Radikal Gazetesi'nin manşetini okuyanın aksini anlaması mümkün değildir.
Üst başlık şöyle idi; II. Jean Paul hakkında gizli gerçekler.
Başlık ise; Papa Türk ve Müslümandı!
Alt başlık; Papa II. Jean Paul'ün kökenleri Türkiye'den Polanya'ya göç etmiş bir çifte dayanıyordu. Evde namazını kılarlar (cümle yanlış) dışarıda Katolik gibi görünürlerdi. Jean Paul'ün asıl adı ise Varol Yusuf'tu.
Bu başlığı okuyup da aksi bir kanaat taşımak, yazının metninde ironi yapılıyor zehabina kapılmak mümkün değil.
Başlık ile metnin tezat oluşturması da bizim medyaya has bir özellik olsa gerek.
İmdiii.
Peki ben bu başlığı, dolayısıyla da metni okuyup da mı yazımı yazdım.
Gülen'in "Rabbin aciz kulu" unvanıyla üstlendiği diyalog misyonu sonrası bolca şunu duymaya başlamıştık: Başta Papa olmak üzere bir çok papaz, haham, kardinal aslında birer "gizli Müslüman'dır, namazlarını kiliselerdeki özel yerlerde kılarlar." Tabii oruç tutup tutmadıkları konusunda masal uydurmaya gerek yok, çünkü oruç ancak Allah ile kul arasında malum olabilen bir ibadettir, aşikaresi olmadığı için, gizlisi de olmazdı.
Ben/biz yıllardır bunun yalan olduğunu söyledim/söyledik. Bu gibi iddiaların, "şartlara uydurulmuş misyonerlik" olan Dinlerarası Diyalog sürecini meşru ve makul göstermenin gereği olarak uydurulmuş bir yalan olduğunu her fırsatta söyledik. Biz yalan dedikçe bunun doğru olduğunu savunanlar işte o "sazanlamayı" yaptı ve doğruluklarına delil olarak da Lütfullah Göktaş'ı gösterdi.
15 Nisan 2005 tarihli yazımda ben Lütfullah Göktaş'ı hedef seçmem ya da eleştirmem söz konusu değildi. Öyle bir şey de yapmadım aslında. Ben, o tarihli yazımda, "Papa'nın gizli Müslümanlığı ve Türklüğü" konusunda bana e-mail yollayanlara ironi yapmıştım.
Sağolsun Sayın Göktaş duyarlılık gösterip bana bir tekzip gönderdi, ben de büyük bir gönül rahatlığıyla tekzibini yayınlıyorum. Söz konusu tekzibin, benden çok Papa'nın Türklüğünü ve Müslümanlığını tekzip ettiği için de ayrıca memnuniyet duyduğumu ifade edeyim.
TEKZİP METNİ
Sayın Müslüm Karabacak,
15 Nisan 2005'te Yeni Mesaj'da yayınlanan "Papa'nın 'Gizlenen Müslümanlığı' alenileşti!" başlıklı yazınızda, şahsıma atıfla gerçekle zerre kadar alakası bulunmayan görüşlerin serd edildiğini müşahade etmiş bulunmaktayım. Bunun da, 11 Nisan'da Radikal gazetesinde, "Papa Türk ve Müslümandı!" başlığıyla yayımlanmış ironik ve eleştirel yorumumu okumamanızdan; sadece başlıktan ve birkaç satırdan hareketle yanlış çıkarsamalarda bulunmanızdan kaynaklandığını dile getirmek zorundayım!
