Dünkü yazımızda "8.5 milyar dolarlık kredinin şartı Mehmetciğimizin kanı mı?" sorusuna devletin ve siyasi iktidarın cevap vermesini istemiştik.
Askeri kanattan gelen cevaplar çelişkili, iktidar partisinden gelen cevaplar ise "şecaat arzaderken sirkatin söyler" cinsinden.
Önce kredinin şartı olarak Kuzey Irak'a girmemesi istenen hatta Kuzey Irak'tan çıkarılıp Orta Irak'a yerleştirilmek istenen Türk Ordusu'nun tepkilerini irdeleyelim.
Askeri cenah ekonomik krediye siyasi şart koyulmasından rahatsız gözükmesine rağmen Irak'a asker göndermekten yana. Hatta o kadar ki, bazı gazeteciler hükümetin yeni tezkereyi çıkarmaması halinde darbeden söz etmeye başladılar.
Gerçekten de askeri cenahın bakışı hayli enteresan.
Yeni yasama yılının açılışı dolayısı ile Meclis Başkanlığı'nın verdiği resepsiyona katılan komutanlar hep bir ağızdan ABD'nin 8.5 milyar dolarlık kredi karşılığında Türk askerinin Kuzey Irak'a müstakilen girmemesi, hatta mefhumu muhalifinden bir an evvel Kuzey Irak'tan çıkması şartını koymasına tepki gösterdiler.
Genel Kurmay Başkanı Özkök, "Hükümet bize sormadı, haberimiz yok" , İkinci Başkan "İnternetten öğrendik", Kara Kuvvetleri Komutanı "Halkımız gibi rahatsızız" diye tepki gösterdi.
Ancak Türkiye'nin güvenliği için K.Irak'ta varoluşuna tahammül edilmeyen askerimizin, ABD çıkarlarını korumak için Orta Irak bataklığına sürüklenmesine aynı tepkiyi göstermediler.
Tam aksine Irak'a gitmek için gerekli temasların sürdürüldüğünü ifade ettiler.
Son günlerde ABD ile yürütülen PKK'yı tasfiye etme temaslarında iyi bir noktaya gelindiği haberleri yayınlayarak kamuoyunun gazı alınıyor.
Oysa milletimiz Süleymaniye'deki çuval hadisesinden sonra şu gerçeği çok iyi gördü; ABD Kuzey Irak'ta PKK'nın değil Türk askerinin elini kolunu bağladı ve çuvala koydu.
Kredi anlaşması sayesinde K.Irak'taki Mehmetciğimizin bir kısmı Türkiye'ye bir kısmı suikastlerin yoğunlaştığı ölüm üçgenine gönderilecek.
Kredi anlaşması K.Irak'taki Mehmetciğimizin "eve dönüşü" anlaşmasıdır.
Tezkere de, Mehmetciğimizin ABD çıkarları için "ölüme yürüyüşü" olacaktır.
Bunları ben söylemiyorum. Birinci iddia ABD'nin Stratejik Etütler Merkezi'nin tesbitidir.
"Türk askerinin K.Irak'tan çıkması gerekecek, bunun yerine Türk askerleri Bağdat yakınındaki tehlikeli Sünni üçgenine gönderilecek".
Ve Emekli Orgenarel Kemal Yavuz: "8.5 milyar dolarlık kredi karşılığında, Mehmetciğimizin kanı pazarlanıyor".
İktidarın tavrını yarın irdeleyeceğiz.
Askeri kanattan gelen cevaplar çelişkili, iktidar partisinden gelen cevaplar ise "şecaat arzaderken sirkatin söyler" cinsinden.
Önce kredinin şartı olarak Kuzey Irak'a girmemesi istenen hatta Kuzey Irak'tan çıkarılıp Orta Irak'a yerleştirilmek istenen Türk Ordusu'nun tepkilerini irdeleyelim.
Askeri cenah ekonomik krediye siyasi şart koyulmasından rahatsız gözükmesine rağmen Irak'a asker göndermekten yana. Hatta o kadar ki, bazı gazeteciler hükümetin yeni tezkereyi çıkarmaması halinde darbeden söz etmeye başladılar.
Gerçekten de askeri cenahın bakışı hayli enteresan.
Yeni yasama yılının açılışı dolayısı ile Meclis Başkanlığı'nın verdiği resepsiyona katılan komutanlar hep bir ağızdan ABD'nin 8.5 milyar dolarlık kredi karşılığında Türk askerinin Kuzey Irak'a müstakilen girmemesi, hatta mefhumu muhalifinden bir an evvel Kuzey Irak'tan çıkması şartını koymasına tepki gösterdiler.
Genel Kurmay Başkanı Özkök, "Hükümet bize sormadı, haberimiz yok" , İkinci Başkan "İnternetten öğrendik", Kara Kuvvetleri Komutanı "Halkımız gibi rahatsızız" diye tepki gösterdi.
Ancak Türkiye'nin güvenliği için K.Irak'ta varoluşuna tahammül edilmeyen askerimizin, ABD çıkarlarını korumak için Orta Irak bataklığına sürüklenmesine aynı tepkiyi göstermediler.
Tam aksine Irak'a gitmek için gerekli temasların sürdürüldüğünü ifade ettiler.
Son günlerde ABD ile yürütülen PKK'yı tasfiye etme temaslarında iyi bir noktaya gelindiği haberleri yayınlayarak kamuoyunun gazı alınıyor.
Oysa milletimiz Süleymaniye'deki çuval hadisesinden sonra şu gerçeği çok iyi gördü; ABD Kuzey Irak'ta PKK'nın değil Türk askerinin elini kolunu bağladı ve çuvala koydu.
Kredi anlaşması sayesinde K.Irak'taki Mehmetciğimizin bir kısmı Türkiye'ye bir kısmı suikastlerin yoğunlaştığı ölüm üçgenine gönderilecek.
Kredi anlaşması K.Irak'taki Mehmetciğimizin "eve dönüşü" anlaşmasıdır.
Tezkere de, Mehmetciğimizin ABD çıkarları için "ölüme yürüyüşü" olacaktır.
Bunları ben söylemiyorum. Birinci iddia ABD'nin Stratejik Etütler Merkezi'nin tesbitidir.
"Türk askerinin K.Irak'tan çıkması gerekecek, bunun yerine Türk askerleri Bağdat yakınındaki tehlikeli Sünni üçgenine gönderilecek".
Ve Emekli Orgenarel Kemal Yavuz: "8.5 milyar dolarlık kredi karşılığında, Mehmetciğimizin kanı pazarlanıyor".
İktidarın tavrını yarın irdeleyeceğiz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
İbrahim Berk / diğer yazıları
- Cübbe düştü haç göründü / 07.01.2020
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014