Daima kul hakkı yiyenler, mazlum kulların feryatlarını duyabilirler mi?
Çokça, sınırsızca ve fütursuzca kul hakkı yiyen bir kadronun kulakları demek ki, imdat çığlıklarına karşı, demek ki yardım çağrılarına karşı sağır oluyorlar.
İşin uzmanları, mütehassıs tarihçilerimiz, geriye doğru Selçukluları ve Osmanlıları ve dahi yüz yıllık Cumhuriyet tarihini inceleseler, büyük bir ihtimalle, yirmi yılı aşkın bir süredir iktidarda olan mevcut kadro kadar doyumsuz ve duyarsız bir kadroya rastlamayacaklardır.
Koca bir ülke, tüm kaynaklarını seferber ettiği halde bir türlü doymak bilmediler.
Ülke kaynaklarının belli ellerde toplanmasından ötürü, servetin ve sermayenin tabandan tavana doğru akıtılmasından ötürü, geçim sıkıntısından kıvranan ve feryat eden kitlelerin iniltilerini de asla duymadılar.
Doymayan ve feryatları duymayan bir kadro.
Nerede, hangi iklimde yetiştiler, hangi kültür ortamının mahsulüdürler, gerçekten kestirmek zor.
Bütün güçleriyle, geldiklerinden beri iki yüz defa değiştirdikleri ihale yasaları yoluyla, gerçekleştirdikleri servet transferlerini saklamaya çalıştıkları halde, sadece ara-sıra basına sızan rakamlar dahi, dudakların uçuklamasına ve insanın küçük dilini yutmasına yetiyor.
Milletin cebinden beş kuruş çıkmadan yaptık, yapıyoruz diye övündükleri eserlerin müteahhitlerine ödenen para ile, aynısından beş tane daha, on tane daha yapılabileceği uzmanlar tarafından açıklanıyor.
Millete ait bir kurum, bir depo satılıyor, satıldığı fiyat ödenerek, aynı depo bir yıllığına kiralanıyor.
Halk da bekliyor ki, biraz daha sabredeceğiz, kıvranacağız ama havuzdaki delikler kapanacak, havuz dolacak ve sırtımızdaki vergi yükleri hafifleyecek ve dahi enflasyon düşecek!
Bu kafayla düşen ve burnunun üstüne düşürülen kesim belli değil mi?
Hacım zahmet edip, bugün gelip kırk liranın kapısına dayanan akaryakıt fiyatlarının sebebini araştırsa, ne demek istediğimizi kolayca anlayacak, ama işine gelmiyor, kendisi de acı çekenler arasında olduğu halde, yıllardır alkışladığı kadroların açıklarını, açık etmek istemiyor.
İnsan bu kadar mı doyumsuz olur, bir kadro bu kadar mı doyumsuz ve yönettiği toplumun dertlerine karşı duyarsız olur?
Bir kesime verdiğinin sadece üçte birini diğer bir kesime veriyor ve diyor ki; 'biraz dengesizlik oldu ama altı ay sonra düzelteceğiz'.
Sadece duyarsızlıkla izah edilemeyecek vahim bir durum.
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025