Osmanlıya isyan hazırlıkları

İttihad-ı İslam anlayışına göre Bağdat'ta Enver Paşa ile Nizam-üs-Saltana arasında yapılanAskeri ve siyasi anlaşmaya göre İran'a giren Osmanlı kuvvetlerinin görevi şudur: İran Hükümetini denetim altında tutan Rus ordusunun gücünü kırarak, baskıdan kurtulan İran Hükümetini, Rus ve İngilizlere karşı savaşa sürüklemek. Bundan sonra Afganistan üzerindeki Rus ve İngiliz baskısını kırarak Afgan Hükümeti ile askeri ve siyasi bir bağlaşma anlaşması yapmak. Daha sonra İttihad-ı İslam anlayışı ile üç devletin, İngiliz Egemenliğindeki Hindistan'ı kurtarmak için saldırmak. Haçlı Savaşları döneminde, Anadolu'da, Anadolu Selçuklularına, Selahattin Eyyübi komutasında vuruşan Suriye ve Irak Selçuklularına Araplardan, Mısırlılardan veya Müslüman Berberilerden ve İran'daki Farslılardan bir yardım gelmemiştir. 2002 yılında Irak A.B.D.leri tarafından işgal altına alınması sırasında hayır diyebildik mi? Iraklı Şii ve Sünni Araplar arasındaki kavgayı işgale rağmen önleyebildik mi? Oradaki Türk ve Kürt kardeşlerimize bir yardım yapabildik mi? Hapiste tecavüze uğradığı için Karnımda bir İngiliz Piçi taşıyorum diye feryat ederek yardım isteyen Türk Kızına yardım edebildik mi? Hayır. Ama Filistinli din kardeşlerimizin İsrail tarafından ezilmesi karşısında, yerel seçimleri kazanmak için milletin ayranını kabartmak amacı ile Davos'ta iyi bir tiyatro oyunu sergiledik. İşte o kadar. O zamanda Enver Paşa da büyük bir devlet adamı görüntüsü verebilmek için, büyük hayaller kuruyordu. Başka bir şey değil. Çünkü bunlar Boş Hayallerdi.Bu iş için XIII. Kolordu bir savaş harekât planı hazırlar. Bu plana göre XIII. cü Kolordu Alihsan Paşa komutasında Hanikin- Mendeli hattından İran topraklarına girecek. XIII. cü ordunun bir Tümeni de Meklenburg-Şiverin (Alman albay) komutasında Süleymaniye'den Sine bölgesine girecektir. Bu plan 8 Haziran 1916 da gerçekleşir. Rus birlikleri geriye çekilir.İran'da bu askeri olaylar olurken, 5-6 Haziran 1916 da Medine'de başlayan Şerif Hüseyin ve oğullarının isyan şöyle bir gelişme gösterir: Şerif Abdullah, Amcası Şerif Hüseyin'in isyanı ile ilgili belgeleri Taife götürerek İsyan ile ilgili belgeleri Galip PaşaYa bildirir. Fakat Vali Paşa bu belgelere inanmaz ve hiçbir tedbir almaz. Hatta doğruluğu veya yanlışlığı hakkında hiçbir araştırma da yapmaz. Neticede 1 Haziran 1916 da Medine'de Şerif Hüseyin'in adamları isyan amaçlı olarak ilk silahı patlatır, 4-5 Haziran gecesi de Şerif Ali'nin kuvvetleri Mende Karakollarına ilk silahlı baskını yaparlar.Şerif Hüseyin'in oğlu, Şerif Abdullah, Medine'de 1 Haziran'da ilk silah patlamadan önce Telefonla, Taif'de ki Galip Paşa'yı arayarak "Yeterli Deve olmadığı için Medine'deki birliği, Mekke'ye taşıyamadıklarını bildirir." Galip Paşa'da Taif'deki keyfini bozmamak için" Kışa kadar kalabilir cevabını verir. Bu cevaba Şerif Hüseyin ve oğulları çok sevinirler. Zira Mekke'deki isyanı rahatlıkla hazırlayabileceklerdi. Tevfik Özmert, isyan için Mekke ve Taif'deki hazırlık ve gelişmeleri şöyle anlatır:"Bu telefon muhaveresinden üç gün sonra Taif ahalisi yavaş, yavaş kasaba haricindeki civar köylere taşınmaya başladı. Fakat hükümetçe bunlara karşı hiçbir tedbir alınmıyor, esbabı bile sorulmuyor, güya ki memleket sahipsiz kalmıştı. Hâlbuki halkın kasaba haricine çıkması isyan gününün yaklaşmakta olmasından ileri geliyordu. Taif emaret Kaymakamı (Şerif Hüseyin'in vekili anlamında), Şerif Hüseyin'in Cudi ve Şerif Şeref ailelerininde Taif'den çıkmaları, Mekke Emiri-i sabıkı Şerif Ali Paşanın yeğeni Şerif Abdullah Paşa tarafından ihbar edildiği veçhile ihtilal anının bir gün meselesi olduğuna dair delil teşkil ediyordu. Nitekim zahirde Bukum kabilesini tedip etmek, Hakikatte Taif'deki hükümet kuvvetlerine taarruz etmek üzere, Şerif Hüseyin'in ortanca oğlu Şerif Abdullah'ın Mekke'den, Taife hareket ettiği şayi oldu. 8 Haziran 1916 Çarşamba günü Taif'e gelen Şerif Abdullah Vali Galip Paşayı ziyaret eder. Bu ziyaretten maksat hem Galip Paşayı iğfal etmek, hemde Askeri kışladan geçerken bir hazırlık olup olmadığını görmekti. Bukum Kabilesini tedip edeceğinden bahisle bir miktar silah ve cephane ile iki cebel topu istedi. Fakat vatansever Binbaşı Süleyman Beyin ikaz ve müdahalesi üzerine Galip Paşa münasip mazeret dermeyanile bu talebi is'af etmedi (isteği yerine getirmedi).