Nitekim, benim yazımda Papa'nın Türk ve Müslüman olduğu gibi bir iddia savunulmamaktadır. Tam tersine, söz konusu yorumum, Papalar vb. konularda Türk basınındaki yüzeysellikler ve garabetlere ilişkin bir eleştiri niteliğindedir. Yazımda, XXIII. Jean'a -sebepsiz yere- 'Türk Papa' etiketini yapıştırmayı becermiş Türk medyasının, bu gidişle II. Jean Paul'ü Müslüman dahi ilan edebileceği türünden bir tehlikeye işaret ediyorum ben! Bunun da ötesinde, yazıda apaçık belli olan ironiyi sezinleyemeyecek kişilerin bulunma ihtimalini göz önünde bulundurarak, bahse konu yorumumda, 'Meraklılara hamiş' başlığı altında okurlara şu uyarıyı da açıkça yapmış durumdayım: "Bu yazı, sadece, hal-i pürmelalimize değini meyanında kaleme alınmıştır. Papa'nın Türklüğünün de Müslümanlığının da aslı astarı yoktur. Sazanlık yapıp Papa'nın Katolikliğinden kuşkulanmaya niyetlenenlere ilanen duyurulur!... İşbu husus da, elin insanlarını allem edip kallem edip durduk yerde Türkleştirme veya Müslümanlaştırma meraklılarına tebliğ olunur!".
Binaenaleyh, yazınızda hakkımda ileri sürülen iddiların tam tersine, benim, birilerinin imdadına yetişme derdim bulunmadığı gibi, Papa'nın Türk ve Müslüman olduğunu savunmam gibi bir durumun söz konusu olmadığı apaçık ortadadır. Durumu okurlarınıza aktarmanız, yorumumdan hareketle şahsım adına yaptığınız yanlış ve yersiz çıkarsamaları düzeltmeniz için gereğini arz ederim.
Roma'dan selamlar ve esenlik dileklerimle..
Lütfullah GÖKTAŞ Gazeteci-Yazar NTV Roma Muhabiri
Göktaş'ın metni böyle.
Sayın Göktaş'a bu yanlış anlaşılmadan dolayı üzüntülerimi bildirir, kendilerine Türkiye'den selamlar ve esenlikler dilerim.
Bir dahi aşk-ı kalp ile
Anadolu'dan e-maille yazımı gönderince bazı aksaklıklar kaçınılmaz oluyor.
Dün çıkan yazım, önceki günkü yazımın devamıydı. Bir karışıklık oldu ve yazının can damarını oluşturan kısım eksik çıktı. O kısmı yerine monte ederek bir daha okuyun lütfen. Gülen'in mesajının son kelimesinden sonrasını yani.
...sunarım."
Gereksiz olmasına rağmen mesajın tamamını vermek zorunda kaldım. Bir takım akl-ı evvel tiplerin sağda solda; "mesaj bu kadar değildi, kestiler" deyip kafanızı karıştırmasın diye. Tıpkı, daha dün "Muhammed'e iman etmek şart değil, olsa olsa bir kemaldir, bir centilmenliktir" deyip, sonra sıkışınca da, göstermelik "Kutlu Doğum Haftası" organizeleri yapmak gibi.
Hz. Muhammed'e bu kadar sevdalı olan, Urfa'da, Mardin'de bunu niye yüksek sesle haykırmaz? Hazır değişik din mensupları bir araya gelmiş. Hazır, bütün sıkıntıları Hz. Muhammed'e iman edip etmemek olan bu tipler, "büyük bir gaye için(!) toplanmışken, insan bu fırsatı kaçırır mı hiç? Mümin kişi, imanında samimi olan insan onlara Hz. Muhammed(sav)'in yüceliğini anlatır ve sonra da O'na imana davet eder. Tıpkı "Ehl-i Kitab olan Yemen halkına" giden Hz. Muaz'ın yaptığı gibi. Hz. Muaz Ehl-i Kitab Yemen halkını önce "Kelime-i Şahadet getirmeye davet etmişti." Evet, Yüce Allah'ın kainatı yüzü-suyu hürmetine yarattığı Hz. Muhammed'e (as) bir kelimelik övgüyü bile çok gördü Gülen mesajında. Şimdi de Hz. Muhammed'e olan aşkını(!) CD'lere, kasetlere, sayfalara dökmeye başladı. Kaldı ki, Gülen'in ABD'deki ikametinin sağlıkla uzaktan yakından hiçbir ilgisi yoktur. Bunu da buraya ilave temekte fayda var..."
