Sonbaharın son demleriyle esip geçti bir Muharrem daha... "Kerbela matemi tek bir güne yahut tek bir aya sığdırılamaz" deriz, bu doğru. Fakat gerçekten de dediğimiz gibi tek bir günün yahut tek bir ayın ötesine geçecek mi tuttuğumuz matem? Acının mateme bürünmüş derin hüznünü Muharrem ayı dışında diğer aylarda da hissedebilecek miyiz? Telaffuzu kolay olan lakin yaşaması iman kuvveti gerektiren o Hüseynî duruşu bir gün değil bir ömür sergileyebilecek miyiz?Bâtılın karşısında, hakkın safında can pahasına da olsa cesurca durmanın en müşahhas örneğini kanının son damlasına kadar ortaya koyan İmam Hüseyin Efendimizi, bir gün değil bir ömür anmaktan ve anlamaktan uzak kalmamalıyız. Belki Muharrem ayında olduğu kadar yazılıp çizilmeyecek. Ama dile gelmese de, satırlara düşmese de; hakiki Ehl-i Beyt sevdalılarının gönlünde bu matem hep diri kalacak.İnsan susuz yaşayabilir mi? Yalnız su içerken bile Kerbela Gülü'nün susuz şehit edildiğini hatırımıza getirip onu bu şekilde şehit edenlere lanet okusak bu acının dinmesi, bu matem ateşinin sönmesi mümkün olabilir mi? Bitmek tükenmek bilmeyen bu acıyı bir de Fuzuli'nin dizelerinden okuyalım:"Ey Şah-ı Kerbela, bunca gam sana reva mı?Bunca bitmez dert, bunca elem sana reva mı?Ey Kerbela acılarının belası Hüseyn!Ey Kerbela belalarının müptelası Hüseyn!Gam pare pare bağrını yandırdı dağlar ile!Ey Al-i Aba bahçesinin kızıl lalesi Hüseyn!Son dize insanı can evinden vuruyor. Bir bahçe ki; Allah'ın en sevdiği, en değerli, en nadide çiçekleri orada. Ve bu bahçede beş çiçek var. Bunlardan biri Muhammed Mustafa (s.a.a.), biri Fâtımatü'z-Zehra, biri Aliyyü'l-Murteza, biri Hasanü'l-Mücteba biri de Hüseyin Şah-ı Şehid-i Kerbela?Tasavvufta lalenin yeri çok farklıdır. Allah'ın birliğini temsil eder laleler. Kızıl ise, ay yıldızlı bayrağımızda olduğu gibi kanın rengini temsil eder. Lale misali, Hak uğruna canını ortaya koyan, kanlara bulanan, "Ey Al-i Aba bahçesinin kızıl lalesi Hüseyn!"Peki, ya Âl-i Aba bahçesinin diğer çiçekleri? "Niçin Aşura günü ağlama, sızlama, musibet ve matem günü oldu da diğerlerinin şehadete erdiği gün böyle olmadı?" Bu soru İmam Ca'fer-i Sâdık'a sorulmuş. Bakın İmam ne cevap vermiş:"Hüseyin'in şehit edildiği günün musibeti diğer günlerden daha büyüktür. Çünkü Allah'ın en üstün kulları olan Ashab-ı Kisa bu beş zattan ibaretti. Resûlullah (s.a.a.) vefat ettiğinde, halkın acılarını paylaşıp teselli bulabilecekleri ve başvurabilecekleri dört zat kalmıştı. Böylece birisi Allah'ın rahmetine kavuşsa dahi bir diğerinin hayatta olması herkes için teselli kaynağı idi. Fakat Hz. Hüseyin katledildiğinde, halkın acılarını dindirecek Ashab-ı Kisa'dan hiç kimse kalmamıştı. Bu yüzden onun gitmesi hepsinin gitmesi, kalması da onların hepsinin kalması demekti. İşte bunun içindir ki Eba Abdillahi'l-Hüseyin'in şehit edildiği günün musibeti, diğerlerinin musibetinden daha büyük ve daha ağırdır."Şimdi bir kez daha kavramalıyız Kerbela'yı? Aşura günü geride kalmış olabilir, Muharrem ayı bitmiş olabilir. Fakat bitmeyen ve asla unutulmayan, bir gün değil bir ömür tutacağımız bir matemimiz var! Aşkla ve imanla sergilenen; bir gün değil, bir ömür sürdüreceğimiz, sözde değil 'yaşayışta' bir Hüseynî duruşumuz var!Son sözler yine Fuzuli'den;"Hatıra getir ey Fuzuli, Âl-i Aba halini, eyle ah!Çünkü ah yıldırımları ile yakılır harmanlar dolusu günah!"
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Merve Aydın / diğer yazıları
- Ağlanacak olana ağlayalım / 25.10.2015
- Bir kutlu doğum günü / 08.07.2015
- Tek mutlu son / 02.07.2015
- Tek mutlu son / 01.07.2015
- Ramazan ayında kulun Hakka yönelişi / 20.06.2015
- Beşinci mevsim: Haydar Baş / 14.06.2015
- Kurtuluşun yolu belli / 06.06.2015
- Tüm engellemelere rağmen kazanılan gönüller / 31.05.2015
- Bütün ümidim gençliktedir / 21.05.2015
- Duma Duma dum! / 18.05.2015
- Bir kutlu doğum günü / 08.07.2015
- Tek mutlu son / 02.07.2015
- Tek mutlu son / 01.07.2015
- Ramazan ayında kulun Hakka yönelişi / 20.06.2015
- Beşinci mevsim: Haydar Baş / 14.06.2015
- Kurtuluşun yolu belli / 06.06.2015
- Tüm engellemelere rağmen kazanılan gönüller / 31.05.2015
- Bütün ümidim gençliktedir / 21.05.2015
- Duma Duma dum! / 18.05.2015