Tam bir ay?Özlemek için yetip artacak uzun bir vakit.Dostlara müjdeler ve umutlar sunmak için, düşmanların yüreklerine korku salmak için yazmayı özledim.Vatan, bayrak ve bağımsızlık sevdasını çoğaltmak, yetmiş milyon yüreğin burcuna tek yıldızlı al bayrağı dikmek için, dikilmesine katkı sağlamak için yazmayı özledim.Vatan, bayrak ve bağımsızlık düşmanlarına, iç ve dış düşmanların iş birlikçilerine, kiralık kalemlere ve satılmış vicdanlara kızmayı özledim.Şairin; "Seni selamlamadan uçan kuşun yuvasını bozacağım" dediği gibi, Müslüman Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini selamlamadan geçen harici ve dahili baykuşların yuvalarını bozmayı özledim.Beş kuruşluk dünya menfaati için çanak yalayıcılığı yapan, küresel haydutların haram lokmasına tenezzül edip karşılığında milletine, devletine ve medeniyetine ihanet eden, onların emperyalist emellerine hizmet eden,kale kapısını içerden açan soysuzları yazılarımla üzmeyi özledim.Siz değerli Yeni Mesaj okurları ile her gün hasbihal etmeyi, her gün yeniden doğan taze vakitlere dair yeni şeyle söylemeyi ve sizlerden taze mesajlar almayı özledim.Peki, tam bir aydır nerelerdeydin?Hem özledim diyorsun hem de kayıplardasın, bu hal neyin nesi?Diyorsunuz ve elbette ki haklısınız.Elliye merdiven dayamış olduğum bu yaşıma kadar yüzlerce düğün programını bizzat organize ettim, yüzlercesinde bir şekilde görev aldım fakat ilk defa kızını gelin eden bir baba sıfatıyla bir düğünde bulundum.Evet, kızımız Fatma'yı gelin ettik.Daha ilkokula başlamadan ona şiirler öğretmiştim:
Bıçak soksan gölgeme Sıcacık kanım damlarGir de bir bak ülkeme Başsız başsız adamlar Ağlayın su yükselsinBelki kurtulur gemiAnne seccaden gelsinBize dua et emi?O çocuksu sesi, kelimeleri yarım yarım telaffuzu hala kulaklarımda.Evet, Fatma ve nice Fatmalar büyüdü gelin oldu fakat bu şiirin anlattığı fotoğrafta hala bir değişiklik yok.Erzurum'dan, rüzgarlı, serin bir Temmuz sabahı, çoluk-çocuk, dana-doluk İstanbul'a doğru yola çıktığımızda, Aşık Reyhani'nin meşhur "gidirem" deyişi, hem de kendi sesinden kulaklarımızı çınlatıyordu.Serde biraz da şairlik var ya, ben de içimden ona nazire yapıyordum ama kimseyle paylaşamıyordum henüz:
Yirmi yıldır büyüttüğüm kızımıBir sabah erkenden aldım gidiremBastırdım sineme dinmez sızımıHüzün deryasına daldım gidirem.Ve gittik.İstanbul'da ortalama otuz yılımızı beraber geçirdiğimiz nice dost ve arkadaşlarımızla beraber olduk. Onların katkılarıyla ve teşrifleriyle düğünümüzü yaptık.
Düğün davetiyesine şöyle yazmıştık:Sizleri düğüne davet ederlerDavetçiler Fatma ile Fatih'tirElbet siz olmadan toyu niderlerTeşrifiniz gönülleri fetihtirDostlar meclisine girmek ne güzelSizi aramızda görmek ne güzel?
Dostlarımız teşrif ettiler ve gerçekten gönüllerimizi fethettiler ve zannederim ben de bir aylık ayrılığımızın sebebini böylece açıklamış oldum.Yeniden merhaba.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Heba edilen kaynaklar ve fitreye muhtaç on milyonlar / 19.02.2025
- Biraz da yoksullar gülse ne olur / 17.02.2025
- Tek seçenek dürüst olmak / 15.02.2025
- Deprem öncesi yıllar ve deprem sonrası anlar... / 13.02.2025
- Serveti belli ellerde toplayan sistem / 12.02.2025
- Dilim, dilim dilim olsun / 09.02.2025
- Meğer ilan edilen imar kâbusu imiş / 07.02.2025
- Et kokarsa tuz dökerler, tuz kokarsa… / 06.02.2025
- Ay bitmeden buharlaşan artışlar / 05.02.2025
- Neden karanlıkta kaldı dünyamız? / 02.02.2025
- Biraz da yoksullar gülse ne olur / 17.02.2025
- Tek seçenek dürüst olmak / 15.02.2025
- Deprem öncesi yıllar ve deprem sonrası anlar... / 13.02.2025
- Serveti belli ellerde toplayan sistem / 12.02.2025
- Dilim, dilim dilim olsun / 09.02.2025
- Meğer ilan edilen imar kâbusu imiş / 07.02.2025
- Et kokarsa tuz dökerler, tuz kokarsa… / 06.02.2025
- Ay bitmeden buharlaşan artışlar / 05.02.2025
- Neden karanlıkta kaldı dünyamız? / 02.02.2025