"Para basma enflasyon olur" yutturmacası artık tarih oldu.Küresel krizden kurtulmak için 42'yi aşkın ülke teşvik paketi açıkladı ve talebi teşvik etmek için birçoğu para basmaya yöneldiler.Esasen küresel krizin temelinde de bu yutturmacanın olduğunu görüyoruz.Talep için gerekli olan para faizsiz bir şekilde piyasaya sürülmediğinden, üstelik ürünlerin talep edilmesinde faizli kredi alımları teşvik edildiğinden sistem tıkandı ve tüketici faiz yükü altında ezildi kaldı.Neticede faizin de bir bedeli var ve krediyle borçlanan bir kişi için, eğer geliri gittikçe daralıyorsa, bir süre sonra faiz en önemli gider kalemi oluveriyor.Buna ilaveten ülkeler kendi yerli kaynaklarıyla değil de sürdürülebilir borçlanmayla ekonomilerini devam ettirmeye çalışıyorlarsa, bireysel faiz yükünün yanına bu genel borçlanmaların da faizi ekleniyor ve böylece hem devletin bireylere olan hizmeti daralıyor, hem de vergi yükü ağırlaşıyor.Devletin yükümlülükleri her zaman milletin sırtındadır. Senyoraj yani para basma hakkını kullanmayan ülkeler borçlanmanın faturasını her zaman vatandaşlarına kesmiştir.Prof. Dr. Haydar Baş'ın dünyaca ünlü Milli Ekonomi Modeli'nde (MEM) paraya getirilen misyon takdire şayandır.MEM'de para emeğin ve üretimin karşılığıdır, tahrik unsurudur. Ekonomide para amaç değil, ekonomik dengenin sağlanması için bir araçtır.Ekonomik denge ise üretim-tüketim dengesine bağlıdır. Üretim ve tüketimin dengede olduğu nokta enflasyonun sıfır olduğu noktadır.Ekonomide temel hedef o ülkede yaşayan tüm vatandaşların ayrım gözetilmeksizin ihtiyaçlarının sağlanmasıdır. Bütün bu değerlendirmeler hesaba katıldığında, "Para basma enflasyon olur" sözü oldukça soyut ve anlamsız kalmaktadır.Bu cümleyi sarfeden iradenin mutlaka şu soruya da cevap vermesi gerekmektedir: "Ne kadar para basılırsa enflasyon olur?"Dilerseniz bu konuyu bir misalle basitleştirelim.Su insan için vazgeçilmez bir gıdadır. Susuz kalan bir insanın yaşaması asla mümkün değildir.Şimdi biri kalkar da "Sakın su içme çatlarsın" dediğinde bunu nasıl karşılarsınız? Size bunu kim derse desin, kendisini ne olarak tanıtırsa tanıtsın hiç itibar edip dediğini yapar mısınız?Eğer bir insan ihtiyacının on misli su içtiğinde elbette ki çatlar, vücut dengesi bozulur, ama insanın günde en az 1.5-2 litreye ihtiyacı yok mudur?Yani su içme çatlarsın diyen kişilerin, sağlıklı olmak için gerekli içme miktarını da ortaya koymaları gerekiyor. Ve ardından da eklemeleri gerekiyor, "bundan azı ya da çoğu sana zararlıdır".Suyu az içersen, beynin, böbreğin, bağırsakların, kalbin kısaca bütün vücudun zarar görür. Aşırı içtiğin zaman da vücut dengesi allak bullak olur.Vücut için su, ya da damarlarda dolaşan kan ne ise bir ülkede para da odur.Su vücudun dengeli olması için gereklidir, para da ekonominin?Ülkemiz için ifade edersek, yıllarca "para basma enflasyon olur" diyerek bizi uyutanlar, ekonomik dengemizi tamamen bozdular ve bizi kendi kontrollerindeki suni solunuma, diyaliz makinelerine muhtaç kıldılar.İşte bu noktada Prof. Dr. Haydar Baş'ın MEM'i her şeyi yerli yerine koymasıyla oldukça büyük önem arzetmektedir.Prof. Dr. Baş, paranın piyasada ne kadar olması gerektiğini, ne kadar basılması ve de nereye sürülmesi gerektiğini bilimsel formülleriyle ortaya koymuştur. MEM'de maliyetsiz para yeri geldiğinde tüketimi, yeri geldiğinde de üretimi ayağa kaldırmalıdır ve piyasada dolanan para da her zaman maliyetsiz olmalıdır.Ve Prof. Dr. Baş, bu bilimsel gerçeklerden yola çıkarak, rahatlıkla, "şu kadar para basmak gerekmektedir, şu kadarı deflasyon, şu kadarı da enflasyon yapar" diyebilmektedir.Artık Türkiye olarak içimizden çıkan ve dünyanın 42 ülkesinin istifade ettiği bu bilimsel çözümü dikkate almamız gerekmektedir."Para basma enflasyon olur" yutturmacasını dünya tarihe gömmüştür, artık biz de gömmeliyiz.MEM'den istifade ederek parayı gerçek misyonuna kavuşturmalı ve de halkımızı aydınlık bir geleceğe taşımalıyız.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025