Türkiye'deki azınlık tartışmalarına Yezidiler de katıldı. Avrupa Birliği İlerleme Raporu'ndan cesaret alan Yezidiler, azınlık haklarından yararlanmak istediklerini beyan ettiler
l AB'den cesaret alıyorlar
Çeşitli nedenlerle Avrupa'ya göç eden Yezidiler, Avrupa Birliği İlerleme Raporu'ndan cesaret alarak, azınlık haklarından yararlandırılmak istediklerini açıkladılar. Türkiye'nin azınlıklar arasında taksim edilmesini öngören Avrupa Birliği sürecinde yapılan reformlarda gözardı edildiklerini öne süren Yezidiler, taleplerine gerekçe olarak kültür ve inançlarını serbestçe yerine getirmek istediklerini iddia ediyorlar.
'Türkiyelilik' kavramını icad eden, Lozan'ı tartışmaya açan ve Anayasa'nın değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen 3. maddesinin değiştirilmesini talep eden Azınlıklar Raporu'nun özeti değiştirilmeden basına dağıtıldı
Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu "Azınlık Hakları ve Kültürel Haklar Çalışma Grubu" raporunda, "kültürel hak talepleriyle ülke bütünlüğünün zedelenmesi arasında kurulan doğrudan bağın çoğu zaman 'Sevr korkusu' temelinde tepkilere yol açabildiği, böyle bir korkuya gerek olmadığı" öne sürüldü.
Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu Başkanı İbrahim Kaboğlu'nun basın toplantısında, Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu "Azınlık Hakları ve Kültürel Haklar Çalışma Grubu"nca hazırlanan raporun son şekline ilişkin özet dağıtıldı. Rapor özetine göre, Rapor, "Dünyada azınlık kavramı ve tanımı", "Türkiye'de azınlık kavramı ve tanımı, kültürel haklar", "Türkiye'de ilgili mevzuat ve uygulama", "Türkiye'de ilgili mahkeme içtihatları", "Türkiye'de ilgili durumun temelleri" başlıklarından oluşuyor. Raporun sonuç kısmında, öneriler yer alıyor.
Raporda, Gayrimüslim kavramına sadece Rum, Musevi ve Ermeniler'in sokulduğu, örneğin Süryaniler bunun dışında tutulduğu için, Lozan'ın azınlıkları koruyan hükümlerinin sınırlı uygulandığı belirtildi.
Rapor özetinde şöyle denildi: "Lozan'ın resmi daireler dışında 'bütün TC yurttaşları'na tanıdığı ana dillerini kullanma olanağı ile (madde 39/a) bağdaşmayan uygulamalar eleştirilmektedir. Burada azınlık statüsü değil, dil ölçütü esas alınarak kültürel hakların kullanımı söz konusudur. Türkiye'de ilgili mevzuat ve uygulama, hem tanınmış olan azınlıklar hem de kültürel haklar yönünden kısıtlayıcıdır. Burada dil-resmi dil ilişkisi ve millet kavramının, alt kimlikleri reddeder biçimde yorumu sorgulanmaktadır. Mevzuatta yer alan 'azınlık yaratma'ya ilişkin hükümler ve gayrimüslim vatandaşların yabancı muamelesi görmesine ilişkin uygulamalar da eleştirilmektedir."
Türkiyelilik kavramı öneriliyor!
