Ölüm, herkesin hep beklediği ama bir yandan da hiç beklenmedik bir sondur. Hepimiz öleceğimizi ve diğer herkesin öleceğini biliriz, ama nedense geldiğinde de hep şaşırırız. Ölüm hakkında bilmediğimiz tek şey aslında sırasının gelip gelmediğidir. Bazıları hiç ölmez sanırız önden giderler, bazılarına ha bugün, ha yarın diye bakarız, sırayı hep savarlar. Kısaca ölüm hem bildiğimizden en emin olduğumuz hem de en bilemediğimiz olgudur. Bir ömür yan yana, el ele yürüyüp, hiç tanışmadığımız bir yoldaştır ölüm hepimize. Sonunda vuslata ermekten de korkarız bir yandan. Geciktirmeye çalışırız kucaklaşma anını, ama o er ya da geç bizi sıradan çıkartır; kendi bildiği, istediği saatte.Öyle ya, Sultan Süleyman ki, kurtulamadı bu sondan Niyazov mu, kaçar sanıyorduk. Ayların, mevsimlerin, insanların egemeni, koca Türkmenbaşı da teslim oldu ya sonunda, bu sıraya girmekten kaçılmayacağını anlayıverdik hepimiz. Şaparmurat Niyazov öldüğünde 66 yaşındaydı. 5 milyon nüfuslu bir ülkede tek başına kurduğu yaklaşık yirmi beş yıllık diktatörlüğünde, rejime muhalefet etme cüreti gösterenleri bir bir temizlemişti. Kendisini tüm Türkmenlerin lideri olarak ilan etmiş ve 1999'dan itibaren ölene kadar Türkmenbaşı unvanını almıştı. Aşkabat'taki altından yapılmış, sürekli güneşe doğru dönen heykeli, gücünün ve otoritesinin en heybetli göstergesiydi. Bir anlamda Türkmenistan'ın altın çağını simgeliyordu. Sanki ölümsüzdü, öyle gibiydi ama öldü.Niyazov'un ölümü Türkmenistan açısından büyük belirsizliklerin ve karmaşanın doğuşu anlamını taşıyor. Zira tek adam yönetimine alışan her ülkede, o liderin ölümünden ya da devrilmesinden sonra büyük sorunların çıktığı biliniyor. Türkmenbaşı da kendisinden sonra yerine geçmek üzere bir halef tayin etmemişti. Belki hiç ölmeyecek gibi yaşayanlardandı, belki de rejimin sağlam durması adına ikinci adamların varlığını büyük bir tehlike olarak görenlerden. Oğlunu bile bu görev için hazırlamamıştı. Lider potansiyeli olan herkesi ülke dışına sürmüştü. Şimdi ülkelerine dönme hazırlığında olan bu muhalif grupların ve içerideki uyuyan muhalefetin nasıl harekete geçeceği konusunda rivayet muhtelif. Bilinen bir şey var ki, o da bundan sonra Türkmenistan'ın eski istikrarını koruması, yeni bir diktatöre aynı ölçüde biat edilmesi imkansız. Kaldı ki dünya konjonktürü de buna müsait değil. Neden mi?Her şeyden önce dünyanın en büyük doğalgaz üreticilerinden olan Türkmenistan, batıda Hazar, güneyde İran ve Afganistan, kuzeydoğuda Özbekistan, kuzeyde Kazakistan ile sınırları olan son derece stratejik bir coğrafi konuma sahip. Dünyanın önemli çatışma alanlarının kıyısında bulunuyor ve sahip olduğu doğal kaynaklar sitemin büyük güçlerinin iştahını kabartıyor. Doğalgaz üretiminin büyük bir bölümünü Rus Gazprom şirketine satan Türkmenistan'ın ekonomik durumu petrol ve doğalgaz fiyatlarındaki artışa paralel olarak ciddi bir iyileşme gösteriyordu. Niyazov, komünist partisi geleneğinden gelen bir lider olmakla birlikte Rusya'ya biat etmemiş bir liderdi. Batılı ülkeler tarafından insan hakları konusunda baskı altına alınmasına ve diktatörlüğünü pekiştirmek adına aldığı önlemler küçümsenerek, hafif tebessümle karşılanmasına rağmen, her iki tarafın da kaybetmekten korktuğu bir siyasi kimlikti. Niyazov yönetimi 1991'de bağımsızlığını kazanmasından bu yana Türkmenistan'ın tarafsız bir politika izlemesini ve hem Rusya hem de Batı'ya karşı aynı mesafede kalmasını sağlamıştı. Sağlam bir dış politikayla, krizlerden fırsatlar yaratılmıştı.Şimdilerde Türkmenistan'da Niyazov sonrasının hesapları yapılıyor. Yasalar gereği yönetimi devralması gereken parlamento sözcüsü Atayev azledildi ve Berdimuhammedov geçici olarak yönetime gelmiş durumda. Ne var ki, Türkmenistan'ın konumu iç siyasetle tayin edilecek bir konu değil. Rusya, Çin ve ABD arasında Yeni Büyük Oyunun taşları bir kez daha dizilecek. Bir kez daha piyonlar, atlar, vezirler el değiştirecek. Nedense Brzezinski'nin Büyük Satranç Tahtası dediği alandaki ölümler bana ölümden daha fazla bir şeymiş hissini veriyorlar. Hele ki, bir siyasi kimliğin tek başına büyük önem arzettiği yerlerde. Bugünlerde de ölünmez ki!Deniz Ülke Arıboğan
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.