Biz daha birincisinin yaralarını sarmaya çalışırken ikinci çuval olayını yaşamamıza meğer ramak kalmış kıymetli okuyucu..Hem de birincinin yıldönümünde. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özkök; Büyükanıt'ın Yunanistan ziyareti ile ilgili olarak, "Özür dilendi, bitti. Bu gezi ile politikacıların işleri kolaylaşacaktır'' demişti Hırvatistan'ın Bağımsızlık günü kokteylinde. Yunanın cevabı böyle olur!Bakın Yunanistan ziyareti nasıl 'değerlendirdi', ânında 'cest'le karşılık verdi ve politikacıların işleri nasıl açıldı? 16-18 Eylül tarihleri arasında Yunanistan'ın Meligala kentinde Avrupa'nın tüm aşırı sağ partilerinin katılacağı bir zirve düzenlenmiş. Biz daha birincisinin yaralarını sarmaya çalışırken ikinci çuval olayını yaşamamıza meğer ramak kalmış kıymetli okuyucu..Hem de birincinin yıldönümünde. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özkök; Büyükanıt'ın Yunanistan ziyareti ile ilgili olarak, "Özür dilendi, bitti. Bu gezi ile politikacıların işleri kolaylaşacaktır'' demişti Hırvatistan'ın Bağımsızlık günü kokteylinde. Yunanın cevabı böyle olur!Bakın Yunanistan ziyareti nasıl 'değerlendirdi', ânında 'cest'le karşılık verdi ve politikacıların işleri nasıl açıldı? 16-18 Eylül tarihleri arasında Yunanistan'ın Meligala kentinde Avrupa'nın tüm aşırı sağ partilerinin katılacağı bir zirve düzenlenmiş. Zirvenin sloganı; "Türkiye Avrupa'dan Dışarı". Guardian Gazetesi zirveye Avrupa'nın bir çok farklı yerinden gelecek Neo-Nazi grupların da katılacağını duyurdu.Kamu Düzeni Bakanı; "Diğer AB ülkeleri gibi biz de silahsız ve barışçı bir toplantıyı engelleyemeyiz'' demiş. Bayrak yakıyorlar, özür diliyorlar, Kara Kuvvetleri Komutanını gönderiyoruz. "Türkiye Avrupa'da Dışarı'' toplantısı düzenliyorlar. Büyükanıt Paşam kendisini nasıl hissediyor acaba?Kıbrıs'ta yaşanan vahim olayİkinci 'cest' Kıbrıs'ta. Olayı ilk önce ezeli muhalif Afrika Gazetesi duyurdu. Olay çok vahim..."Günlerden son Cumartesi. Mevki Lefkoşada Dereboyu... 3. Tabur... Nöbet yeri 'Çakmak'... Gecenin karanlığında beş Rum askeri... Üniformalı... Ve herhalde silahlı... Sızmışlar Türk mevzisine... Oradaki iki nöbetçimizi gafil avlamışlar... Kimisi göre uyurken... Başlamışlar vurmaya... Fena dövmüşler... Hastanelik etmişler çocukları. Hala da hastanedeymişler... Saldırganlar geldikten gibi geri dönmüşler... Yakalanmadan... Ya bizimkilerin silahları? Alıp götürmüşler mi onları da? Kim bilir...?'' Afrika Gazetesi aynen böyle yazıyor. Olay yerinin ismi, taburun ismi, nöbet yerinin ismi, Rum askerlerin ve bizim nöbetçilerimizin sayısına kadar ayrıntı veren gazetenin bu kadar "palavra" yazması mümkün mü?Ve neden biz olayı Güvenlik Kuvvetleri basın açıklamasından değil de basından öğreniyoruz? Mızrak çuvala sığar mı?