Rapor özetinde, Türk sözcüğünün çoğu zaman etnik temele dayandırılması nedeniyle ortaya çıkan kimlikler çatışmasına işaret edilerek, buna karşılık "Türkiyelilik" üst kimliğinin çatışmayı önleyebileceğinin önerildiği bildirildi. Böyle bir kimliği tanımayı kolaylaştıran tarihsel malzemelerin de bulunduğu belirtilen rapor özetinde, şu görüşlere yer verildi: "Konuya tarihsel ve siyasal açıdan bakıldığında kültürel hak talepleri ile ülke bütünlüğünün zedelenmesi arasında kurulan doğrudan bağ çoğu zaman 'Sevr korkusu' temelinde tepkilere yol açabilmektedir. Böyle bir korkuya gerek yoktur. Zira AB'ye hazırlık, Türkiye'deki azınlık hakları ve kültürel haklar konusunu olumlu bir sürece sokmuştur. Bunun için Atatürk'ün muasır medeniyet tezi doğrultusunda 2000'ler Türkiyesi'ne yaraşır düzenlemeler yapmak gerekir. Anayasa başta olmak üzere sadece kültürel hakları ilişkin olanlar değil, genelolarak hak ve özgürlüklere ilişkin yasaların yeniden yazılması önerilmektedir."
Anayasa'nın 3. maddesi değişsin
1982 Anayasa'nın 3. maddesindeki "millet" sözcüğünün kültürel alt kimliklerini reddeder biçimde yorumlandığı ve bu nedenle yeni bir düzenleme yapılması gerektiği kaydedildi.
Bu maddenin yeniden düzenlenmesi ya da diğer maddelerde yer alan ve millet kavramını tek bir etnik kökene indirgeyen deyimlerden Anayasa'nın arındırılmasının söz konusu olduğu kaydedilerek, "Böyle bir düzenleme ulus devletle çatışır mı?" diye soruldu.
"Türkiyelilik kavramının üniter devleti zedeleyeceği" iddiasının geçersiz olduğu belirtilen metinde, üniter devletin ülke bütününde tek ve aynı hukuk sisteminin geçerli olması ve normatif yetkilerin merkeze toplanmasını ifade ettiği vurgulandı.
AB'nin raporuyla aynı
Rapor özet metninde, açıklanan rapora yapılan eleştirilere cevap verildi! "Azınlık Hakları ve Kültürel Haklar Çalışma Grubu" Raporu'nun AB Komisyon Raporu ile paralellik gösterdiği, ancak AB Komisyonu raporunda azınlıklara, İnsan Hakları Danışma Kurulu raporunda ise kültürel haklara vurgu yapıldığı ifade edildi.
l AB'den cesaret alıyorlar
Çeşitli nedenlerle Avrupa'ya göç eden Yezidiler, Avrupa Birliği İlerleme Raporu'ndan cesaret alarak, azınlık haklarından yararlandırılmak istediklerini açıkladılar. Türkiye'nin azınlıklar arasında taksim edilmesini öngören Avrupa Birliği sürecinde yapılan reformlarda gözardı edildiklerini öne süren Yezidiler, taleplerine gerekçe olarak kültür ve inançlarını serbestçe yerine getirmek istediklerini iddia ediyorlar.
'Türkiyelilik' kavramını icad eden, Lozan'ı tartışmaya açan ve Anayasa'nın değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen 3. maddesinin değiştirilmesini talep eden Azınlıklar Raporu'nun özeti değiştirilmeden basına dağıtıldı
Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu "Azınlık Hakları ve Kültürel Haklar Çalışma Grubu" raporunda, "kültürel hak talepleriyle ülke bütünlüğünün zedelenmesi arasında kurulan doğrudan bağın çoğu zaman 'Sevr korkusu' temelinde tepkilere yol açabildiği, böyle bir korkuya gerek olmadığı" öne sürüldü.
Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu Başkanı İbrahim Kaboğlu'nun basın toplantısında, Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu "Azınlık Hakları ve Kültürel Haklar Çalışma Grubu"nca hazırlanan raporun son şekline ilişkin özet dağıtıldı. Rapor özetine göre, Rapor, "Dünyada azınlık kavramı ve tanımı", "Türkiye'de azınlık kavramı ve tanımı, kültürel haklar", "Türkiye'de ilgili mevzuat ve uygulama", "Türkiye'de ilgili mahkeme içtihatları", "Türkiye'de ilgili durumun temelleri" başlıklarından oluşuyor. Raporun sonuç kısmında, öneriler yer alıyor.
