Prof. Dr. Haydar Baş'ın gazetemizde yayımlanan 13.12.2013 tarihli yazısıdır
Yaklaşan yerel seçim öncesi, Avrupa Birliği (AB) kartı bir kez daha vatandaşın önüne konuluyor.
16 Aralık'ta Ankara'da imzalanacak olan Türkiye ve AB arasında vize muafiyeti sağlayacak anlaşma, tarihi bir olay şeklinde basında yer aldı.
Ancak bu anlaşmanın yanında imzalanacak olan Geri Kabul Anlaşması'ndan bahseden yok.
AB hayalinin Türkiye için büyük tavizlere mal olan bir konu haline geldiği bilinen bir hakikattir.
Havai fişekler patlatarak kutladığımız Gümrük Birliği Anlaşması'nın bugüne kadarki maliyeti 300 milyar doları aşmıştır.
Geri Kabul Anlaşması'nın etkileri ise Türkiye'nin silahsız işgalinden başka bir mana ifade etmemektedir.
Anlaşmaya göre Türkiye, kendi toprakları üzerinden Avrupa ülkelerine yasadışı yollarla geçen kişileri iade almak zorunda bırakılıyor.
Bu ise, uyruğu fark etmeksizin on binlerce mültecinin Anadolu topraklarını doldurması demektir.
Suriye meselesinde savaştan kaçanlara sınırlarını açan ülkemiz şu anda 1 milyona yakın sayıda Suriyeliyi barındırıyor.
Bu barındırmanın sadece konteynır ev vermekle kalmadığı, ciddi bir ekonomik külfet getirdiği ortadadır.
Kaldı ki, gelinen noktada ülkemizin her kentinde Suriyelilere rastlar olduk.
Türkiye nüfusunu arttıracak sayıda Suriyeli ülke içinde serbestçe gezmektedir. Bunların kimlik bilgileri, asayiş raporlarının kaydı ise tam tutulamamaktadır.
Geçmişte, konteynır kentlerde silahlı eğitim verildiği konusundaki bilgiler reddedilememiştir.
Sınırlarımızda terör bağlantılarının varlığı hükümet tarafından inkâr edilemez şekilde dış basında yer almıştı.
Şimdi ise yine irademizle, niyetlerinin ne olduğunu anlayamayacağımız on binler bizlere komşu edilecek.
Tehdit algısı değişen Türkiye, maalesef gerçekleşmeyecek bir hayalin peşinde ikinci büyük hatasını yapmak üzere...
Sınırı geçen çobanımızı anında vuran Ermenistan'la olan sınırımızda yeterli güvenliğin olmadığı tespit edilmişti.
Güneydoğu illerimizden Suriye'ye giriş çıkışlar sınırın belli yerlerinden kontrolsüz şekilde yapılabilmektedir.
Hal böyle iken, aslında Geri Kabul Anlaşması'na pek gerek de yok. Türkiye zaten her geleni bir daha göndermemecesine kabul edecek ve dünyada bir eşi daha görülemeyecek iyi niyete sahip bir ülke haline gelmiştir?
Prof. Dr. Haydar Baş / diğer yazıları
- Ehl-i Beyt-4 / 26.12.2024
- Ehl-i Beyt-3 / 25.12.2024
- Ehl-i Beyt-2 / 24.12.2024
- Ehl-i Beyt-1 / 23.12.2024
- İyi dinle ve denileni tut / 22.12.2024
- İslam’a davet mektuplarındaki hikmetler / 21.12.2024
- Peygamber Efendimizin mucizeleri / 20.12.2024
- Peygamberimizin hilm ve cömertliği / 19.12.2024
- Peygamber sabrı miskinliği içermezdi / 18.12.2024
- Sünnet, Kuran’ın kendisidir / 17.12.2024
- Ehl-i Beyt-3 / 25.12.2024
- Ehl-i Beyt-2 / 24.12.2024
- Ehl-i Beyt-1 / 23.12.2024
- İyi dinle ve denileni tut / 22.12.2024
- İslam’a davet mektuplarındaki hikmetler / 21.12.2024
- Peygamber Efendimizin mucizeleri / 20.12.2024
- Peygamberimizin hilm ve cömertliği / 19.12.2024
- Peygamber sabrı miskinliği içermezdi / 18.12.2024
- Sünnet, Kuran’ın kendisidir / 17.12.2024