Mısır'da bir mecliste sohbet ediyordu. Yüksekçe bir yerde bulunuyorlardı. Talebelerinden biri kendi kendine; "Aşağı atlamak, göklere çıkmak gibi zor bir şey." diye düşündü.
Böyle düşünen talebe, sohbetin tesiriyle kendinden geçerek, aşağı atladı. Hiçbir yerine bir şey olmayıp ayak üstü yere düştü. O talebe; "Kendimi aşağı attığımdan haberim yoktu. Sanki bir kuşun kanatları üzerinde yere indim." dedi.Ahmed Hayâlî'nin talebelerinden Dede Bâlî adında bir derviş vardı. Bu derviş, Âşık Efendinin meclisinde dâimâ suâl sorar ve anlattıklarına itirazlarda bulunurdu. Bir gün Âşık Efendi, Yâsîn sûresinin; Rahîm olan yâni müminleri rahmetiyle murâda erdiren Rab'den doğrudan doğruya bir selâm vardır. meâlindeki 58. âyet-i kerîmesini tefsîr ediyordu. Vâzı esnâsında; "Allahü teâlâ, Cennet'tekilere selâm eder. Kimine melek vâsıtasıyle, kimine de ikrâm olarak (derecelerinin yüksek olması bakımından) vâsıtasız olarak selâm eder." dedi. O anda Âşık Efendi duygulanarak ağlamaya başladı. "İnşâallah bize de vâsıtasız olarak selâm eder." diye duâ etti.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.