Üst başlık şöyle idi; II. Jean Paul hakkında gizli gerçekler.
Başlık ise; Papa Türk ve Müslümandı!
Alt başlık; Papa II. Jean Paul'ün kökenleri Türkiye'den Polanya'ya göç etmiş bir çifte dayanıyordu. Evde namazını kılarlar (cümle yanlış) dışarıda Katolik gibi görünürlerdi. Jean Paul'ün asıl adı ise Varol Yusuf'tu.
Bu başlığı okuyup da aksi bir kanaat taşımak, yazının metninde ironi yapılıyor zehabina kapılmak mümkün değil.
Başlık ile metnin tezat oluşturması da bizim medyaya has bir özellik olsa gerek.
İmdiii.
Peki ben bu başlığı, dolayısıyla da metni okuyup da mı yazımı yazdım.
Gülen'in "Rabbin aciz kulu" unvanıyla üstlendiği diyalog misyonu sonrası bolca şunu duymaya başlamıştık: Başta Papa olmak üzere bir çok papaz, haham, kardinal aslında birer "gizli Müslüman'dır, namazlarını kiliselerdeki özel yerlerde kılarlar." Tabii oruç tutup tutmadıkları konusunda masal uydurmaya gerek yok, çünkü oruç ancak Allah ile kul arasında malum olabilen bir ibadettir, aşikaresi olmadığı için, gizlisi de olmazdı.
Ben/biz yıllardır bunun yalan olduğunu söyledim/söyledik. Bu gibi iddiaların, "şartlara uydurulmuş misyonerlik" olan Dinlerarası Diyalog sürecini meşru ve makul göstermenin gereği olarak uydurulmuş bir yalan olduğunu her fırsatta söyledik. Biz yalan dedikçe bunun doğru olduğunu savunanlar işte o "sazanlamayı" yaptı ve doğruluklarına delil olarak da Lütfullah Göktaş'ı gösterdi.
15 Nisan 2005 tarihli yazımda ben Lütfullah Göktaş'ı hedef seçmem ya da eleştirmem söz konusu değildi. Öyle bir şey de yapmadım aslında. Ben, o tarihli yazımda, "Papa'nın gizli Müslümanlığı ve Türklüğü" konusunda bana e-mail yollayanlara ironi yapmıştım.
Sağolsun Sayın Göktaş duyarlılık gösterip bana bir tekzip gönderdi, ben de büyük bir gönül rahatlığıyla tekzibini yayınlıyorum. Söz konusu tekzibin, benden çok Papa'nın Türklüğünü ve Müslümanlığını tekzip ettiği için de ayrıca memnuniyet duyduğumu ifade edeyim.
TEKZİP METNİ
Sayın Müslüm Karabacak,
15 Nisan 2005'te Yeni Mesaj'da yayınlanan "Papa'nın 'Gizlenen Müslümanlığı' alenileşti!" başlıklı yazınızda, şahsıma atıfla gerçekle zerre kadar alakası bulunmayan görüşlerin serd edildiğini müşahade etmiş bulunmaktayım. Bunun da, 11 Nisan'da Radikal gazetesinde, "Papa Türk ve Müslümandı!" başlığıyla yayımlanmış ironik ve eleştirel yorumumu okumamanızdan; sadece başlıktan ve birkaç satırdan hareketle yanlış çıkarsamalarda bulunmanızdan kaynaklandığını dile getirmek zorundayım!
