünün önünde taşıdı. Hemen bu törenin arkasından ilk olarak Meclis Taburunun tabelası indirildi. Oysa Meclis Muhafız Taburu, 1937-38 Dersim Harekâtına Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı katıldığında Meclis ile birlikte Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk'ün güvenliğini de sağlamıştı. 91 yıldır şanlı görevine yaraşır bir şekilde bir devir teslim töreni yapılmadan tabelasının saygısızca indirilişini anlatacak söz bulamıyorum. Sonradan bir şeyler düşünüldü ki, göstermelik bir tören yapıldı. Askerler çoktan meclisi terk etmişlerdi bile. Sadece bu kadar mı? Hayır hayır? Ne yazık ki akademisyen bir yazarın "Muhafız Taburu ayrıldıktan sonra onun binaları başka bir amaç için kullanmamalı; mutlaka yıkmalı" diyecek kadar ahde vefasızlığı hiç mi ama hiç hak etmedi. Nedir bu, halkın içerisinden çıkmış askeriyeye karşı gösterilen nefret. Birilerinde Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı ne kadar çok nefret biriktirilmiş, sevgili okurlar, farkında mısınız? Ama neyleyim ki bütün bunlar gerçek? Bilirsiniz, karşılaşmışsınızdır gerçek sevginin yanında bol miktarda da sahtesi de olur. Ama ben, nefrete sevgiden daha fazla güvenirim, çünkü nefretin sahtesi olmaz. Kurtuluş Savaşında cepheden cepheye, isyandan isyana koşturulan eşi menendi bulunmayan bu taburumuza, hem de anayasamıza göre Başkomutan Abdullah Gül'ü korumakla görevli Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı kuruluşundaki bu tabura gösterilen erdemsizliği gördükten sonra, sizlerin aklına başkaca bir sözcük geliyor mu? ABD'nin yurt dışındaki büyükelçilikleri dahil tüm misyon binaları Amerikan Deniz Piyade Birlikleri, yani askerler tarafından korunur, demokrasi adına hiç kimse de onların bu görevlerinden dolayı ıskat edilmesini akıllarının ucundan bile geçirmez. Doğrusu budur. Her yıl yüzlerce milyon dolar, Vietnam'da kaybolan askerlerin kemiklerinin bulunması için ABD savunma bütçesine ödenek konulur. Amerikan Havayollarında üniformalı rütbesiz askeri yolcuların alkışlarıyla uçağa ilk önce bindirilir. Yapılanlar, Amerikan ulusunun kendi askerine gösterdiği sevginin bir tezahürüdür. Bütün bunlardan sonra, göstermelik devir teslim töreninde bile "meşru"luğu tartışılan halkın gönlünde taht kuran, gözbebeğimiz 'Meclis Muhafız Taburu'na karşı yapılan bu saygısızlıkları sizler içinize sindirebildiniz mi? Yoksa içinizden ığıl ığıl bir şeyler mi aktı, sevgili okurlar.
Prof. Dr. Esat Arslan / diğer yazıları
- Meclis Muhafız Taburu / 03.01.2012
- Durup, anlamak / 30.12.2011
- AUK'a bir öneri de benden / 27.12.2011
- İflas eden sıfır sorun politikası / 22.12.2011
- Tarihten ders almak ya da almamak / 16.12.2011
- Neden Vizyoner' / 13.12.2011
- Varlık Vergisi Kanunu'nun 69. Yılı / 06.12.2011
- Rû Be Rû / 02.12.2011
- Turpun Büyüğü Heybede / 29.11.2011
- Dersim 1937-38 / 26.11.2011
- Durup, anlamak / 30.12.2011
- AUK'a bir öneri de benden / 27.12.2011
- İflas eden sıfır sorun politikası / 22.12.2011
- Tarihten ders almak ya da almamak / 16.12.2011
- Neden Vizyoner' / 13.12.2011
- Varlık Vergisi Kanunu'nun 69. Yılı / 06.12.2011
- Rû Be Rû / 02.12.2011
- Turpun Büyüğü Heybede / 29.11.2011
- Dersim 1937-38 / 26.11.2011