Aziz Karaca'nın çok yerinde tanımlamasıyla "Pamukçuzade Orhan efendi" Nobel ödülünü alamadı. Türkiye'de bazı çevreler Pamuk'un bu ödülü alacağına gönülden inanıyordu ve hatta ödül töreninin gecikmesini Orhan Pamuk'a bağlamışlardı. Açıkçası, benim için Nobel ödülünü Orhan Pamuk'un alıp almaması hiçbir önem taşımıyor. Orhan Pamuk o ödülü alabilirdi ve ödüle çok yakındı. Çünkü Nobel ödülünü veren zihniyetin aradığı tek bir kriter var: Türk düşmanlığı. Türk düşmanı olduktan sonra ha Orhan Pamuk, ha dağdaki terörist hiç fark etmiyor. Sadece birilerinin antenine takılmanız ve Türk düşmanlığı özelliğinizin öne çıkması kâfi.Nihayetinde Nobel ödülünü alan kişi İngiliz yazar Harold Pinter oldu. Pinter'ın en bariz özelliği sizlerin de tahmin edeceği gibi Türk düşmanlığı. Pinter'ın Türk düşmanlığına dair elimde birçok açıklama, demeç, makale bulunuyor. Bunlardan sadece birkaçını sizlerle paylaşacağım?Geçtiğimiz ay Avrupa Parlamentosu'nun düzenlediği Kürtler konferansının ana destekçileri arasında Nobel Barış Ödülü sahibi Desmund Tutu ve Harold Pinter bulunuyordu. Dikkat edin Pinter'ın refiki bir diğer Nobel sahibi Desmund Tutu. 1999 yılının Ekim ayında Türkiye'den Yaşar Kemal, Zülfü Livaneli, Orhan Pamuk, Ahmet Atlan ve Mehmet Uzun'un altına imza attığı bir deklarasyon vardı. Harold Pinter da bu deklarosyona imza atan yabancılar arasında bulunuyordu. Bu deklarasyonda bakın neler var:"Türkiye'nin insan hakları ve çağdaş demokrasi konusunda ciddi sorunları olduğunu herkes biliyor. Bu durumu devlet yöneticileri de ifade ediyor. Sorunların en önemlisi hatta anası, Kürt sorunudur. Türkiye, Kürt sorununu uygun biçimde çözemediği için ne düşünce özgürlüğü ve insan hakları konusunda arzulanan adımları atabiliyor ne de çağdaş demokrasiyi tam gerçekleştirebiliyor. 1923'lerden bu yana ciddi bir Türkleştirme politikasının uygulandığı, Kürtçe'nin eğitim, öğretim ve iletişim dili olarak yasaklandığı; Kürt kimliğinin baskı altında tutulduğu, dili ve kimliğinden dolayı sayısız insanın tutuklanıp cezalandırıldığı; binlerce, onbinlerce şehir, kasaba, köy, dağ, ova, tepe isminin değiştirilerek Türkçeleştirildiği; hatta kimi dönemler Kürtlere "Dağlı Türkler" denildiği; bu yasaklara ilişkin anayasa ve öteki yasalarda sayısız maddenin bulunduğu biliniyor. Kürtçe, Mezopotamya uygarlığının günümüzde hala yaşayan zengin dillerinden biridir. Kürt dilinin zengin bir yazılı, klasik edebiyatı olmuştur. Sözlü edebiyatı hala çok canlı ve zengindir. Çeşitleri bol canlı bir müzik yaşamı, her türde eser veren bir modern edebiyatı vardır. Kürtlerin çok eski bir tarihleri, hepimize ait insani bir zenginlik olan bir kültür mirasları vardır."Yine 1997 yılı Eylül ayında The Observer gazetesinde yayınlanan bir habere tepki olarak Harold Pinter, The Observer'a gönderdiği mektupta Türkiye'ye hakaretler yağdırıyor. Pinter, yazısında, "Kürdistan İşçi Partisi (PKK), sistematik bir terörist devlete karşı 15 milyon Kürt adına savaşıyor" cümlesini kullanıyor. Pinter, Kürt halkının dili ve kimliğinin yasaklandığını, keyfi gözaltı ve işkenceye maruz kaldığını belirterek "The Observer, nasıl bu gerçekleri unutur?" sorusunu yöneltiyor.Avrupalı ve ABD'li siyasetçiler gibi Diyarbakır'ı da sık sık ziyaret eden Harold Pinter 30 Ocak 2001 tarihinde Londra'da politik tutuklularla dayanışma adı altında düzenlenen toplantıya gönderdiği mesaj şöyle: "Türk hapishanelerindeki politik tutuklulara ve Kürt halkına tüm desteğimi iletiyorum. Kendimi her zaman onlara çok yakın hissettim. Britanya ve ABD hükümetlerinin iki yüzlülüğü tiksinti vericidir. Dünyadaki en zorba ve baskıcı devletlerden biri- Türkiye onların bir müttefiğidir. Onlara silah satarak, kazançlı işler yaparlar. Pek tabii ki, Türkiye onların NATO'da müttefikidir. Bu ülkede yaşayanlar olarak adalet, Kürt halkı ve bütün politik tutuklular için mücadelemizi durdurmamalıyız.''Pinter'ın Türkiye'ye kini bitmek bilmiyor. Bölücübaşı Öcalan'ın yakalanmasının ardından yazdığı bir makalede Pinter şunları söylüyor: "Türkiye'deki Kürt halkı üzerindeki müthiş baskılar, İngiliz basını tarafından işlenmedi ve gerçekten de İngiliz hükümeti düzeyinde görmezden gelindi. Çok sayıda Kürt köyü yerle bir edildi ve yaşayanlar da sürgün edildi, binlerce insan işkenceden geçti ve öldürüldü.Yalnızca kısa zaman önce Kürtlerin kendi dillerini toplum içinde konuşmalarına izin verildi. Kürt dilinin eğitim, yayın ve basım alanında kullanımı halen yasak. Kürtlerin tarihine objetif yaklaşan bir analiz yayınlayan ya da yayınlamaya teşebbüs eden biri, cezalandırılır ve cezaevine gönderilir. İşkence, gerçekten, özellikle karakollarda alışagelmiştir.Türkiye demokrasi maskesi giyinmiş, militarist, totaliter bir rejimdir. Devlet terörü sistematik, medeniyetsiz, merhametsizdir. Kürtlerin soruna, militarist çözüm yerine politik çözüm bulma girişimleri başarısız oldu ve uluslararası toplumda buna çok az ilgi gösterdi."Harold Pinter'ın Türk düşmanlığını ispatlayacak yüzlerce makale ve açıklaması bulunuyor ancak sütunlarımıza sadece bunları alabiliyoruz. Türkiye düşmanlığının periyodik bir şekilde ödüllendirilmesi organizasyonu olan Nobel Barış Ödülü'nü önümüzdeki yıl kimin alacağını merak edenler; Türkiye'ye kinini kusan ve yaptığı Türk düşmanlığıyla öne çıkan sözde yazarları not etsinler. Bu arada Nobel Barış Ödülü'nün ismini de Türk Düşmanlığı Liyakat Ödülü olarak değiştirsinler!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012