Nitekim, benim yazımda Papa'nın Türk ve Müslüman olduğu gibi bir iddia savunulmamaktadır. Tam tersine, söz konusu yorumum, Papalar vb. konularda Türk basınındaki yüzeysellikler ve garabetlere ilişkin bir eleştiri niteliğindedir. Yazımda, XXIII. Jean'a -sebepsiz yere- 'Türk Papa' etiketini yapıştırmayı becermiş Türk medyasının, bu gidişle II. Jean Paul'ü Müslüman dahi ilan edebileceği türünden bir tehlikeye işaret ediyorum ben! Bunun da ötesinde, yazıda apaçık belli olan ironiyi sezinleyemeyecek kişilerin bulunma ihtimalini göz önünde bulundurarak, bahse konu yorumumda, 'Meraklılara hamiş' başlığı altında okurlara şu uyarıyı da açıkça yapmış durumdayım: "Bu yazı, sadece, hal-i pürmelalimize değini meyanında kaleme alınmıştır. Papa'nın Türklüğünün de Müslümanlığının da aslı astarı yoktur. Sazanlık yapıp Papa'nın Katolikliğinden kuşkulanmaya niyetlenenlere ilanen duyurulur!... İşbu husus da, elin insanlarını allem edip kallem edip durduk yerde Türkleştirme veya Müslümanlaştırma meraklılarına tebliğ olunur!".
Binaenaleyh, yazınızda hakkımda ileri sürülen iddiların tam tersine, benim, birilerinin imdadına yetişme derdim bulunmadığı gibi, Papa'nın Türk ve Müslüman olduğunu savunmam gibi bir durumun söz konusu olmadığı apaçık ortadadır. Durumu okurlarınıza aktarmanız, yorumumdan hareketle şahsım adına yaptığınız yanlış ve yersiz çıkarsamaları düzeltmeniz için gereğini arz ederim.
Roma'dan selamlar ve esenlik dileklerimle..
Lütfullah GÖKTAŞ Gazeteci-Yazar NTV Roma Muhabiri
Göktaş'ın metni böyle.
Sayın Göktaş'a bu yanlış anlaşılmadan dolayı üzüntülerimi bildirir, kendilerine Türkiye'den selamlar ve esenlikler dilerim.
Bir dahi aşk-ı kalp ile
Anadolu'dan e-maille yazımı gönderince bazı aksaklıklar kaçınılmaz oluyor.
Dün çıkan yazım, önceki günkü yazımın devamıydı. Bir karışıklık oldu ve yazının can damarını oluşturan kısım eksik çıktı. O kısmı yerine monte ederek bir daha okuyun lütfen. Gülen'in mesajının son kelimesinden sonrasını yani.
...sunarım."
Gereksiz olmasına rağmen mesajın tamamını vermek zorunda kaldım. Bir takım akl-ı evvel tiplerin sağda solda; "mesaj bu kadar değildi, kestiler" deyip kafanızı karıştırmasın diye. Tıpkı, daha dün "Muhammed'e iman etmek şart değil, olsa olsa bir kemaldir, bir centilmenliktir" deyip, sonra sıkışınca da, göstermelik "Kutlu Doğum Haftası" organizeleri yapmak gibi.
Hz. Muhammed'e bu kadar sevdalı olan, Urfa'da, Mardin'de bunu niye yüksek sesle haykırmaz? Hazır değişik din mensupları bir araya gelmiş. Hazır, bütün sıkıntıları Hz. Muhammed'e iman edip etmemek olan bu tipler, "büyük bir gaye için(!) toplanmışken, insan bu fırsatı kaçırır mı hiç? Mümin kişi, imanında samimi olan insan onlara Hz. Muhammed(sav)'in yüceliğini anlatır ve sonra da O'na imana davet eder. Tıpkı "Ehl-i Kitab olan Yemen halkına" giden Hz. Muaz'ın yaptığı gibi. Hz. Muaz Ehl-i Kitab Yemen halkını önce "Kelime-i Şahadet getirmeye davet etmişti." Evet, Yüce Allah'ın kainatı yüzü-suyu hürmetine yarattığı Hz. Muhammed'e (as) bir kelimelik övgüyü bile çok gördü Gülen mesajında. Şimdi de Hz. Muhammed'e olan aşkını(!) CD'lere, kasetlere, sayfalara dökmeye başladı. Kaldı ki, Gülen'in ABD'deki ikametinin sağlıkla uzaktan yakından hiçbir ilgisi yoktur. Bunu da buraya ilave temekte fayda var..."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Ana-baba hakları-2 / 30.04.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024