Raporda, Gayrimüslim kavramına sadece Rum, Musevi ve Ermeniler'in sokulduğu, örneğin Süryaniler bunun dışında tutulduğu için, Lozan'ın azınlıkları koruyan hükümlerinin sınırlı uygulandığı belirtildi.
Rapor özetinde şöyle denildi: "Lozan'ın resmi daireler dışında 'bütün TC yurttaşları'na tanıdığı ana dillerini kullanma olanağı ile (madde 39/a) bağdaşmayan uygulamalar eleştirilmektedir. Burada azınlık statüsü değil, dil ölçütü esas alınarak kültürel hakların kullanımı söz konusudur. Türkiye'de ilgili mevzuat ve uygulama, hem tanınmış olan azınlıklar hem de kültürel haklar yönünden kısıtlayıcıdır. Burada dil-resmi dil ilişkisi ve millet kavramının, alt kimlikleri reddeder biçimde yorumu sorgulanmaktadır. Mevzuatta yer alan 'azınlık yaratma'ya ilişkin hükümler ve gayrimüslim vatandaşların yabancı muamelesi görmesine ilişkin uygulamalar da eleştirilmektedir."
Türkiyelilik kavramı öneriliyor!
Rapor özetinde, Türk sözcüğünün çoğu zaman etnik temele dayandırılması nedeniyle ortaya çıkan kimlikler çatışmasına işaret edilerek, buna karşılık "Türkiyelilik" üst kimliğinin çatışmayı önleyebileceğinin önerildiği bildirildi. Böyle bir kimliği tanımayı kolaylaştıran tarihsel malzemelerin de bulunduğu belirtilen rapor özetinde, şu görüşlere yer verildi: "Konuya tarihsel ve siyasal açıdan bakıldığında kültürel hak talepleri ile ülke bütünlüğünün zedelenmesi arasında kurulan doğrudan bağ çoğu zaman 'Sevr korkusu' temelinde tepkilere yol açabilmektedir. Böyle bir korkuya gerek yoktur. Zira AB'ye hazırlık, Türkiye'deki azınlık hakları ve kültürel haklar konusunu olumlu bir sürece sokmuştur. Bunun için Atatürk'ün muasır medeniyet tezi doğrultusunda 2000'ler Türkiyesi'ne yaraşır düzenlemeler yapmak gerekir. Anayasa başta olmak üzere sadece kültürel hakları ilişkin olanlar değil, genelolarak hak ve özgürlüklere ilişkin yasaların yeniden yazılması önerilmektedir."
Anayasa'nın 3. maddesi değişsin
1982 Anayasa'nın 3. maddesindeki "millet" sözcüğünün kültürel alt kimliklerini reddeder biçimde yorumlandığı ve bu nedenle yeni bir düzenleme yapılması gerektiği kaydedildi.
Bu maddenin yeniden düzenlenmesi ya da diğer maddelerde yer alan ve millet kavramını tek bir etnik kökene indirgeyen deyimlerden Anayasa'nın arındırılmasının söz konusu olduğu kaydedilerek, "Böyle bir düzenleme ulus devletle çatışır mı?" diye soruldu.
"Türkiyelilik kavramının üniter devleti zedeleyeceği" iddiasının geçersiz olduğu belirtilen metinde, üniter devletin ülke bütününde tek ve aynı hukuk sisteminin geçerli olması ve normatif yetkilerin merkeze toplanmasını ifade ettiği vurgulandı.
AB'nin raporuyla aynı
Rapor özet metninde, açıklanan rapora yapılan eleştirilere cevap verildi! "Azınlık Hakları ve Kültürel Haklar Çalışma Grubu" Raporu'nun AB Komisyon Raporu ile paralellik gösterdiği, ancak AB Komisyonu raporunda azınlıklara, İnsan Hakları Danışma Kurulu raporunda ise kültürel haklara vurgu yapıldığı ifade edildi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.