Son birkaç gündür bu sütunu takip edenler, yazının başlığı ile demek istediğimizi hemen anlamışlardır.Son günlerde Erzurum'da, duyarlı yerel medyada Palandöken Dağlarının meşhur fırtınaları yaşanıyor."Abant Platformu" dedikleri toplantılar dizisinin dokuzuncusunun Erzurum'da yapılacak olması, vatan, bayrak, bağımsızlık, dadaşlık, delikanlılık konularında hassas olan tüm Erzurumluların beyninde şimşekler çakıyor, fırtınalar koparıyor.Onursal başkanlığını Fethullah Gülen'in yaptığı Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın kurulduğu günden beri yaptıklarını bilen hemşehrilerimiz, endişelerini ve tepkilerini başlıktaki cümle ile özetliyorlar: Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir.İster vakıf adı ile, ister "Abant Platformu" ismi ile olsun, bu arkadaşların içerde ve dışarda yaptıkları, yapacaklarının habercisidir, diyorlar. Bugüne kadar yaptıklarından ülkemiz zarar gördük. Yarın yapacaklarından şehrimiz ne yarar görsün, diye soruyorlar.Güzel Anadolumu'zun dört bir yanında, PKK terörünün şehid ettiği Mehmetçiklerin tabutlarının taşındığı bir ortamda, Zaman gazetesi, Mahçupyan'ın ağzından şunları yayınlayabiliyor ve hiçbir hicap duymuyorsa, gazetesinden de, televizyonundan da, vakfından da bu millete hiçbir hayır gelmez.Buyurun, Zaman gazetesi, tarih 20 Mayıs 2005:"... AİHM kararı, Türkiye'nin önünde bir çok teknik seçenek çıkaran bir yaklaşımı tercih ederek; gerçekte Türkiye'yi kollamıştır. Eğer istenseydi, yargılamanın tekrarını özelikle vurgulayan bir ifade kullanabilirdi. AİHM'nin böyle bir dil kullanması ise şaşırtıcı olmazdı; çünkü Öcalan davası açıkça adil yargıyı ihlal eden yönlere sahipti. Askeri yargıcın varlığından iddianamenin sanık avukatlarına geç verilmesine; savunma süresinin kısıtlı tutulmasından sanığın avukatları ile görüşmesinin engellemesine kadar bir çok husus, bu davanın adil yargı kriterlerinin dışında olduğunu göstermekte. Diğer bir deyişle Öcalan davası, uluslararası hukuki dille söylendiğinde bağımsız ve tarafsız olduğu kuşkulu bir mahkemede, sanığa 'kötü muamele' edilerek gerçekleşmiştir".Kendi adıma ve gazetem adına, bu satırların sütunumda yayınlanmasından ötürü, bu aziz milletimden özellikle şehid analarından, ailelerinden özür diliyorum.Zaman gazetesi, böyle yazıyı yayınladığı için hicap duydu mu bilmiyorum, gazetesini Amerika'dan takip eden Fethullah Gülen, Mahçupyan'ın bu yazısını nasıl karşıladı bilmiyorum. Fakat şunu biliyorum; bu ve benzeri çam devirmelerden ötürü yüzlerce Erzurumlu dadaş delikanlı Zaman gazetesi aboneliğini iptal ettirdi ve her platformda nefretini dile getiriyor.Değerli okuyucular, siz şu satırları okuduğunuz saatlerde dahi Mehmetciklerimizin tabutları taşınıyor, ülkenin dört bir yanına onbinlerin katiline 'kötü muamele' yapıldığına dair Zaman gazetesi yazılar yayınlıyor.Şimdi, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın, meşhur Abant'çıların yazılı medyadaki sözcüsünün Zaman gazetesi olduğunu bilen dadaşlar soruyor; hangi yüzle Erzurum'a gelip de program yapacaksınız? Bütün yaptıklarınız, yazdıklarınız ortada.Analar, gencecik civanlarının tabutlarının başında feryad ederken, siz, Abantçılar, siz Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı, siz Fethullah Gülen, gazetenizde, teröristbaşının, bebek katilinin, yargılama sırasında 'kötü muamele' gördüğüne dair yazılar yayınlıyorsunuz. Bu milletin fitresi ile, zekatıbağışı ile çıktığınız kulelerinizde, anaların gözyaşları ile, yürek yangınları ile alay ediyorsunuz.Diyalog dediğiniz bu ise istemiyoruz, kalsın. Diyalog, bu milletin, bu vatanın düşmanları ile el ele, kol kola dolaşmak, milletten alıp milletin düşmanlarını beslemek ise istemiyoruz, kalsın. Diyalog, bin yıldır Tevhid inancının mümesilliğini liyakatla yapmış, hilal uğruna nice güneşlerini batırmış olan bu aziz millete kilise, çan, papaz, haç servisi yapmak ise istemiyoruz kalsın.Diyalog, bu milletin milli reflekslerini bitirmek, dini hassasiyetlerini dumura uğratmak ise, istemiyoruz kalsın.Diyalog eğer, kendinizi kendinizi sorumsuz adderek, devletin üstünde farzederek, toplantılarınızda Fener Rum patriğini evrensel ilan etmek ise, ezan ile çanı beraber yayınlamak ise, cümle papazları sırat köprüsünden geçirmek ise istemiyoruz kalsın.Evet, Erzurum tedirgin, Erzurum'da zemheri ayında Palandökenler'in tepesindeki fırtınalara benzer fırtınalar esiyor ve dadaşlar perşembenin gelişi çarşambadan bellidir diyerek, küresel güçlerin, haçlıların kirli emellerinin konuşulduğu bir mekan olmak istemiyoruz diyorlar.Nene Hatun'un mezarına nasıl gideriz sonra?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Tuttuğumuz oruç bizi tutamıyorsa… / 06.03.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Tuttuğumuz oruç bizi tutamıyorsa… / 06.03.2025