Ülkemiz sorunlar yumağı haline geldi. Devlet millet bütünlüğü her gün yara almakta, barış ortamından çok çatışma ortamı tırmanmaktadır. Gidilen yolda devam edilirse, sorunlar artarak devam edecektir. Çünkü sorunun kendisi, gidilen yoldan kaynaklanmaktadır.
Geçtiğimiz gün gerçekleşen BTP İstanbul il kongresinde BTP lideri Prof. Dr. Haydar Baş yaptığı değerlendirmelerde ekonomiden siyasete, hemen her konuda tespit ve çözüm önerilerini dile getirdiler.
Prof. Dr. Haydar Baş, özellikle terör konusunda çok önemli açıklamalarda bulundu. "Bizim dışımızda bu terörü çözecek bir Allah kulu yok, bunu bilin. Allah'ın izniyle bunu çözecek tek irade Bağımsız Türkiye Partisi iradesidir" diyerek başladı. Daha sonra da "Problemlerin kaynağı bu iktidardır" ifadesini kullandı.
"Terörü bu noktaya getiren şartlar hepinizce malumdur. Neden böyle söylüyorum? Açılım adı altında bir yola çıkıldı, bütün mayın tarlaları vücuda geldi. Caddeler, sokaklar ve hatta evler mayın tarlasına dönüştürüldü. Ondan sonra da bu açılımın işe yaramayacağını anlayınca açılımın zıddı olan bomba ile topla, tüfekle bir bölgeyi yok etme hareketine geçildi. Dünyada ben görmüş değilim, bir devlet ki kendi milletine savaş ilan ediyor, onunla savaşıyor. Böyle bir şey olamaz. Bu sorunu hukuk yoluyla halletme şartı ve mecburiyeti vardır. Bugün maalesef biz bunu göremiyoruz. Bu iktidarın da bu işi halletmesi asla mümkün değildir çünkü problemlerin bizzat kaynağı kendileridir."
Sayın Baş'ın bu ifadelerinin gerçeğin ta kendisi olduğunu anlamak için sadece yakın tarihi aklıselim bir mantıkla gözden geçirmek yeterlidir.
Türkiye'nin nereden nereye geldiğini, Sayın Baş'ın ne demek istediğini anlamak için yaşananları "açılım sürecinden önceki dönem", "açılım sürecinden sonraki dönem" diye iki kısma ayırmak lazımdır.
Açılım süreci başlamadan önce Türkiye de terör olayları gözle görülebilir bir şekilde azalmış, en azından kontrol altına alınmıştı. Terör örgütü, dağda hâkim şehirde mahkûm konumundaydı?
Açılım süreci başladıktan sonra iktidar sahipleri devletimizin birçok kırmızıçizgilerini değiştirmiş, dün kara dediğine bugün ak demek konumuna gelmiştir.
Hafızalarınızı zorlarsanız, neler olduğunu görmemek mümkün değildir. Hatırlamanız için yardımcı olalım:
Terör örgütü başının yıllardır "Kürt sorunu vardır" tezini bizatihi iktidarın başı konumunda olan kişiler dillendirmeye başlamadı mı? Bu tez neredeyse iktidarın tezi konumuna gelmedi mi?
Terörün dağdan şehre inişine, şehir yapılanmasına, silahlanmasına, güç toplamasına göz yumulmadı mı?
Elde ettikleri güç sayesinde daha önce dağda hâkim şehirde mahkûm olan terör örgütü; şehirde de hâkim konumuna gelmedi mi?
Elbette şu anda kahraman ordumuz ve emniyet mensuplarımız terörle canlarıyla, kanlarıyla bir mücadele ortaya koymaktadırlar. Ancak şu anda verilen bu mücadele; yaşananların iktidarın beceriksizliğinden kaynaklandığı gerçeğini ortadan kaldırmaz.
Bu sebeple Sayın Baş'ın "Problemlerin kaynağı bu iktidardır" sözü çok önemlidir.
Problemin kaynağı belli, çözüm de bellidir. Problem, iktidarın kendisi; çözüm Prof. Dr. Haydar Baş'ın "Milli Ekonomi Modeli", "Sosyal Devlet Milli Devlet" teziyle şekillenen Bağımsız Türkiye Partisi iradesidir.
Geçtiğimiz gün gerçekleşen BTP İstanbul il kongresinde BTP lideri Prof. Dr. Haydar Baş yaptığı değerlendirmelerde ekonomiden siyasete, hemen her konuda tespit ve çözüm önerilerini dile getirdiler.
Prof. Dr. Haydar Baş, özellikle terör konusunda çok önemli açıklamalarda bulundu. "Bizim dışımızda bu terörü çözecek bir Allah kulu yok, bunu bilin. Allah'ın izniyle bunu çözecek tek irade Bağımsız Türkiye Partisi iradesidir" diyerek başladı. Daha sonra da "Problemlerin kaynağı bu iktidardır" ifadesini kullandı.
