Gelin yine tarihe bir yolculuk yapalım sizlerle.Bu sefer Kanuni devrindeyiz. Hani o topraklarımızın üç kıtaya yayıldığı zamanlar. Yedi düvele el öptürdüğümüz ihtişam zamanları. Ki o ihtişamdan olacak, Kanuni'nin unvanı 'Muhteşem Süleyman'dır. Ona bu unvanı verenler de 'düvel-i muazzama' diye adlandırılan, zamanın büyük devletlerinin hükümdarlarıdır, halklarıdır.Sınırların zirveye ulaştığı, kültür ve medeniyet unsurlarının en güzel örneklerini verdiği güzel vakitler kısacası.Günlerden bir gün Kanuni, mürşidi ve ayrıca süt kardeşi olan Yahya Efendi'ye bir soru sorar:- Ağabey, sen ilahi sırlara vâkıfsın. Acaba devletimizin encamı ne ola?Evet, soru aynen böyle.İsterseniz, Yahya Efendi'nin hikmetlerle dolu kısacık cevabına geçmeden önce, Kanuni'nin sorusu üzerinde biraz duralım.İnsanı aklına hemen şu geliyor: Devletin en güçlü olduğu, toprakların kıtaları aştığı, büyük devletlerin krallarının protokolde Osmanlı sadrazamıyla ancak eşit olduğu bir dönemde, -bana göre içinde endişe barındıran- bu sorunun alemi ne?O zaman, hemen Kanuni devrine bir göz atmak gerekiyor ki; burada karşımıza çıkan gerçek, zirveyi yaşayan devletin yönetim kademelerinde görülen zafiyet ve ayak oyunlarıdır. Demek ki Kanuni endişesinde haklıdır. Yine böyle bir sorunun arka planında bir devlet adamlığı kalitesi de göze çarpmaktadır. Devletin geldiği nokta padişahı şımartmamış, tam tersine, devletin sürekliliği kaygısı onun hayatının merkezine yerleşmiştir. Bir diğer husus; 'Muhteşem Süleyman' unvanına rağmen padişahtaki tevazudur. O, güçlü bir padişah olmasına rağmen, kendi tecrübelerine güvenmek yerine, bir Allah dostunun 'hikmet dolu yüreğine' danışmayı tercih etmiştir.Bir diğer önemli nokta ise, bu sorunun altında yatan 'gelecek' merakıdır. Tabii ki bu kuru bir merakın ötesindedir. Bu, devlet adamlığının verdiği mesuliyetin bir tecellisidir. 'Devlet ebed müddet' ufkunun kazandırdığı önemli bir fazilettir ve hemen hemen bütün Osmanlı padişahlarında derecelerine göre görülmüştür.Şimdi gelelim Yahya Efendi'nin cevabına.Cevap çok kısa:- Neme gerek!Evet, cevap bu kadar:- Neme gerek!Sizi de şaşırttı sanırım. Çünkü Kanuni de bu cevabı duyunca çok şaşırmış. Sadece çok şaşırmakla da kalmamış ayrıca biraz da içerlemiş.Öyle ya, soruyu soran koskoca padişah.Soru; 'devletimizin encamı, akıbeti, gidişatı ne olacak' mahiyetinde önemli bir soru.Ama Allah dostunun cevabı ilginç:- Neme gerek!Gel de çık işin içinden.Efendim, mevzuyu burada bitireceğiz. Sizin de 'sen de mi' dediğinizi duyar gibiyim. Yok, tabii ki değil. Son bir tespitle yetinip, işin hikmetli kısmına nasipse yarınki yazımızda değineceğiz.Bu cevap karşısında ilk önce şaşırıp içerleyen Kanuni sonradan toparlanıp işin hikmetini çözebildi mi bilmiyoruz. Veya Yahya Efendi'ye sorup merakını giderdi mi, onu da bilmiyoruz. Fakat ben burada iyimser bir yaklaşımla Kanuni'nin meseleyi çözdüğüne inandığımı belirtmek istiyorum.Şimdilik bu kadar.'Neme gerek' ifadesinin arka planını nasipse yarınki yazımızda açıklayacağız. Hem de günümüz için büyük dersler de çıkarmaya çalışarak.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Okan Egesel / diğer yazıları
- Hz. İnsan’a… / 20.04.2020
- Koronavirüsten önce, koronavirüsten sonra... / 28.03.2020
- ‘Ben Ali’yim’ / 25.06.2019
- Atatürk keramet sahibi bir veliydi / 10.04.2019
- Çok şükür psikolojimiz yetmiyor! / 13.03.2019
- O günler geliyor, görüyorum / 22.02.2019
- Evet, bu seçim beka seçimidir / 06.02.2019
- Kumpasın arkasındakileri açıklıyorum / 11.01.2019
- Mustafa Kemal’in uçaklarına ne oldu? / 05.01.2019
- Yunan’ın galip gelmesini isteyen hainler / 26.12.2018
- Koronavirüsten önce, koronavirüsten sonra... / 28.03.2020
- ‘Ben Ali’yim’ / 25.06.2019
- Atatürk keramet sahibi bir veliydi / 10.04.2019
- Çok şükür psikolojimiz yetmiyor! / 13.03.2019
- O günler geliyor, görüyorum / 22.02.2019
- Evet, bu seçim beka seçimidir / 06.02.2019
- Kumpasın arkasındakileri açıklıyorum / 11.01.2019
- Mustafa Kemal’in uçaklarına ne oldu? / 05.01.2019
- Yunan’ın galip gelmesini isteyen hainler / 26.12.2018