Üstelik bu seferkinin boyu biraz uzun, kolayına öyle her çuvala da sığamaz. Biz geçen iki yıl içinde KKTC ile Rum Kesimi arasındaki ateşkes hattının aslında delik deşik olduğunu, yol geçen hanı gibi iki taraftan da kaçakçıların, kaçak iş göçünün, PKK'lıların ellerini kollarını sallaya sallaya gelip geçtiklerini en az üç defa yazmış ve demiştik ki; "İsteyen yetkili ile gece göstereceğim yerde pusuya yatalım, 100 kişi yakalamazsak lafımı geri alacağım''.Tık çıkmamıştı.Yalanlama mı, doğrulama mı?Gazetenin 5 Temmuz'daki haberi akşam saatlerinde nihayet ve lütfen "yalanlanıyor''. Öyle bir yalanlama ki, neredeyse doğrulama.Açıklamada, "bir grup Rum askerinin Cumartesi gecesi Lefkoşa'nın Rum kesimindeki mevzilerinden küfürlü tehditler savurduklarını ardından da sivil kıyafetli Rum askerlerinin Türk mevzisine ilerlemek istediği kaydedildi. Açıklamada, 'Nöbet yerindeki Türk askerleri çevrede sivil ya da BM personeli bulunabileceği gerekçesiyle ateş açmaktan kaçınmıştır. BM konuyla ilgili uyarılmış ve Rum askerlerinin alkol ya da uyuşturucu etkisi altında eylem yapabilecekleri düşüncesiyle gerekli ek tedbirler alınmıştır' denildi''. KKTC'de geçtiğimiz aylarda Rum askerleri Lefkoşa'da nöbet bekleyen bir Türk askerini havalı tüfekle yaralamış, olayı gene üstelik bu sefer Rum basınından öğrenmiştik, BM Barış Gücü de soruşturma açarak saldırıyı raporlarına 'ateşkes ihlali' olarak kaydetmişti. Göründüğü gibi "yol olmuştur'' kıymetli okuyucu. Amerika'nın 4 Temmuz 2003'de Süleymaniye'de yapıp da karşılık görmediğini şimdi çömezleri, eteklikli palikaryalar denemeye başlamışlardır. Askere neden mermi verilmiyor?Ne demek çevrede sivil ya da BG askeri olacak diye ateş açmamak? Sınır güvenliği, Türk toplumunun can ve mal güvenliği, namusu izci örgütüne mi ihale edilmişti? Nöbet silahsız mı tutuluyordu? Silah var ise süs müydü? Mermi mi yoktu? Neden mermi verilmiyor sınırda nöbet tutan askere? Bizim zamanımızda çamaşırhane nöbetine bile mermi ile gidilir, parola ve işareti diye bir şeyler verilirdi. Nöbetçinin, ne de üstlerinin; "gelen sivil midir, BG askeri midir?'' diye yorum yapmaya hakları yoktur. Terörist, askerî üniforma ile mi gelecekti? Kimse kıvırmasın, toplumu kandırmaya çalışmasın. Milleti aptal yerine koymasın. Herkes askerlik yaptı, nöbetin nasıl tutulacağını her Türk bilir."Gelenler alkollü veya uyuşturucu"luymuş. Ne biliyorsunuz? Yakalayıp da balona mı üflettiniz, kaç promil çıktı? Nöbet yeri talimatında "Şu kadar promile kadar ateş açılmayacak'' diye madde mi var? Ve hala ilgili bölük, tabur komutanları hakkında 'gereken' yapılmadı mı? Güvenlik Kuvvetleri Komutanı 'istifa etmedi' mi? İçişleri Bakanı'nın hemşehrisi ve de Halis Toprak'ın hemşehrisi İzmir Valisi bile beleş miller yüzünden istifa ederken. Görev bilincine emanet edilmiş sınır güvenliğini deldiren Güvenlik Kuvvetleri Komutanı neden düşünmüyor istifayı. Hem artık sarhoş, uyuşturucu almış gibi mazeretlerin arkasına sığınmayın.Geçtiğimiz yıllarda da Anıtkabir'de saldırı düzenleyeni 'meczup' olarak nitelendirmiştiniz? Gülünç oluyorsunuz. Bizi de elin üç kuruşluk palikarya müsvettesine rezil etmeyin artık.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.