"Terörü bu noktaya getiren şartlar hepinizce malumdur. Neden böyle söylüyorum? Açılım adı altında bir yola çıkıldı, bütün mayın tarlaları vücuda geldi. Caddeler, sokaklar ve hatta evler mayın tarlasına dönüştürüldü. Ondan sonra da bu açılımın işe yaramayacağını anlayınca açılımın zıddı olan bomba ile topla, tüfekle bir bölgeyi yok etme hareketine geçildi. Dünyada ben görmüş değilim, bir devlet ki kendi milletine savaş ilan ediyor, onunla savaşıyor. Böyle bir şey olamaz. Bu sorunu hukuk yoluyla halletme şartı ve mecburiyeti vardır. Bugün maalesef biz bunu göremiyoruz. Bu iktidarın da bu işi halletmesi asla mümkün değildir çünkü problemlerin bizzat kaynağı kendileridir."
Sayın Baş'ın bu ifadelerinin gerçeğin ta kendisi olduğunu anlamak için sadece yakın tarihi aklıselim bir mantıkla gözden geçirmek yeterlidir.
Türkiye'nin nereden nereye geldiğini, Sayın Baş'ın ne demek istediğini anlamak için yaşananları "açılım sürecinden önceki dönem", "açılım sürecinden sonraki dönem" diye iki kısma ayırmak lazımdır.
Açılım süreci başlamadan önce Türkiye de terör olayları gözle görülebilir bir şekilde azalmış, en azından kontrol altına alınmıştı. Terör örgütü, dağda hâkim şehirde mahkûm konumundaydı?
Açılım süreci başladıktan sonra iktidar sahipleri devletimizin birçok kırmızıçizgilerini değiştirmiş, dün kara dediğine bugün ak demek konumuna gelmiştir.
Hafızalarınızı zorlarsanız, neler olduğunu görmemek mümkün değildir. Hatırlamanız için yardımcı olalım:
Terör örgütü başının yıllardır "Kürt sorunu vardır" tezini bizatihi iktidarın başı konumunda olan kişiler dillendirmeye başlamadı mı? Bu tez neredeyse iktidarın tezi konumuna gelmedi mi?
Terörün dağdan şehre inişine, şehir yapılanmasına, silahlanmasına, güç toplamasına göz yumulmadı mı?
Elde ettikleri güç sayesinde daha önce dağda hâkim şehirde mahkûm olan terör örgütü; şehirde de hâkim konumuna gelmedi mi?
Elbette şu anda kahraman ordumuz ve emniyet mensuplarımız terörle canlarıyla, kanlarıyla bir mücadele ortaya koymaktadırlar. Ancak şu anda verilen bu mücadele; yaşananların iktidarın beceriksizliğinden kaynaklandığı gerçeğini ortadan kaldırmaz.
Bu sebeple Sayın Baş'ın "Problemlerin kaynağı bu iktidardır" sözü çok önemlidir.
Problemin kaynağı belli, çözüm de bellidir. Problem, iktidarın kendisi; çözüm Prof. Dr. Haydar Baş'ın "Milli Ekonomi Modeli", "Sosyal Devlet Milli Devlet" teziyle şekillenen Bağımsız Türkiye Partisi iradesidir.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Tebliğ ve sâlih amel ilişkisi / 23.11.2024
- Ehl-i Beyt’in tebliğ anlayışı / 22.11.2024
- Güzel ahlak ve tebliğ ilişkisi / 21.11.2024
- Tebliğin en etkili yolu lisanıhâldir / 20.11.2024
- Tebliğ metodu hakkında bilinmesi gerekenler / 19.11.2024
- Abese suresinden alınacak dersler / 18.11.2024
- Atatürk sevgisinin önünde kimse duramayacaktır / 16.11.2024
- Atatürk’ün mersiye yazdığını duydunuz mu? / 15.11.2024
- Demokratik Krallık hakkında / 14.11.2024
- Atatürk, Allah’a dua ederek yardım isterdi / 13.11.2024
- Ehl-i Beyt’in tebliğ anlayışı / 22.11.2024
- Güzel ahlak ve tebliğ ilişkisi / 21.11.2024
- Tebliğin en etkili yolu lisanıhâldir / 20.11.2024
- Tebliğ metodu hakkında bilinmesi gerekenler / 19.11.2024
- Abese suresinden alınacak dersler / 18.11.2024
- Atatürk sevgisinin önünde kimse duramayacaktır / 16.11.2024
- Atatürk’ün mersiye yazdığını duydunuz mu? / 15.11.2024
- Demokratik Krallık hakkında / 14.11.2024
- Atatürk, Allah’a dua ederek yardım isterdi / 13.11.2024